T.C.
DANIŞTAY
Altıncı Daire
Esas No : 2003/4857
Karar No : 2004/142
Özeti : Dava konusu yapıların her türlü fenni mesuliyeti ...
Üniversitesince üstlenilerek ruhsat başvurusunda bulunulması, yıkım
işleminin iptali istemiyle açılan davanın reddi yolundaki mahkeme kararının
temvizen incelenerek yapıların 3194 sayılı İmar Kanununun 26. maddesi
kapsamında kaldığından bahisle bozulmuş olması karşısında, para cezası
verilmesine ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı hakkında.-DKD.5
Temyiz İsteminde Bulunan :1-S.S.... Pamuk Tarım Satış Kooperatifleri.
Birliği
2-S.S.... Üzüm Tarım Satış Kooperatifleri. Birliği 3-S.S.... İncir Tarım
Satış Kooperatifleri Birliği 4-SS.... Zeytin ve Zeytinyağı Tarım Satış
Koop.Birliği
Vekili : Av....
Karşı Taraf :... Belediye Başkanlığı
Vekili : Ay....
İstemin Özeti : İzmir 3. İdare Mahkemesinin 4.6,2003 günlü, E:2002/615,
K:2003/738 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek
bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbiri
bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği
savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi Şule Tataroğlu'nun Düşüncesi : ... Üniversitesi
tarafından yapıların fenni mesuliyeti kabul edilerek, ruhsat başvurusunda
bulunulduğu ve
yıkım
işleminin İptali istemiyle açılan davanın reddi yolundaki mahkeme kararı
temyizen incelenerek bozulduğundan, para cezasına karşı açılan davanın reddi
yolundaki mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı M.İclal Kutucu'nun Düşüncesi :... Üniversitesi kampus
alanı içinde bulunan üniversiteye ait 46 pafta, 197 ada 29,30, ve 31 parsel
sayılı taşınmazlar üzerine, davacı birliklerle ... Üniversitesi arasında
yapılan protokole dayanarak ruhsatsız olarak yapılan yapılar nedeniyle
5.000.000.000 lira para cezası verilmesine ilişkin 20.11.2000 günlü ve
89-1558 sayılı belediye encümeni kararının İptali istemiyle açılan davayı
reddeden idare mahkemesi kararının bozulması istenilmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, dava konusu yapıların mimarı, statik tesisat ve
her türlü fenni mesuliyetinin ... Üniversitesince üstlenildiği ve Üniversite
tarafından 9.10.2000 gününde ruhsat başvurusunda bulunulduğu
anlaşılmaktadır.
Bunun dışında aynı encümen kararının yıkıma ilişkin kısmıyla ilgili
olarak açılan davayı reddeden mahkeme karan Danıştay Altıncı Dairesinin
11.6.2003 günlü ve E:2002/735, K:2003/3605 sayılı kararıyla bozulmuş
bulunmaktadır.
Açıklanan nedenler temyiz konusu idare mahkemesi kararının bozulmasının
uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları
dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği
görüşüldü:
Dava, davacı birlikliklerce ..., ..., ... Mahallesi, ... Üniversitesi
kampus alanı içinde kalan ve mülkiyeti üniversiteye ait olan 46 pafta, 197
ada, 29, 30, 31 sayılı parseller üzerinde İnşa edilen yapılar nedeniyle 3194
sayılı Yasanın 42. madddesi uyarınca 5.000.000.000- lira para cezası
verilmesine ilişkin 20.11.2000 günlü, 89-1558 sayılı belediye encümeni
kararının iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, kampus alanındaki
taşınmazlar üzerine davacı birlikler tarafından inşa edilen, ... Ar-Ge
Müdürlüğünce kullanılacak yapıların İmar Kanununun 26. maddesi kapsamında
olmadığı, ruhsata tabi olan yapıların üniversiteye ait yere yapılmasının
davacı birliklerin ruhsat alma yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacağı,
8.10.2000-9.10.2000 günlerinde ruhsat başvurusunda bulunulmuş ise de tespit
tarihinde yapıların ruhsatsız olduğu, dava konusu işlemde hukuka aykırılık
bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacılar
vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyada yer alan belge ve bilgiler ile Dairemizin E:20032/735,
K:2002/3605 sayılı kararının incelenmesinden, davacı birlikler ve ...
