3194 SAYILI İMAR KANUNUNUN 18. MADDESİ
UYGULAMALARININ YASAL DAYANAKLARI YÖNÜNDEN İNCELENMESİ
Saffet Erdoğan, Cafer Ergen
Özet
Yaşadığımız çevrede çağdaş ve
düzenli şehirleşmeye geçilebilmesi için, belediyelerce, gelişme alanlarının iyi
seçilerek, vatandaşların çarpık yapılaşmaya başlamadan önce parselasyon
işlemlerini tamamlaması ve bunun sonucunda da sosyal ve teknik altyapılarını
inşa etmeleri gerekir. Ne yazık ki Ülkemizdeki hızlı nüfus artışı, köylerden
kentlere olan aşırı göçler, belediyelerin maddi yetersizlikleri ve siyasi
tutarsızlıkları gibi sebeplerden ötürü çarpık, plansız ve kaçak yapılaşmanın
önüne geçilememiştir. Bununla birlikte belediyeler yetkilerinde olan imar
uygulamaları ile uygulama sahalarında çağdaş yaşam için gerekli olan umumi
hizmetlere ayrılan yerleri kazanmakla beraber, mevcut haliyle düzensiz olan bu
alanlardaki kadastral parselleri inşaat yapmaya elverişli parseller haline de
getirebilmektedirler.
Bu yazıda, İmar Kanunun 18.
Maddesi uyarınca yapılan imar uygulamalarının amacına uygun olarak yapılması
için, kanunun uygulamadaki farklılıkları, hukuksal yönden incelenmiş ve
Danıştay’ın bu uygulamalarla ilgili verdiği kararlar göz önünde bulundurulmak
suretiyle, 18. Maddeye ilişkin uygulama esasları anlatılmıştır.
Anahtar
Sözcükler
İmar Uygulamaları, 18. Madde Uygulaması,
DOP.
Abstract
Examining Of Urban Land
Arrangements Based on the Article of the Construction Law Dated 1985 and no 3194
To live in a good habitat,
development, settlement and socio-cultural areas must be arrangement before
construction is began in these areas, by municipalities. Unfortunately, because
of increasing in urban populations, migrations villages to urban and
insufficient municipality budgets, many of municipalities couldn’t organized
planned construction in these places. Meanwhile, with the urban land
arrangements done by municipalities, all the lands in the plan boundaries are
rearranged according to construction plan data. So technical and socio-cultural
areas production are provided.
In this paper differences in the
application of Urban Land Arrangement with the Article 18 of The Construction
Low dated 1985 and no 3194 are examined with taking care of Danıştay’s
decisions.
Key Words
Urban Land Arrangement, Article 18
of The Construction Low dated 1985 and no 3194, DOP
1. Giriş
Kentsel arazilerin ve bu yerlerdeki
yapılaşmaların, plan, fen, sağlık ve çevre şartlarına uygun oluşumunu sağlamak
amacıyla, imar planıyla belirtilen kullanım biçimlerine uygun hale getirilmesi
için yapılan imar uygulamalarını, genel olarak; arsa ve arazi düzenlemesi,
ifraz, tevhid, kamulaştırma ve sınır düzeltmeleri olarak sayabiliriz. Bunlardan
arsa ve arazi düzenlemeleri günümüz itibariyle dört değişik yasa maddesine
dayalı olarak yapılmaktadır. Bunlar, 3194 Sayılı İmar Kanunun 18. Maddesi, 18.
Maddeye 3290 sayılı Yasayla eklenmiş Ek 1 Madde uygulaması, 2981 sayılı Yasanın
10/b Maddesi uygulaması ve 2981/3290 Sayılı Yasanın 10/c Maddesi uyarınca Islah
İmar uygulamalarıdır. Belediye veya Valiliklerin imar uygulaması yapacakları
zaman, hangi uygulamayı yapacaklarına yönelik bir kural olmamakla birlikte, her
uygulamanın yapılabilmesi için gerekli olan koşullar belirlidir. İmar Kanununun
18. Maddesi uyarınca arsa ve arazi düzenlemesi yapılabilmesi için gerekli temel
şart, ilgili uygulama alanının imar planının bulunması ve planda imar uygulaması
yapılacak alanların konuta tahsis edilmiş olmasıdır. Ek Madde 1 uygulamasında
ise buna ilaveten 9.5.1985 Tarih ve 3194 Sayılı İmar Kanunundan önce özel
parselasyona dayalı ve hisse karşılığı satın alınan yerlerin yani fiili
paylaşımın olması gerekir. Ek madde 1 uygulaması açısından ancak 1985 yılından
önce kabul edilmiş özel parselasyon alanları üzerinde bu maddeye dayanılarak
imar uygulaması yapmak mümkündür. 2981/3290 Sayılı Yasanın 10/c maddesi uyarınca
imar uygulaması yapılabilmesi için 2981/3290 Sayılı Yasanın uygulama
yönetmeliğinin 20. maddesine göre 10.11.1985 tarihinden önce ıslah imar planı
sahasında, yapılaşmanın olması gerekmektedir. Yine 2981 Sayılı yasanın 10/b
maddesine dayanılarak yapılacak imar uygulamalarında da ilgili alandaki
mülkiyetin hisseli veya özel parselasyona konu olması gerekmektedir. 10/b ile
ilgili bir diğer husus, son Yargıtay kararlarına göre kamuya bedelsiz aktarılan
alanların DOP oranını geçmemesi gerektiği yönündedir.
