idari yargı
İdari yargıda (İdare Mahkemelerinde) açılacak yürütmeyi
durdurma istekli iptal ve tam yargı dava dilekçesi örneğini görmek için
buraya tıklayınız.
Yayımlandığı R.Gazete :
Tarih : 17/12/2004 Sayı :25673
Yayımlandığı Düstur :
Tertip : 5 Cilt : 44 Sayfa:
BİRİNCİ KİTAP
Genel Hükümler
BİRİNCİ KISIM
Kapsam, Tanımlar, Görev ve Yetki
BİRİNCİ BÖLÜM
Kapsam ve Tanımlar
Kanunun kapsamı
Madde 1 – (1) Bu Kanun, ceza muhakemesinin nasıl yapılacağı
hususundaki kurallar ile bu sürece katılan kişilerin hak, yetki ve
yükümlülüklerini düzenler.
Tanımlar
Madde 2 – (1) Bu Kanunun uygulanmasında;
a) Şüpheli: Soruşturma evresinde, suç şüphesi altında bulunan kişiyi,
b) Sanık: Kovuşturmanın başlamasından itibaren hükmün kesinleşmesine
kadar, suç şüphesi altında bulunan kişiyi,
c) Müdafi: Şüpheli veya sanığın ceza muhakemesinde savunmasını yapan
avukatı,
d) Vekil: Katılan, suçtan zarar gören veya malen sorumlu kişiyi ceza
muhakemesinde temsil eden avukatı,
e) Soruşturma: Kanuna göre yetkili mercilerce suç şüphesinin
öğrenilmesinden iddianamenin kabulüne kadar geçen evreyi,
f) Kovuşturma: İddianamenin kabulüyle başlayıp, hükmün kesinleşmesine
kadar geçen evreyi,
g) İfade alma: Şüphelinin kolluk görevlileri veya Cumhuriyet savcısı
tarafından soruşturma konusu suçla ilgili olarak dinlenmesini,
h) Sorgu: Şüpheli veya sanığın hâkim veya mahkeme tarafından soruşturma
veya kovuşturma konusu suçla ilgili olarak dinlenmesini,
i) Malen sorumlu: Yargılama konusu işin hükme bağlanması ve bunun
kesinleşmesinden sonra, maddî ve malî sorumluluk taşıyarak hükmün sonuçlarından
etkilenecek veya bunlara katlanacak kişiyi,
j) Suçüstü:
1. İşlenmekte olan suçu,
2. Henüz işlenmiş olan fiil ile fiilin işlenmesinden hemen sonra kolluk,
suçtan zarar gören veya başkaları tarafından takip edilerek yakalanan kişinin
işlediği suçu,
3. Fiilin pek az önce işlendiğini gösteren eşya veya delille yakalanan
kimsenin işlediği suçu,
k) Toplu suç: Aralarında iştirak iradesi bulunmasa da üç veya daha fazla
kişi tarafından işlenen suçu,
l) Disiplin hapsi: Kısmî bir düzeni korumak amacıyla yaptırım altına
alınmış olan fiil dolayısıyla verilen, seçenek yaptırımlara çevrilemeyen,
önödeme uygulanamayan, tekerrüre esas olmayan, şartla salıverilme hükümleri
uygulanamayan, ertelenemeyen ve adlî sicil kayıtlarına geçirilmeyen hapsi,
İfade eder.
İKİNCİ BÖLÜM
Görev
Görev
Madde 3 – (1) Mahkemelerin görevleri kanunla belirlenir.
Re'sen görev kararı ve görevde uyuşmazlık
Madde 4 – (1) Davaya bakan mahkeme, görevli olup olmadığına
kovuşturma evresinin her aşamasında re'sen karar verebilir. 6 ncı madde hükmü
saklıdır.
(2) Görev konusunda mahkemeler arasında uyuşmazlık çıktığında, görevli
mahkemeyi ortak yüksek görevli mahkeme belirler.
Görevsizlik kararı verilmesi gereken hâl ve sonucu
Madde 5 – (1) İddianamenin kabulünden sonra; işin, davayı gören
mahkemenin görevini aştığı veya dışında kaldığı anlaşılırsa, mahkeme bir kararla
işi görevli mahkemeye gönderir.