Üniversitesi Rektörlüğü arasında bir protokol akdedildîği, üniversite kampus
alanı içindeki laboratuar binasının kullanım hakkının 49 yıllığına davacı
birliklere devredildiği, söz konusu yapıda, eğitimin yanında üreticiye
bedelsiz olarak toprak, bitki, su, gübre, tohum kalite kontrolü gibi sosyal
ve teknik hizmetler sağlayan, işlenmiş ürünlerin mamul kalitesini saptamaya
yönelik laboratuar hizmetleri verileceği konusunda tarafların
mutabakatlarının sağlandığı, söz konusu tesislerin mimarı, statik, tesisat
ve her türlü fenni mesuliyeti ... Üniversitesince üstlenilerek 9.10.2000
gününde ruhsat başvurusunda bulunulduğu, yapıların yıktırılması işleminin
iptali istemiyle açılan davanın reddi yolundaki İzmir 4. İdare Mahkemesinin
1.11.2001 günlü, E:200I, K:2001/940 sayılı kararının, Danıştay Altıncı
Dairesinin 11.6.2002 günlü, E:2002/735, K:2002/3605 sayılı kararıyla dava
konusu yapılar 3194 sayılı Yasanın 26. maddesi kapsamında kaldığı
gerekçesiyle bozulduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda, para cezası verilmesine ilişkin işlemde hukuka uyarlık
bulunmadığından davanın reddi yolundaki kararda isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, İzmir 3. İdare Mahkemesinin 4.6.2003 günlü,
E:2002/615, K:2003/738 sayılı kararının bozulmasına, 16.050.000- lira karar
harcı ile fazla yatırılan
11.950.000-
lira harcın temyiz isteminde bulunana iadesine, dosyanın adı geçen mahkemeye
gönderilmesine 14.1.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
DANIŞTAY Altıncı Daire
Esas No : 2003/1712 Karar No : 2003/4221
Özeti: İmar planı değişikliği işlemine karşı, uyuşmazlık konusu
taşınmazın yakınındaki taşınmazın maliki olan kişinin dava açma ehliyetinin
bulunduğu hakkında.-DKD.3
Temyiz İsteminde Bulunan:... Petrol Ürünleri ve Tic. Ltd. Şti.
Vekili : Av...
Karşı Taraf :... Belediye Başkanlığı
Vekili : Av. ...
İstemin Özeti : Konya İdare Mahkemesinin 31.12.2002 günlü, E:2002/1697,
K:2002/1782 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek
bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbiri
bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği
savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi Leyla Kodakoğlu'nun Düşüncesi: Temyiz isteminin
kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Aynur Şahinok'un Düşüncesi: Mülkiyeti ... A.Ş'ye ait ...
Mahallesi 62 ada, 2 parselin bulunduğu alanla İlgili olarak imar tadilatı
yapılması ve onanması ile parselasyon haritası yapılması ve imara açılmasına
ilişkin 2.10.2000 gün ve 5/25 sayılı 18.2.2002 gün ve 2/16 sayılı 22.10.2002
gün ve 4/16 sayılı meclis kararlarının iptali istemiyle açılan davayı
ehliyet yönünden reddeden Konya İdare Mahkemesinin 31.12.2002 günlü
E:2002/1697, K:2002/1782 sayılı kararı davacı şirket tarafından temyiz
edilmiştir.