Bahsedilen bu değişik yasal dayanakları olan
uygulamalardan 18. Madde uyarınca yapılan imar uygulamaları asıl uygulama
şeklidir ve her zaman uygulanma imkanı vardır. Diğer uygulamalar ise özel
şartlara bağlanmış ve bir geçiş dönemi için hak sahiplerine kolaylık getirmek ve
uygulamayı yapacak olana daha fazla yetki vermek suretiyle karmaşık, hisseli ve
küçük miktarlarda olan arazi parçalarının mülkiyete ilişkin sorunlarının
düzeltilmesi amacıyla kanun koyucu tarafından ortaya çıkarılmıştır. Bu makalede
İmar Kanunun 18. Maddesine göre yapılan imar uygulamalarında dikkat edilmesi
gereken hususlar ve uygulamalarda karşılaşılan teknik-hukuki farklılıklar
anlatılmış ve Harita Mühendislerinin dikkatleri bu hususlar üzerine çekilmiştir.
2. 18. Madde İmar Uygulamalarına Genel Bakış
18. Madde İmar Uygulamalarına başlanılması idari
bir kararla gerçekleşir. Bu kararda, düzenleme bölgesi belirlenir. Düzenleme
alanı seçilirken konut yönünden gelişme alanları ve umumi hizmetlere ayrılan
alanların herkese dengeli dağıtımı ilkelerine dikkat edilir. Bunun dışında
düzenleme sınırının tespitine ilişkin varsa imar planı, yoksa yönetmelik
kurallarına uyulur.
Bu aşamadan sonra birtakım ön çalışmalar
yapılarak mülkiyete ilişkin bilgiler tespit edilir, halihazır harita yenilenir,
uygulamaya yönelik özet cetveli, tahsis cetveli, ada dağıtım cetveli, DOP hesabı
cetveli ve kadastro ayırma çapı cetvelleri düzenlenir. Bu aşamada kanunen
muhafazası gereken yapılar korunur, DOP alınmayacak parseller tespit edilir ve
kapanan yollarla yeşil alan gibi yerler DOP hesabına ilave edilir. DOP her
parselden eşit oranda alınır. İmar uygulaması yapılacak alanda bulunan umumi
hizmet alanları DOP ile kamuya kazandırılırken Yönetmeliğin 12. maddesi uyarınca
diğer kamu alanlarına ileride kamulaştırılmak üzere hisselendirme yapılır. DOP
ile umumi hizmet alanlarına yapılan aktarmalara ücret ödenmez. Bunlar imar
uygulaması nedeniyle değer artışı karşılığı olarak alınır, 12. maddeye göre
yapılan hisselendirmelerin ise ileride kamulaştırma sırasında bedelleri
ödenecektir.
Bundan sonra mümkün mertebe aynı yerden imar
parseli verilmesi ana ilkesi uygulanır. Zorunluluklar nedeniyle aynı yerden imar
parseli verilmesinin mümkün olmadığı taktirde, en yakın yerden parsel verme yada
hisselendirme yapılır. Dağıtım ve tahsis müstakil, hisseli ve kat mülkiyeti
esasına göre yapılabilir.
3. 18. Madde Uygulamasında Temel İlkeler
18. Madde Uygulamasına ilişkin uygulamalardaki
işleyiş kanun ve yönetmelikle belirlenmiş olmakla beraber uygulamalarda
karşılaşılan farklılıklar göz önünde bulundurulduğunda uygulamalardaki temel
ilkelerin aşağıda belirtilen şekillerde olması gerektiği söylenebilir.