(2) Adlî yargı içerisindeki mahkemeler
bakımından verilen görevsizlik kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir.
Görevsizlik kararı verilemeyecek hâl
Madde 6
– (Değişik: 6/12/2006 – 5560/16 md.)
(1)
Duruşmada suçun hukukî niteliğinin değiştiğinden bahisle görevsizlik kararı
verilerek dosya alt dereceli mahkemeye gönderilemez.
Görevli olmayan hâkim veya mahkemenin işlemleri
Madde 7 – (1) Yenilenmesi mümkün olmayanlar dışında, görevli
olmayan hâkim veya mahkemece yapılan işlemler hükümsüzdür.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Bağlantılı Davalar
Bağlantı kavramı
Madde 8 – (1) Bir kişi, birden fazla suçtan sanık olur veya bir
suçta her ne sıfatla olursa olsun birden fazla sanık bulunursa bağlantı var
sayılır.
(2) Suçun işlenmesinden sonra suçluyu kayırma, suç delillerini yok etme,
gizleme veya değiştirme fiilleri de bağlantılı suç sayılır.
Davaların birleştirilerek açılması
Madde 9 – (1) Bağlantılı suçlardan her biri değişik mahkemelerin
görevine giriyorsa, bunlar hakkında birleştirilmek suretiyle yüksek görevli
mahkemede dava açılabilir.
Görülmekte olan davaların birleştirilmesi ve ayrılması
Madde 10 – (1) Kovuşturma evresinin her aşamasında, bağlantılı
ceza davalarının birleştirilmesine veya ayrılmasına yüksek görevli mahkemece
karar verilebilir.
(2) Birleştirilen davalarda, bu davaları gören mahkemenin tâbi olduğu
yargılama usulü uygulanır.
(3) İşin esasına girdikten sonra ayrılan davalara aynı mahkemede devam
olunur.
Geniş bağlantı sebebiyle birleştirme
Madde 11 – (1) Mahkeme, bakmakta olduğu birden çok dava arasında
bağlantı görürse, bu bağlantı 8 inci maddede gösterilen türden olmasa bile,
birlikte bakmak ve hükme bağlamak üzere bu davaların birleştirilmesine karar
verebilir.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Yetki
Yetkili mahkeme
Madde 12 – (1) Davaya bakmak yetkisi, suçun işlendiği yer
mahkemesine aittir.
(2) Teşebbüste son icra hareketinin yapıldığı, kesintisiz suçlarda
kesintinin gerçekleştiği ve zincirleme suçlarda son suçun işlendiği yer
mahkemesi yetkilidir.
(3) Suç, ülkede yayımlanan bir basılı eserle işlenmişse yetki, eserin
yayım merkezi olan yer mahkemesine aittir. Ancak, aynı eserin birden çok yerde
basılması durumunda suç, eserin yayım merkezi dışındaki baskısında meydana
gelmişse, bu suç için eserin basıldığı yer mahkemesi de yetkilidir.
(4) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olan hakaret suçunda
eser, mağdurun yerleşim yerinde veya oturduğu yerde dağıtılmışsa, o yer
mahkemesi de yetkilidir. Mağdur, suçun işlendiği yer dışında tutuklu veya
hükümlü bulunuyorsa, o yer mahkemesi de yetkilidir.
(5) Görsel veya işitsel yayınlarda da bu maddenin üçüncü fıkrası hükmü
uygulanır. Görsel ve işitsel yayın, mağdurun yerleşim yerinde ve oturduğu yerde
işitilmiş veya görülmüşse o yer mahkemesi de yetkilidir.
Özel yetki
Madde 13 – (1) Suçun işlendiği yer belli değilse, şüpheli veya
sanığın yakalandığı yer, yakalanmamışsa yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir.
(2) Şüpheli veya sanığın Türkiye'de yerleşim yeri yoksa Türkiye'de en
son adresinin bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir.
(3) Mahkemenin bu suretle de belirlenmesi olanağı yoksa, ilk usul
işleminin yapıldığı yer mahkemesi yetkilidir.