Temyiz dosyasının incelenmesinden;
İdarenin bütün eylem ve işlemlerinin yargısal denetime açık olduğu hukuk
devletinde idarenin hukuka uygunluğunun sağlanmasında en etkin araçlardan
birisinin iptal davaları olması, anılan davaların açılmasında davacı
olabilmek İçin menfaat ihlalinin yeterli bulunması karşısında İmar planı
tadilatının iptalini istemekte davacının dava açma ehliyetinin bulunduğu
anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin kabulü ile temyiz konusu İdare
Mahkemesi kararının bozulması gerekeceği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları
dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği
görüşüldü:
Dava, ..., ... Mahallesi, 62 ada, 2 parsel sayılı taşınmazın imar
planında değişiklik yapılmasına ilişkin 2.10.2000 günlü 5/25 sayılı;
18.2.2002 günlü, 2/16 sayılı; 22.10.2002 günlü, 4/16 sayılı belediye mecüsi
kararlarının iptali İstemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, dosyanın
incelenmesinden, ... A.Ş.'nİn mülkiyetindeki 62 ada, 2 parsel sayılı
taşınmaza İlişkin plan tadilatının davacı ile ilgisi bulunmadığından kişisel
menfaatinin de ihlal edilmediği gerekçesiyle davanın ehliyet yönünden
reddine karar verilmiş, bu karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyanın İncelenmesinden, davacının uyuşmazlık konusu taşınmazın
yakınında bulunan ve akaryakıt satış istasyonu olarak kullanılan 1249 ada,
157 parsel sayılı taşınmazın
maliki olduğu, ... ait tekstil fabrikası olarak kullanılan uyuşmazlık konusu
taşınmazın özelleştirme idaresi tarafından ... A.Ş.'ne satılmasından sonra tesis
edilen dava konusu imar planı değişikliği işlemlerinin hak ve menfaatlerini
ihlal ettiği, plan tadilatının yapılması sırasında imar mevzuatına uygun hareket
edilmediği iddiaları ile bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 8.6.2000 günlü, 4577 sayılı
Kanunla değişik 2. maddesinde belirtildiği üzere, idari işlemler hakkında yetki,
şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından
dolayı iptalleri 'için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar
iptal davası olarak tanımlanmış olup, bu davalar İdarenin hukuka uygun
davranmasını sağlayan en Önemli araçlardandır. Bu nedenledir ki iptal davasında
davacı olabilmek için "menfaat ihlali" yeterli görülmüş, davacı ile dava konusu
işlem arasında sadece meşru, kişisel ve güncel bir ilişkinin varlığı aranmıştır.
Bu anlayışla, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 10.6.1994 günlü,
4001 sayılı Yasanın 1. maddesiyle değiştirilen 2. maddesinin 1. bendinin (a)
alt-bendinde yer alan "... kişisel haklan ihlal edilenler..." ibaresi nedeniyle
sözkonusu (a) altbent Anayasa Mahkemesinin 21.9.1995 günlü, E:1995/27, K:1995/47
sayılı kararıyla Anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmiş, iptal davalarında
menfaatleri ihlal edilenlerin dava açabilecekleri esası benimsenmiştir. Kaldı ki
sözkonusu iptal kararına esas olan düzenlemede dahi "...çevre, tarihi ve ültürel
değerlerin korunması, imar uygulamaları gibi kamu yararını yakından ilgilendiren
hususlar hariç olmak üzere..." şeklinde sınırlama ile çevre tarihi ve kültürel
değerlerin korunması konularında açılacak davalarda dava açma ehliyeti önceki
düzenlemede olduğu gibi korunmuştur.
İdarenin bütün eylem ve işlemlerinin yargısal denetime açık olduğu hukuk
devletinde idarenin hukuka uygunluğunun sağlanmasında en etkin araçlardan biri
"iptal davalaradır.
İptal davalarındaki sübjektif ehliyet koşulu doğrudan doğruya hukuk
devletinin yapılandırılması ve sürdürülmesine ilişkin bir sorundur. Dolayısıyla
sübjektif ehliyet koşulunun, idari işlemlerin hukuka uygunluğunun iptal davası
yoluyla denetlenmesini engellemeyecek bir biçimde anlaşılması gerekmektedir.
Nitekim; çevre, tarihi ve kültürel değerlerin korunması, imar uygulamaları
gibi kamu yararını yakından ilgilendiren konularda sübjektif ehliyet koşulunun,
bu durum dikkate alınarak yorumlanması gerektiğine ilişkin Danıştay kararları
yerleşik içtihat niteliği kazanmıştır.
Bu saptamalar çerçevesinde uyuşmazlığa bakıldığında, imar planlan kamu
yararını ilgilendiren genel nitelikte düzenleyici işlemler olduğundan, semt
sakini sıfatıyla menfaatinin ihlal edildiğinden bahisle dava açma hakkı bulunan
davacının imar planı tadilatının iptali istemiyle açtığı bu davada dava açma
ehliyetinin bulunduğu sonucuna varılmış, idare mahkemesi kararında isabet
görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle Konya İdare Mahkemesinin 31.12.2002 günlü, E:2002/1697,
K:2002/1782 sayılı kararının bozulmasina, 16.090.000 lira karar harcı ile
fazladan yatırılan 12.000.000.- lira harcın temyiz isteminde bulunana iadesine,
dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 9.7.2003 gününde oybirliğiyle karar
verildi. T.C.