·
İlgili alana ait 1/1000 veya 1/500 ölçekli
uygulama imar planının olması gereklidir. Birebir arazi kullanımını göstermeyen
küçük ölçekli nazım imar planları yada mevzii imar planlarına göre imar
uygulaması olanaklı değildir.
·
18. Madde uygulaması mutlaka imar planına uygun
olmalıdır. Çünkü imar planı hayata geçirilmektedir.
·
DOP en çok % 40’ a kadar olmalıdır. Bununla
beraber her düzenlemede DOP’ un % 40 olması imar uygulamasını konut alanı elde
etme amacından uzaklaştırır.
·
Düzenleme sahasının sınırları içinde imar planına
göre konut(iskan) alanı olması gerekir. İmar uygulaması 1/1000 ölçekli imar
planında iskana ayrılmış alanlarda uygulanır. Bunun dışında tamamı sanayi alanı,
tarımsal alan ve yapı yasağı getirilen alanlar gibi iskana açık olmayan yerlerde
imar uygulaması yapılamaz.
·
Düzenleme sahası içinde yapı olup olmaması önemli
değildir.
·
Uygulama alanı bir parsel olarak belirlenemez.
Uygulama alanı en az ada bazında olmalıdır. Ancak adanın bir kısmı imar planına
uygun şekilde yapılanmış ise o zaman geriye kalan sahada 18. Madde uygulaması
yapılabilir.
·
Uygulama sonuçlarının belediye ve mücavir alan
sınırları içinde belediye encümeni, dışında ise İl İdare Kurulu kararı ile
onanması gerekir.
·
Kural olarak belediye encümeni yada İl İdare
Kurulunca onaylanan imar uygulaması sonuçlarının tapu idaresince tescilinin
yapılması gerekir. Tapu idaresinin çok açıkça kanuna aykırılık olmaması halinde
karşı koyma yetkisi yoktur.
·
18. Madde uyarınca yapılan imar uygulaması resen
yapılır. Bu madde uyarınca yapılan uygulamalarda hak sahiplerinin rızasına yada
muvafakatine gerek yoktur.
·
Sadece bu madde dayanak alınarak yapılan
uygulamalarda, dağıtım-tahsis aşamasında hisselerin ferdileştirilmesi yani
düzenlemeye hisseli giren mülkiyetin tekil mülkiyete dönüştürülmesi yapılamaz.
·
İmar uygulamasına giren bütün parsellere karşılık
olarak bir yer müstakil, hisseli yada kat mülkiyeti esasına göre verilir. Yani
DOP kesintisinden sonra geriye kalan alanın bağımsız bir imar parseli
oluşturmuyor diye bedele dönüştürülmesi mümkün değildir.
Bununla beraber 18. Maddenin amacı imara
elverişli konut alanı elde etmek olmalıdır. Dolayısı ile tamamen imar planı ve
yönetmelik hükümlerine uygun olarak yapı adalarının bulunduğu yerlerde sadece
imar planında öngörülen yol, yeşil alan vb. yerlerin açılması ve kamuya
kazandırılması amacıyla imar uygulaması yapılamaz. Belediyelerce sadece
hisselerin birleştirilmesi amacıyla imar uygulamaları yapmaları da 18. Maddenin
amacına aykırıdır.
3.1 Düzenleme Ortaklık Payı İle İlgili Esaslar
18. Madde uygulamasına göre düzenlemeye tabi
yerlerin ihtiyacı olan Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ilk ve ortaöğretim
kurumları, yol, meydan, park, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha, ibadet yeri ve
karakol gibi umumi hizmetlere ait alanlar için gerekli olan arazi, düzenleme
dolayısıyla meydana gelen değer artışları karşılığında, düzenleme ortaklık payı
olarak düzenlemeye giren parsellerin düzenlemeden önceki yüz ölçümleriyle
orantılı olarak alınmaktadır. Bu oranın % 40’ı geçmesi halinde yeteri kadar
sahanın kamulaştırılması gerekir. Yine DOP %40 olması halinde Arsa ve Arazi
Düzenlemesi Yönetmeliğinin (AAD) 12. Maddesi uyarınca ayrıca kamu tesis
alanlarına pay verilmesini engelleyen bir hüküm yoktur.
Yine DOP ile kamuya kazandırılabilecek alanlar
yukarıda yazıldığı üzere İmar Kanununun 18. maddesinin 3. fıkrasında belirtilmiş
olmasına rağmen, terminal ve toplu taşıma istasyonu, AAD yönetmeliğinin 32.
maddesine göre, Pazar yeri de Danıştay kararlarına göre DOP ile elde
edilebilecek umumi hizmet alanlarına eklenmiştir (Ergen, 2004).