Yabancı ülkede işlenen suçlarda yetki
Madde 14 – (1) Yabancı ülkede işlenen ve kanun hükümleri
uyarınca Türkiye'de soruşturulması ve kovuşturulması gereken suçlarda yetki, 13
üncü maddenin birinci ve ikinci fıkralarına göre belirlenir.
(2) Bununla birlikte Cumhuriyet savcısının, şüphelinin veya sanığın
istemi üzerine Yargıtay, suçun işlendiği yere daha yakın olan yer mahkemesine
yetki verebilir.
(3) Bu gibi suçlarda şüpheli veya sanık Türkiye'de yakalanmamış,
yerleşmemiş veya adresi yoksa; yetkili mahkeme, Adalet Bakanının istemi ve
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının başvurusu üzerine Yargıtay tarafından
belirlenir.
(4) Yabancı ülkelerde bulunup da diplomatik bağışıklıktan yararlanan
Türk kamu görevlilerinin işledikleri suçlardan dolayı yetkili mahkeme Ankara
mahkemesidir.
Deniz, hava ve demiryolu taşıtlarında veya bu taşıtlarla işlenen
suçlarda yetki
Madde 15 – (1) Suç, Türk bayrağını taşıma yetkisine sahip olan
bir gemide veya böyle bir taşıt Türkiye dışında iken işlenmişse, geminin ilk
uğradığı Türk limanında veya bağlama limanında bulunan mahkeme yetkilidir.
(2) Türk bayrağını taşıma hakkına sahip olan hava taşıtları ile
demiryolu taşıtları hakkında da yukarıdaki fıkra hükümleri uygulanır.
(3) Ülke içerisinde deniz, hava veya demiryolu taşıtlarında ya da bu
taşıtlarla işlenen suçlarda, bunların ilk ulaştığı yer mahkemesi de yetkilidir.
(4) Çevreyi kirletme suçu, yabancı bayrağı taşıyan bir gemi tarafından
Türk kara suları dışında işlendiği takdirde, suçun işlendiği yere en yakın veya
geminin Türkiye'de ilk uğradığı limanın bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir.
Bağlantılı suçlarda
yetki
Madde 16 – (1) Yukarıdaki maddelere göre her biri değişik
mahkemelerin yetkisi içinde bulunan bağlantılı ceza davaları, yetkili
mahkemelerden herhangi birisinde birleştirilerek görülebilir.
(2) Bağlantılı ceza davalarının değişik mahkemelerde bakılmasına
başlanmış olursa, Cumhuriyet savcılarının istemlerine uygun olmak koşuluyla,
mahkemeler arasında oluşacak uyuşma üzerine, bu davaların hepsi veya bir kısmı
bu mahkemelerin birinde birleştirilebilir.
(3) Uyuşulmazsa, Cumhuriyet savcısı veya sanığın istemi üzerine ortak
yüksek görevli mahkeme birleştirmeye gerek olup olmadığına ve gerek varsa hangi
mahkemede birleştirileceğine karar verir.
(4) Birleştirilmiş olan davaların ayrılması da bu suretle olur.
Yetkide olumlu veya olumsuz uyuşmazlık
Madde 17 – (1) Birkaç hâkim veya mahkeme arasında olumlu veya
olumsuz yetki uyuşmazlığı çıkarsa, ortak yüksek görevli mahkeme, yetkili hâkim
veya mahkemeyi belirler.
Yetkisizlik iddiası
Madde 18 – (1) Sanık, yetkisizlik iddiasını, ilk derece
mahkemelerinde duruşmada sorgusundan, bölge adliye mahkemelerinde incelemenin
başlamasından ve duruşmalı işlerde inceleme raporunun okunmasından önce
bildirir.
(2) Yetkisizlik iddiasına ilişkin karar, ilk derece mahkemelerinde
sanığın sorgusundan önce, bölge adliye mahkemelerinde duruşmasız işlerde
incelemenin hemen başlangıcında, duruşmalı işlerde inceleme raporu okunmadan
önce verilir. Bu aşamalardan sonra yetkisizlik iddiasında bulunulamayacağı gibi
mahkemeler de bu hususta re'sen karar veremez.
(3) Yetkisizlik kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir.