DANIŞTAY
Altıncı Daire
Esas No : 2003/5595
Karar No : 2004/179
Özeti : Davacıların yapımcısı ve müellifi oldukları imar planlarında
değişiklikler yapılmış olması nedeniyle değişiklik yapılmasına ilişkin işlemin
iptali istemiyle dava açma ehliyetlerinin bulunduğu hakkında.-DKD.4
Temyiz İsteminde Bulunanlar : 1)...
2)... Üretim Organizasyon A.Ş.
Vekili : Av. ...
Karşı Taraf : ... Belediye Başkanlığı
Vekili : Ay. ...
İstemin Özeti : İstanbul 2. İdare Mahkemesince verilen 22.4.2003 günlü,
E:2002/1555, K:2003/486 sayılı kararın usul ve yasaya aykırı olduğu öne
sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi İsmet Çan'ın Düşüncesi : Davacıların yapımcısı ve
müellifi oldukları imar planlarında değişiklikler yapılması yolundaki işlem ile
arasında sübjektif ehliyet koşulu olarak menfaat ihlalinin kişisel, meşru ve
güncel bir menfaat olması karşısında bu işlemin iptali istemiyle açılan davada
dava açma ehliyeti bulunduğundan temyize konu mahkeme kararının bozulması
gerekeceği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı M.İclal Kutucu1 nun Düşüncesi : ........................
köyü 111, 112,
116, 128 ve 130 sayılı imar adalarında bir kısım yolların kapanması ve yeni
yolların açılması ve diğer tadilatlarla ilgili olarak 1/5000 ölçekli nazım ve
1/1000 ölçekli uygulama imar planlarında değişiklik yapılmasına ilişkin
19.6.2001 günlü ve 2001/2-(71) sayılı belediye meclis kararının iptali istemiyle
açılan davayı ehliyet yönünden reddeden mahkeme kararının bozulması davacılar
tarafından istenilmektedir.
İdari işlem ile bu işleme karşı iptal dava açacak kişi arasında öngörülen
sübjektif ehliyet koşulunun menfaat ilişkisi olduğu 2577 sayılı Yasanın
2.maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde yer alan hükümden anlaşılmaktadır. Adı
geçen bende göre iptal davalarının "menfaatleri ihlal edilenler tarafından"
açılabileceği belirtilmiştir.
İmar
Planı Yapılması ve Değişikliklerine Ait Esaslara Dair Yönetmeliğin 21.
maddesinde, plan müellifinin uygun görüşünün alınmasının şart olduğu açıklanmış,
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 2. maddesinde her nevi planların
fikir ve sanat eseri sayıldığı, 16. maddesinde eser sahibinin izni olmadıkça
eserde veyahut eser sahibinin adında kısaltmalar, ekleme ve başka değiştirmeler
yapılamayacağı öngörülmüştür.
Dosya içeriğinden, ...... Konut alanında 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve
1/1000
ölçekli uygulama imar planının davacı şirketle, S.S ......... Konut Yapı
Kooperatifleri Birliği
arasında yapılan sözleşme üzerine davacı şirketçe yapıldığı, plan müellifinin
ise davacı ... olduğu, planların belediye meclisi tarafından onaylanmasından
sonra yapılan plan değişikiikleri ile yeşil alanların rekreasyon alanına
çevrildiği, devamlılığı olan yoiu'n iptal edildiği, plan müellifi olarak
davacılara plan tadilatı ile ilgili başvurunun olmadığı öne sürülerek dava
açıldığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık konusu, 1/5000 ölçekli nazım imar planı İle 1/1000 ölçekli
uygulama imar planlarında değişiklik yapılmasıyla ilgili Belediye Meclis kararı,
eser sahibi davacıların hukukunu ilgilendirdiğinden, planı yapan davacılarla bu
işlem arasında meşru, güncel ve kişisel menfaat ilgisinin bulunduğunun kabulü
gerekir.
Bu durumda davayı ehliyet yönünden reddeden mahkeme kararında isabet
bulunmamaktad'r.