Yine DOP ile karşılanacak yol alanlarının
niteliği ile 18. Maddede açıklayıcı bir hüküm olmamasına rağmen 18. Maddenin
üçüncü fıkrasında DOP ile oluşturacak yolun düzenlemeye tabi tutulan yerlerin
ihtiyacı olan yol olduğu vurgulanmıştır. Buna göre DOP ile karşılanabilecek
yolun, daha çok beldede yaşayanların hizmetine sunulacak nitelikte olması
gerektiği düşünülebilir. Bununla beraber Karayolları Genel Müdürlüğüne ait
genişliği 50 m den aşağı yollarda bu kapsamda değerlendirilebilmektedir. Ama
tamamen milletlerarası niteliğinde olan genişliği en az 50 m olan yollar ile oto
yolların DOP ile karşılanması bu maddenin amacına aykırıdır(Ergen, 2004).
DOP ile ilgili bir başka tespit ise kapanan
kadastral yollar ile ilgilidir. İmar Kanunun 11. Maddesine göre hazırlanan imar
planı sınırları içerisindeki kadastral yollar ile meydanların, imar planının
onayı ile bu vasfını kendiliğinden kaybederek onaylanmış imar planı kararı ile
getirilen kullanma amacına konu ve tabi olacakları hükme bağlanmıştır. Yine 2644
Sayılı Tapu kanunun 21. maddesince köy ve belediye sınırları içinde kapanmış
yollarla yol fazlalarının köy veya belediye adına tescil olacağı belirtilmiştir.
Bu hükümlere göre gerek kadastro çalışmalarında gerekse tapulama aşamasında
kapanan kadastral yollar, yeşil alanlar, pazar yerleri vb umumi hizmet alanları
belediye sınırları içerisinde belediye adına yazılıp tapu belgeleri
düzenlenebilir. Zaten uygulamalarda bu yöndedir. Ama bu şekilde belediye adına
kayıtlı olan taşınmazların bulunduğu alanları kapsayan sahada imar uygulaması
yapılması durumunda, bu taşınmazların belediye adına parsel olmaktan önce
düzenleme ortaklık payı hesabına katılması ve DOP’un geriye kalan umumi
hizmetler için belirlenmesi gerekir.
Bunlardan başka DOP’la ilgili hükümleri genel
olarak şöyle özetleyebiliriz.
·
DOP düzenlemeye giren tüm parsellerden belediye,
maliye hazinesi, özel ve tüzel kişi vb. eşit oranda alınmalıdır.
·
DOP oranı taşınmazın düzenlemeden önceki kısmına
uygulanır.
·
DOP ile elde edilen alanlar umumi hizmetler
dışında belediyelere parsel oluşturulması gibi maksatlarla kullanılamaz.
·
DOP ile karşılanacak alanlara tahsisli yerlerden
DOP alınmaz.
·
Kamulaştırma yapılması halinde DOP,
kamulaştırmadan sonra kalan kısıma uygulanır.
·
DOP bir kere alınır. Yeniden yapılan
uygulamalarda, DOP oranının daha yüksek olması durumunda fark kadar DOP
alınabilir.
·
Taşınmaz sahiplerinin talepleri üzerine ,mülga
6785-1605 Sayılı İmar kanununun 39. maddesine göre daha önce ifraz edilerek
tescil edilen parsellerden düzenlemeye dahil edilenlerin, ilk parselin ifrazında
alınan terk oranını % 40’ a tamamlayan fark kadar DOP alınabilir.
·
Düzenlemeye tabi tutulan parselin zemin durumu ve
üzerindeki yapının özelliği itibariyle DOP’un alınamadığı hallerde, ilgilisinin
muvafakati ile DOP miktarı bedele dönüştürülebilir.
3.2 İmar Parsellerinin Oluşturulması ve
Dağıtımına İlişkin Esaslar
Düzenlemeyle oluşacak imar parsellerinin mümkün
mertebe aynı yerde veya yakınındaki eski parsellere tahsisi sağlanır ve plan ve
mevzuata göre korunması mümkün olan yapıların tam ve hissesiz bir imar parseline
intibak ettirilmesi sağlanır. Bununla beraber dağıtım esnasında parsellerin eski
yerlerinden yeni parseller verilmesini engelleyen bir takım zorunluluklar
olabilir. Bunları hukuki, teknik ve fiili zorunluluklar olmak üzere 3 grupta
toplayabiliriz.