Davanın nakli
Madde 19 – (1) Yetkili hâkim veya mahkeme, hukukî veya fiilî
sebeplerle görevini yerine getiremeyecek hâlde bulunursa; yüksek görevli
mahkeme, davanın başka yerde bulunan aynı derecede bir mahkemeye nakline karar
verir.
(2) Kovuşturmanın görevli ve yetkili olan mahkemenin bulunduğu yerde
yapılması kamu güvenliği için tehlikeli olursa, davanın naklini Adalet Bakanı
Yargıtaydan ister.
Yetkili olmayan hâkim veya mahkemenin işlemleri
Madde 20 – (1) Yetkili olmayan hâkim veya mahkemece yapılan
işlemler, sadece yetkisizlik nedeniyle hükümsüz sayılmaz.
Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde yapılan işlemler
Madde 21 – (1) Bir hâkim veya mahkeme, yetkili olmasa bile,
gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, yargı çevresi içerisinde gerekli
işlemleri yapar.
BEŞİNCİ BÖLÜM
Hâkimin Davaya Bakamaması ve Reddi
Hâkimin davaya bakamayacağı hâller
Madde 22 – (1) Hâkim;
a) Suçtan kendisi zarar görmüşse,
b) Sonradan kalksa bile şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında
evlilik, vesayet veya kayyımlık ilişkisi bulunmuşsa,
c) Şüpheli, sanık veya mağdurun kan veya kayın hısımlığından üstsoy veya
altsoyundan biri ise,
d) Şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında evlât edinme bağlantısı
varsa,
e) Şüpheli, sanık veya mağdur ile aralarında üçüncü derece dahil kan
hısımlığı varsa,
f) Evlilik sona ermiş olsa bile, şüpheli, sanık veya mağdur ile
aralarında ikinci derece dahil kayın hısımlığı varsa,
g) Aynı davada Cumhuriyet savcılığı, adlî kolluk görevi, şüpheli veya
sanık müdafiliği veya mağdur vekilliği yapmışsa,
h) Aynı davada tanık veya bilirkişi sıfatıyla dinlenmişse,
Hâkimlik görevini yapamaz.
Yargılamaya katılamayacak hâkim
Madde 23 – (1) Bir karar veya hükme katılan hâkim, yüksek
görevli mahkemece bu hükme ilişkin olarak verilecek karar veya hükme katılamaz.
(2) Aynı işte soruşturma evresinde görev yapmış bulunan hâkim,
kovuşturma evresinde görev yapamaz.
(3) Yargılamanın yenilenmesi halinde, önceki yargılamada görev yapan
hâkim, aynı işte görev alamaz.
Hâkimin reddi sebepleri ve ret isteminde bulunabilecekler
Madde 24 – (1) Hâkimin davaya bakamayacağı hâllerde reddi
istenebileceği gibi, tarafsızlığını şüpheye düşürecek diğer sebeplerden dolayı
da reddi istenebilir.
(2) Cumhuriyet savcısı; şüpheli, sanık veya bunların müdafii; katılan veya
vekili, hâkimin reddi isteminde bulunabilirler.
(3) Bunlardan herhangi biri istediği takdirde, karar veya hükme
katılacak hâkimlerin isimleri kendisine bildirilir.
Tarafsızlığını şüpheye düşürecek sebeplerden dolayı hâkimin reddi
isteminin süresi
Madde 25 – (1) Tarafsızlığını şüpheye düşürecek sebeplerden
dolayı bir hâkimin reddi, ilk derece mahkemelerinde sanığın sorgusu
başlayıncaya; duruşmalı işlerde bölge adliye mahkemelerinde inceleme raporu ve
Yargıtayda görevlendirilen üye veya tetkik hâkimi tarafından yazılmış olan rapor
üyelere açıklanıncaya kadar istenebilir. Diğer hâllerde, inceleme başlayıncaya
kadar hâkimin reddi istenebilir.
(2) Sonradan ortaya çıkan veya öğrenilen sebeplerle duruşma veya
inceleme bitinceye kadar da hâkimin reddi istenebilir. Ancak bu istemin, ret
sebebinin öğrenilmesinden itibaren yedi gün içinde yapılması şarttır.