Açılanan nedenlerle, temyiz konusu mahkeme kararının bozulmasının uygun
olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLCTİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları
dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, İstanbul,..,,..., ... Köyü, 111, 112, 116, 128 ve 130 sayılı imar
adalarında bir kısım yolların kapanması ve yeni yolların açılması ile diğer
tadilatlarla ilgili olarak mevcut 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli
uygulama imar planlarında değişiklik yapılması yolundaki 19.6.2001 günlü,
2001/2-(71) sayılı belediye meciis kararının iptali istemiyle açılmış; İdare
Mahkemesince, dosyanın incelenmesinden, yapımcı firma ve plan müellifi olarak
davacılar tarafından hazırlanan imar planlarının belediye meclisi tarafından
onaylanarak yürürlüğe konulmasından sonra bölgede faaliyet gösteren ... Konut
Yapı Kooperatifleri Birliği'nin başvurusu üzerine dava konusu plan değişikliği
işleminin tesis edildiği, davacıların ilk imar planlarının yapımcı firması ve
müellifi olmak dışında söz konusu plan değişikliğinin kişisel menfaatini ihlal
etmediği gibi belediye ve mücavir alan sınırları içinde taşınmazları bulunduğu
ya da burada oturdukları yolunda bilgi ve belge de bulunmadığı anlaşıldığından
değiştirilen imar planlarının yalnızca yapımcı firması ve müellifi olma
sıfatının değişiklik işlemlerine karşı dava açma ehliyeti kazandırmayacağı
gerekçesiyle davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiş; karar davacılar
vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyetinin Hukuk
Devleti olduğu belirtilmektedir. Hukuk Devletinin öğesi olan idarece tesis
edilen işlemlerin hukuka uygunluğu ve sonuçta idarenin hukuka bağlılığının
yargısal denetimi iptal davaları yoluyla sağlanır,
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 8.6.2000 günlü, 4577 sayılı
Kanunla değişik 2. maddesinde belirtildiği üzere, idari işlemler hakkında yetki,
şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından
dolayı iptalleri İçin menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar
iptal davası olarak tanımlanmıştır.
İdari işlemlerin hukuka uygunluğunun yargı yoluyla denetimini amaçlayan iptal
davasının görüşüiebilmesinin ön koşullardan biri olan "dava açma ehliyeti", her
idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idare ile
işlemlerinde istikrarsızlığa neden
olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için, dava
konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçütler içinde
menfaat ilişkisinin varlığını ifade etmektedir. Her olay ve davada, idari işlem
ile dava açacak kişi arasında öngörülen sübjektif ehliyet koşulu olarak menfaat
ihlalinin kişisel, meşru ve güncel bir menfaat olması ölçütleri ekseninde yargı
mercilerince değerlendirilerek takdir edilecektir.
Öte yandan, 2.9.1999 günlü, 23804 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan İmar Planı
Yapılması ve Değişikliklerine Ait Esaslara Dair Yönetmelikte Değişiklik
Yapılması Hakkındaki Yönetmeliğin 8. maddesiyle İmar Planı Yapılması ve
Değişikliklerine Ait Esaslara Dair Yönetmeliğin 27. maddesinin 1. fıkrasına
"Plan müellifinin gerekçeli uygun görüşünün alınması şarttır" şeklinde bir bent
eklenmiştir.
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 1. maddesinde genel anlamda
"eser" tanımı yapılmış, 2. maddesinin 3. fıkrasında her nevi planların fikir ve
sanat eseri sayıldığı, 16. maddesinin 1. fıkrasında da, eser sahibinin izni
olmadıkça eserde veyahut eser sahibinin adında kısaltmalar, ekleme ve başka
değiştirmeler yapılamayacağı, hükme bağlanmıştır. Bu hükümler uyarınca planın
teknik ve bilimsel fikir eseri olarak korunduğu, eser sahibinin izni olmadıkça
plan değişikliği yapılamayacağı, planda değişiklik yapılabilmesi için plan
müellifinin muvafakatinin alınması gerekmektedir.
Buna göre, 5846 sayılı Yasada belirtilen düzenlemenin uygulanması ve Yasa
kapsamında bulunan planın eser olarak korunması amacıyla plan müellifinin
gerekçeli uygun görüşünün alınmasının şart olduğu görülmektedir.
Dosyanın İncelenmesinden, ..... Konut alanındaki 1/5000 ölçekli nazım,
1/1000
ölçekli uygulama İmar planlarının S.S....... Konut Yapı Kooperatifleri
Birliği ile davacı şirket
arasında düzenlenen sözleşmeye göre davacı şirketçe yapıldığı, plan
müellifliğinin ise davacı ... tarafından üstlenildiği, bu planların belediye
meclisince onaylandığı, daha sonra bu planlarda yapılan değişikliklerle yeşil
alanların rekreasyon alanına çevrildiği, devamlılığı olan yolun iptal edildiği,
plan müellifi olarak davacılara plan tadilatı ile İlgili herhangi bir başvuruda
bulunmadığı ileri sürülerek görülen davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İdari işlem ile dava açacak kişi arasında öngörülen sübjektif ehliyet koşulu
olarak menfaat ihlalinin kişisel, meşru ve güncel bir menfaat olması ölçütleri
çerçevesinde, uyuşmazlık konusu olayda, davacıların yapımcısı ve müellifi
oldukları imar planlarında değişiklikler yapılması, ayrıca plan müellifi olarak
da görüşünün alınmamış olduğunun öne sürülmesi karşısında planlarda değişiklik
yapılmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada dava açma ehliyeti
bulunmaktadır.