3.2.1 Hukuki Zorunluluklar
Eğer taşınmazın imar planına göre yol, yeşil alan
gibi düzenleme ortaklık payı ile elde edebilecek sahalara rastlaması halinde bu
alanlarda zaten imar parseli oluşturulamayacağından aynı yerden parsel verilmesi
mümkün değildir. Yine imar planı uyarınca imar uygulaması sırasında AAD
Yönetmeliğinin 12. Maddesi uyarınca ileride kamulaştırma yapılmak üzere pay
verilen alanlarda da imar parseli oluşturulmayacağından aynı yerden parsel
verilme ilkesi uygulanamaz. Taşınmaz imar planında başka alanlara da tahsis
edilmiş olabilir. Bu tür durumları hukuki zorunluluk olarak açıklıyoruz.
3.2.2 Teknik Zorunluluklar
İmar uygulamasının dağıtım aşamasında aynı yerden
imar parseli verilebilmesi için zorunlu kriter, bu alanın imar planıyla konuta
tahsis edilmiş olmasıdır. Taşınmazın bulunduğu alan imar planıyla konut alanına
ayrıldığı taktirde aynı yerden parsel verilmesini engelleyen sebepleri teknik
zorunluluk olarak ifade edebiliriz. Teknik zorunluluk kadastro parselinin imar
parseline isabet ettiği yer konut alanına rastladığı halde burada oluşturulacak
imar parseline tahsis yapılması aşamasında aynı yerde bulunan diğer parsellerle
birlikte değerlendirilmesinden doğmaktadır. Bununla birlikte aynı yerden parsel
verilememesi halinde en yakın yerdeki parselden verilememesi hali de teknik
zorunluluktan kaynaklanmaktadır. Bu da daha çok yukarıda bahsedilen umumi hizmet
alanlarına ve kamu tesislerine isabet eden sahalarda bulunan taşınmazlar için
geçerlidir.
3.2.3 Fiili Zorunluluklar
Fiili zorunluluk taşınmazın düzenleme ortaklık
payı kesintisi sonrası geriye kalan alanının bağımsız parsel olamayacak
büyüklükte olması halinde bu alana karşılık olarak uygulama öncesi taşınmazın
bulunduğu yerin dışında yakınında veya başka bir yerden hisse verilmesidir. Bu
halde önce taşınmazın isabet ettiği imar adasındaki diğer yerlerdeki parsellerle
hisselendirilmesi bu da mümkün olmazsa en yakınındaki imar adasından verilmesi
gerekmektedir. Diğer bir hususta imar planıyla konut alanlarına tahsis edilmekle
birlikte taşınmazın bulunduğu yere yapı yapılmasının engelleyen, askeri yasak
bölge, su havzası koruma bandında olması vb. gibi sebeplerin olmasıdır.
4. İmar Uygulamalarında Başlıca Hukuka Aykırılık
Nedenleri
Danıştay’ın İmar uygulamaları ile alakalı verdiği
iptal nedenleri incelendiğinde ve yukarıda anlatılanlar ışığında İmar Kanunun
18. Maddesi uyarınca yapılan imar uygulamalarına karşı, mülk sahibi olan hazine,
resmi kurum ve özel şahıslar tarafından ileri sürülebilecek hukuka aykırılık
nedenleri genel olarak;
1.
İmar planı bulunmayan yerlerde imar uygulaması yapılamayacağı yada
uygulama sahasının kısmen de olsa plansız sahayı kapsaması,
2.
Düzenleme sınırının imar planına ve AAD yönetmeliği hükümlerine aykırı
tespit edilmesi,
3.
DOP oranının hatalı hesaplanması,
4.
Kapanan kadastral yolların DOP oranına dahil edilmesi gerekirken
belediye adına parsel oluşturulması,
5.
DOP oranının her parsele eşit oranda uygulanmayışı,
6.
Hiçbir teknik, hukuk, ve fiili zorunluluk yokken aynı yerden parsel
verilmemesi,
7.
Mevcut ruhsatlı yapıların muhafazası ve tek başına bağımsız parsel
olarak tahsisi mümkün iken bu hususta imar mevzuatına uyulmaması,
8.
Uygulama sonrası verilen parselin eşdeğer olmaması,
9.
DOP sonrası imara tahsis edilecek alanın bağımsız parsele yeterli olduğu
halde bu alanın bağımsız parsel olarak verilmemesi,
10.