Ret isteminin usulü
Madde 26 – (1) Hâkimin reddi, mensup olduğu mahkemeye verilecek
dilekçeyle veya bu hususta zabıt kâtibine bir tutanak düzenlenmesi için
başvurulması suretiyle yapılır.
(2) Ret isteminde bulunan, öğrendiği ret sebeplerinin tümünü bir defada
açıklamak ve süresi içinde olguları ile birlikte ortaya koymakla yükümlüdür.
(3) Reddi istenen hâkim, ret sebepleri hakkındaki görüşlerini yazılı
olarak bildirir.
Hâkimin reddi istemine karar verecek mahkeme
Madde 27 – (1) Hâkimin reddi istemine mensup olduğu mahkemece
karar verilir. Ancak, reddi istenen hâkim müzakereye katılamaz. Bu nedenle
mahkeme teşekkül edemezse bu hususta karar verilmesi;
a) Reddi istenen hâkim asliye ceza mahkemesine mensup ise bu mahkemenin
yargı çevresi içerisinde bulunan ağır ceza mahkemesine,
b) Reddi istenen hâkim ağır ceza mahkemesine mensup ise o yerde ağır
ceza mahkemesinin birden fazla dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak
kendisini izleyen daireye, son numaralı daire için (1) numaralı daireye; o yerde
ağır ceza mahkemesinin tek dairesi bulunması hâlinde ise, en yakın ağır ceza
mahkemesine,
Aittir.
(2) Ret istemi sulh ceza hâkimine karşı ise, yargı çevresi içinde
bulunduğu asliye ceza mahkemesi ve tek hâkime karşı ise, yargı çevresi
içerisinde bulunan ağır ceza mahkemesi karar verir.
(3) Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin başkan ve üyelerinin reddi
istemi, reddedilen başkan ve üye katılmaksızın görevli olduğu dairece
incelenerek karara bağlanır.
(4) Ret isteminin kabulü halinde, davaya bakmakla bir başka hâkim veya
mahkeme görevlendirilir.
Ret istemi üzerine verilecek kararlar ve başvurulacak kanun yolları
Madde 28 – (1) Ret isteminin kabulüne ilişkin kararlar
kesindir; kabul edilmemesine ilişkin kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir.
İtiraz üzerine verilen ret kararı hükümle birlikte incelenir.
Reddi istenen hâkimin yapabileceği işlemler
Madde 29 – (1) Reddi istenen hâkim, ret hakkında bir karar
verilinceye kadar yalnız gecikmesinde sakınca olan işlemleri yapar.
(2) Ancak, hâkimin oturum sırasında reddedilmesi hâlinde, bu konuda bir
karar verilebilmesi için oturuma ara vermek gerekse bile ara vermeksizin devam
olunur. Şu kadar ki, 216 ncı madde uyarınca tarafların iddia ve sözlerinin
dinlenilmesine geçilemez ve ret konusunda bir karar verilmeden reddedilen hâkim
tarafından veya onun katılımıyla bir sonraki oturuma başlanamaz.
(3) Ret isteminin kabulüne karar verildiğinde, gecikmesinde sakınca
bulunan hâl nedeniyle yapılmış işlemler dışında, duruşma tekrarlanır.
Hâkimin çekinmesi ve inceleme mercii
Madde 30 – (1) Hâkim, yasaklılığını gerektiren sebeplere
dayanarak çekindiğinde; merci, bir başka hâkimi veya mahkemeyi davaya bakmakla
görevlendirir.
(2) Hâkim,
tarafsızlığını şüpheye düşürecek sebepler ileri sürerek çekindiğinde, merci
çekinmenin uygun olup olmadığına karar verir. Çekinmenin uygun bulunması
halinde, davaya bakmakla bir başka hâkim veya mahkeme görevlendirilir.
(3) Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde yapılan işler hakkında 29 uncu
madde hükmü uygulanır.
Ret isteminin geri çevrilmesi
Madde 31 – (1) Mahkeme, kovuşturma evresinde ileri sürülen
hâkimin reddi istemini aşağıdaki durumlarda geri çevirir:
a) Ret istemi süresinde yapılmamışsa.
b) Ret sebebi ve delili gösterilmemişse.
c) Ret isteminin duruşmayı uzatmak amacı ile yapıldığı açıkça
anlaşılıyorsa.