Bu durumda, dava konusu imar planlarında değişiklik yapılmasına ilişkin
işlemin iptali istemiyle davacıların dava açma ehliyetinin bulunmasına karşın
aksi yönde verilen temyize konu mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, İstanbul 2. İdare Mahkemesince verilen 22.4.2003 günlü,
E:2002/1555, K:2003/486 sayılı kararının bozulmasına, 16.090.000.-lira karar
harcı ile fazladan yatırılan 11.970.000.-lira harcın temyiz isteminde bulunana
iadesine, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 14.1.2004 gününde
oybirliğiyle karar verildi.
T.C
DANIŞTAY
Altıncı Daire
Esas No:1998/2676
Karar No:1999/2714
ÖZETİ :
Parselasyon işlemi sırasında aynı düzenleme alanın bulunan davacıya ait
parsellerin
birlikte değerlendirilmesinde ve parsellerin toplam yüzölçümleri üzerinden
düzenleme ortaklık payı alınarak imara uygun parseller oluşturulup eski
yerlerinden tahsis yapılmasında mevzuata aykırılık bulunmadığı hk.-DD.102
Temyiz isteminde Bulunan : ... Belediye Başkanlığı
Vekili : Av. ...
Karşı Taraf : ...
İstemin Özeti : Bursa 2.İdare Mahkemesinin 31.12.1997 günlü, E:1996/339.
K:1997/1115 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu öne sürülerek
bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi Leyla Kodakoğlu'nun Düşüncesi : Temyiz isteminin kabulü ile
mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Savcı Aynur Şahinok'un Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde Öne sürülen hususlar,
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 1.fıkrasında
belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp idare mahkemesince verilen kararın
dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını
gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddiyle idare mahkemesi kararının
onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları
dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Duruşma yapılmasına gerek görülmedi.
Dava Beldesi, ... Mahallesinde, 2981 sayılı Yasanın 10/c madde
si uyarınca yapılan parselasyon işleminin eski 4704 parsel sayılı taşınmaza
ilişkin kısmının ve bu parselasyona yapılan itirazın reddedilmesine ilişkin 2.4.
1996 günlü, 130 sayılı beleydiye encümeni kararının iptali istemiyle açılmış,
idare mahkemesince; mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi üzerine
düzenlenen raporun dosyada bulunan bilgi ve belgelerle birlikte değerlendirilme
sinden, davacının 3 adet parselinin parselasyona tabi tutulduğu ve her bir par
selden eşit oranda düzenleme ortaklık payı alınması gerekirken farklı oranlarda
alındığı, parsellerin konumları nedeniyle değerlerinin farklı olduğu, daha de
ğerli yerde bulunan parselden daha fazla, değersiz yerdeki parselden ise çok da
ha az oranda düzenleme ortaklık payı alınarak eşdeğerde tahsis yapılmadığı anla
şıldığından, 4704 parsel sayılı 165 m2 yüzölçümlü değerli yerdeki taşınmaza yeni
357 ada, 1 parsel numarası verildiği ve 85 m2 yüzölçümlü olarak oluşturulduğu ve
bu değerli parselde oluşan mağduriyetin eşdeğerde olmayan 2968 ve 2985 parsel
sayılı taşınmazlar ile giderilmeye çalışıldığı anlaşıldığından,
parselasyonuneşitlik
ilkesine de aykırı olduğu gerekçesiyle dava konusu işlemlerin iptaline karar
verilmiş, bu karar davalı idare tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davacının 4704, 2968 ve 2985 parsel sayılı üç adet
taşınmazının parselasyon işlemi kapsamında bulunduğu, toplam yüzölçümü 1096 m2'
olan taşınmazlardan, yöre için hesaplanan % 20 oranında toplam 226.90 m2'lik
düzenleme ortaklık payı alındıktan sonra kalan 881.56 m2"lik taşınmazın eski
yerlerinde oluşturulan parsellerin müstakil olarak tahsis edilmesi suretiyle
karşılandığı, fazladan verilen 11 m2'lik kısım için ise davacı aleyhine ipotek
tesis edildiği anlaşılmaktadır.