DOP sonrası geriye kalan alana karşılık boş bir
parsel verilmesi mümkün iken, içinde 3. şahıslara ait yapının bulunduğu
parselden yer verilmesi,
11.
Taşınmazdan, önce, DOP kesilmesi sonra, geriye
kalan sahadan AAD yönetmeliğinin 12. maddesine göre kamu hizmet alanına
kamulaştırılmak üzere pay verilmesi,
12.
Parselden yola terk edildiği halde DOP hesabının
parsele uygulanmasında bu hususun dikkate alınmaması,
13.
Daha önce yapılan uygulama sırasında DOP kesilmiş
olması ve sonra yapılan uygulama tadilat planıyla yeniden DOP alınması durumu,
14.
Uygulama sahasında taşınmazları olan belediye
encümenlerinin parselasyon planının uygulanmasına ilişkin belediye encümen
kararına katılması durumu,
15.
Askı süresi içinde yapılan itirazların
cevaplandırılmaması durumu,
16.
Uygulama alanında DOP %40’ı aştığında önce
belediye taşınmazlarının DOP’ a dahil edilmesi gerekirken, doğrudan kamulaştırma
yapılması hali,
17.
Uygulama alanında DOP % 40’ı aştığı halde
kamulaştırma yapılırken, DOP’un taşınmazın önceki alanına uygulanması hali,
18.
Uygulama sonrasında DOP’tan sonra kalan kısmın
tamamının AAD Yönetmeliğinin 12. Maddesi uyarınca kamu hizmet alanına verilmesi
durumu,
19.
Uygulama sahasında imar planına göre % 40’lık
umumi hizmet alanı yok iken % 40 oranında DOP uygulanması durumu,
20.
Uygulama sahasında imar planına göre konut
alanının bulunmaması durumu,
21.
Tamamen imar planına uygun olarak yapılanmış
bölgede hizmet alanlarının DOP ile elde edilmek istenmesi durumu,
olarak sıralanabilir.
5. Sonuç ve Öneriler
3194 Sayılı İmar Kanununun 18. Maddesinde
düzenlenen imar uygulamaları, yasanın amacına uygun olarak yapıldığında hem
belediyeler, hem taşınmaz sahipleri, hem de kent yaşayanları için büyük faydalar
sağlamaktadır. Uygulamadan önce mevcut haliyle düzensiz, çarpık, sosyal
donatılardan mahrum sahalar, düzenlemeden sonra imara uygun, modern kentin
ihtiyaç duyduğu hizmet alanlarına sahip olan yerler haline gelmekte ve uygulama
bölgesindeki parsellerde değer artışları olmaktadır. Bununla birlikte, tescil
görmüş imar uygulamalarının yasaya uygun olmadıkları nedeniyle, yargı tarafından
iptal edilmeleri yüzünden uygulamaların eski haline dönüştürülmeleri
istenebilmektedir. Bazı durumlarda ise eski duruma dönmek çok zor hatta
imkansız olabilmektedir. Çünkü tescil ile iptal arasında geçen süre zarfında
zeminde ve mülkiyet durumunda değişiklikler olabilmektedir. Bu durumda da yine
yargıya intikal edecek yeni hukuki problemler ortaya çıkmaktadır. Düzenlemeyle
beklenilen iyileştirmeler yerine çözülmesi zor bazen de çözümsüz hukuki sorunlar
ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle imar uygulamalarının yasal dayanaklarının ve
uygulama amaçlarının çok iyi bilinmesi gerekmektedir.
Kaynaklar
ATASOY M., DEMİR O., NİŞANCI R., UZUN B. İmar
Uygulamalarının İptal Nedenleri ve Öneriler, 30. Yıl Sempozyumu 16-18 Ekim,
Konya, 2002
ERDO?AN S., Kamu Ölçmeleri Ders Notları
ERGEN C., Açıklamalı- İçtihatlı –En son
Değişikliklerle Arazi ve Arsa Düzenlemeleri, Seçkin Yayınları, Ankara, 2004
TÜDEŞ T., Arazi ve Arsa Düzenlemesi ve Önemi,
Jeodezi Ve Fotogrametri Derneği Yayın No:1
UZUN B., DEMİR O., NİŞANCI R., ÇELİK K.,
Kentsel Arazilerde İkinci İmar Uygulamasını Gerektiren Nedenler, Doğu
Karadeniz Bölgesinde Kadastro ve Mülkiyet Sorunları, 11-12 Ekim Trabzon, 1999