4704 parsel sayılı taşınmazın daha değerli bir konumda bulunduğu, bu yerden
düzenleme ortaklık payı alındıktan sonra 131.18 m2 pay kalmış ise de. eski
taşınmazın büyük bir kısmının yol alanında kalmış olması nedeniyle yol alam
dışında kalan kısmının daha küçük bir parsel haline getirildiği ve 85 m2'lik
müstakil bir imar parseli olarak davacıya tahsis edildiği, eksik verilen 46.18
m2' lik kısmının ise yol alanında kalmış olması nedeniyle eski yerinden
verilmesi olanağı bulunmadığından ve başka bir yerden verilmesinin zorunlu
olduğu, bu nedenle, aym düzenleme alanında bulunan davacıya ait eski 2968 ve
2985 parsel sayılı taşınmazlarla birlikte değerlendirildiği ve bu taşınmazların
bulunduğu yerde oluşturulan ve müstakil olarak davacıya tahsis edilen 378 ada.
11 parsel; 378 ada. 12 parsel: 378 ada. 13 parsel ve 363 ada. 3 parsel sayılı
taşınmazlara ilave edildiği anlaşılmıştır.
Bu durum karşısında, düzenleme ortaklık payının yöre için. hesaplanan % 20
oranında ve her parselden eşit oranda alındığı, eski parsellerin bulunduğu yerde
oluşturulan yeni imar parsellerinin müstakil olarak davacıya tahsis edildiği,
fazladan verilen 11 m2'lik kısım için ise ipotek tesis edildiği açık olduğundan
ve parselasyon işleminde mevzuata aykırılık bulunmadığından, dava konusu
işlemlerin iptali yolundaki idare mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle Bursa 2.İdare Mahkemesinin 31.12.1997 günlü, E:1996/
339. K:1997/1115 sayılı kararının bozulmasına, dosyanın adı geçen mahkemeye
gönderilmesine 18.5.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi.
DANIŞTAY
Altıncı Daire
Esas No : 2002/2922
Karar No : 2003/5324
Özeti : Davacılara ait taşınmazlar; yapı yapılamayacak olan kıyı ve sahil
şeridinin ilk 50 metrelik bölümünde kaldığından ve parselasyon paftasında da
buradaki taşınmazlar park olarak gösterildiğinden, eski yerinin daha değerli
olmasının mümkün olmadığı ve bulunduğu yer dışında imar parseli verilmesinin
mevzuata uygun olduğu hakkında.-DKD.4
Temyiz İsteminde Bulunan : ... Belediye Başkanlığı
Vekili : Av ...
Karşı Taraf : ... Mirasçıları:
...,...,...,...,...,...,...,...,...,...,...,...
Vekilleri : Av. ..., Av....
İstemin Özeti : Edirne İdare Mahkemesinin 20.9.2001 günlü, E:2001/608,
K:2001/687 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu öne sürülerek bozulması
istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi Selçuk Topalın Düşüncesi : Davacılara ait 125 ada, 57
ve 114 parsel sayılı taşınmazların 3621 sayılı Kıyı Kanununa göre yapı
yapılamayacak olan kıyı ve sahil şeridinin ilk 50 metrelik bölümü içinde kaldığı
ve dava dosyasında bulunan parselasyon işlemine ait paftada da davacının
kadastral parsellerinin bulunduğu yerde oluşturulan taşınmazların park alanı
olarak gösterildiği ve bu yerde imar parseli oluşturularak tahsis
yapılamayacağı; ayrıca, kadastral parsellerin bitişiğinde ve yakınında
oluşturulan imar parsellerinin de o yerlerdeki kadastral parsel maliklerine
verildiği dikkate alındığında, davacıya parselasyon işlemine tabi tutulan
taşınmazlarına karşılık olarak fiziki ve teknik zorunlulukların göz önünde
bulundurulması suretiyle kadastral parsellerin dışındaki yerdeki imar
parsellerinden tahsis yapılmasında mevzuata aykırılık bulunmadığından, aksi
yönde verilen temyize konu idare mahkemesi kararının bozulmasının uygun olacağı
düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Sedat Larlar'in Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen
hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1.
fıkrasında belirtilen
nedenlerden
hiçbirisine uymayıp İdare Mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal
nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte
görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle İdare Mahkemesi
kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları
dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, ..., ... İlçesi, ... Mahallesi, 125 ada, 57 ve 114 parsel sayılı
taşınmazların bulunduğu bölgede 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesi uyarınca
yapılan parselasyon işleminin ve bu işleme yönelik itirazın reddine ilişkin
23.6.2000 günlü, 23/165 sayılı belediye encümeni kararının iptali istemiyle
açılmış; İdare Mahkemesince, yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi
sonucunda düzenlenen raporla dosyadaki bilgi ve belgelerin birlikte
değerlendirilmesinden, dava konusu taşınmazların güney cepheleri kıyı kenar
çizgisinden itibaren yaklaşık 5 metre içerde iken, taşınmazların denize olan
yakınlığı gözardı edilerek denize yakın olarak oluşturulan imar adalarından
davacılara yer verilmeyerek daha kuzeyde ve denizden uzaktaki imar
parsellerinden yer verildiği, davacıların kadastral parsellerinin kuzeyinde yer
alan kadastral parsel sahiplerine eski yerlerinde ve denize daha yakın yerde
oluşturulan İmar parsellerinden tahsis yapıldığı anlaşıldığından, dava konusu
işlemlerde mevzuata ve hakkaniyete uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptaline
karar verilmiş; karar davalı idare vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesinde: "İmar hududu İçinde bulunan binalı
veya binasız arsa ve arazileri malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakati
aranmaksızın, birbirleri ile, yol fazlaları ile, kamu kurumlarına veya
belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden İmar planına
uygun ada veya parsellere ayırmaya, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti
esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya ve re'sen tescil İşlemlerini
yaptırmaya belediyeler yetkilidir. Sözü edilen yerler belediye ve mücavir alan
dışında ise yukarıda belirtilen yetkiler valilikçe kullanılır. Belediyeler veya
valiliklerce düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların dağıtımı sırasında
bunların yüzölçümlerinden yeteri kadar saha, düzenleme dolayısıyla meydana gelen
değer artışları karşılığında "düzenleme ortaklık payı" olarak düşülebilir.
Ancak, bu maddeye göre alınacak düzenleme ortaklık paylan, düzenlemeye tabi
tutulan arazi ve arsaların düzenlemeden önceki yüzölçümlerinin yüzde otuzbeşini
geçemez. Düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tabi tutulan yerlerin ihtiyacı
olan yol, meydan, park, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha, cami ve karakol gibi
umumi hizmetlerden ve bu hizmetlerle ilgili tesislerden başka maksatlarda
kullanılamaz...." hükmü yer almaktadır.
Dosyanın İncelenmesinden, davacılara ait 125 ada, 57 ve 114 parsel sayılı
taşınmazların 3621 sayılı Kıyı Kanununa göre yapı yapılamayacak olan kıyı ve
sahil şeridinin ilk 50 metrelik bölümü içinde kaldığı ve dava dosyasında bulunan
parselasyon işlemine ait paftada da davacının kadastral parsellerinin bulunduğu
yerde oluşturulan taşınmazların park alanı oiarak gösterildiği ve bu yerde imar
parseli oluşturularak tahsis yapılamayacağı; ayrıca, kadastra! parsellerin
bitişiğinde ve yakınında oluşturulan imar parsellerinin de o yerlerdeki
kadastral parsel maliklerine verildiği anlaşılmaktadır.
Davacıların kadastral parsellerinin yeri ve bu yerde İmar parseli
oluşturularak tahsis yapılamayacağı dikkate alındığında, dava konusu parselasyon
İşlemiyle fiziki ve teknik zorunluluklar da göz önünde bulundurularak kadastral
parsellerin dışında oluşturulan imar parsellerinden tahsis yapılmasında mevzuata
aykırılık bulunmamaktadır.
Bu durumda, dava konusu parselasyon işleminin iptali yolunda verilen idare
mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan
nedenlerle Edirne İdare Mahkemesinin 20.9.2001 günlü, E:2001/608, K:2001/687
sayılı kararının bozulmasına, 10.120.000.- lira karar harcı ile fazladan
yatırılan 7.530.000.- lira harcın temyiz isteminde bulunana iadesine, dosyanın
adı geçen mahkemeye gönderilmesine 3.11.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.