(2) Bu hâllerde ret istemi, toplu mahkemelerde reddedilen hâkimin
müzakereye katılmasıyla, tek hâkimli mahkemelerde de reddedilen hâkimin kendisi
tarafından geri çevrilir.
(3) Bu konudaki kararlara karşı itiraz yoluna başvurulabilir.
Zabıt kâtibinin reddi veya çekinmesi
Madde 32 – (1) Bu Bölümde yazılı hükümler zabıt kâtipleri
hakkında da uygulanır.
(2) Zabıt kâtibinin reddi veya kendisinin reddini gerektiren sebepleri
bildirerek görevden çekinmesi hâlinde gereken karar, yanında çalıştığı mahkeme
başkanı veya hâkim tarafından verilir.
(3) Aynı işte zabıt kâtibinin hâkim ile birlikte reddi istemi hakkında
veya çekinmelerine karar verecek merci, hâkime göre belirlenir.
İKİNCİ KISIM
Kararlar, Açıklanması ve Tebliği, Süreler ve Eski Hâle Getirme
BİRİNCİ BÖLÜM
Kararlar, Açıklanması ve Tebliği
Kararların verilmesi usulü
Madde 33 – (1) Duruşmada verilecek kararlar, Cumhuriyet savcısı,
duruşmada hazır bulunan müdafi, vekil ve diğer ilgililer dinlendikten; duruşma
dışındaki kararlar, Cumhuriyet savcısının yazılı veya sözlü görüşü alındıktan
sonra verilir.
Kararların gerekçeli olması
Madde 34 – (1) Hâkim ve mahkemelerin her türlü kararı, karşı oy
dahil, gerekçeli olarak yazılır. Gerekçenin yazımında 230 uncu madde göz önünde
bulundurulur. Kararların örneklerinde karşı oylar da gösterilir.
(2) Kararlarda, başvurulabilecek kanun yolu, süresi, mercii ve şekilleri
belirtilir.
Kararların açıklanması ve tebliği
Madde 35 – (1) İlgili tarafın yüzüne karşı verilen karar
kendisine açıklanır ve isterse kararın bir örneği de verilir.
(2) Koruma tedbirlerine ilişkin olanlar hariç, aleyhine kanun yoluna
başvurulabilecek hâkim veya mahkeme kararları, (…) (1) hazır
bulunamayan ilgilisine tebliğ olunur. (1)
(3) İlgili taraf serbest olmayan bir kişi veya tutuklu ise tebliğ edilen
karar, kendisine okunup anlatılır.
Tebligat ve yazışma usulü
Madde 36 – (1) Mahkeme başkanı veya hâkim, her türlü tebligatı,
tüm gerçek veya özel hukuk tüzel kişileri veya kamu kurum ve kuruluşları ile
ilgili yazışmaları yapar.
(2) İnfaz edilecek kararlar, Cumhuriyet Başsavcılığına verilir.
Tebligat usulleri
Madde 37 – (1) Tebligat, bu Kanunda belirtilen özel hükümler
saklı kalmak koşuluyla, ilgili kanunda belirtilen hükümlere göre yapılır.
(2) Uluslararası andlaşmalar, yazılı belgelerin doğrudan doğruya
postayla veya diğer iletişim araçlarıyla gönderilmesini kabul ettiğinde; yurt
dışına yapılan tebligat, iadeli taahhütlü posta veya diğer iletişim araçları ile
gerçekleştirilir.
Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan tebligat
Madde 38 – (1) Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan tebligat,
tebliği gereken evrakın aslının verilmesi suretiyle olur. Tebliğ ile bir süre
işlemeye başlıyorsa verildiği gün, Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından evrakın
aslına yazılır.
İKİNCİ BÖLÜM
Süreler ve Eski Hâle Getirme
Sürelerin hesaplanması
Madde 39 – (1) Gün ile belirlenen süreler, tebligatın
yapıldığının ertesi günü işlemeye başlar.
(2) Süre, hafta olarak belirlenmiş ise, tebligatın yapıldığı günün, son
haftada isim itibarıyla karşılığı olan günün mesai saati bitiminde sona erer.
(3) Süre, ay olarak belirlenmiş ise tebligatın yapıldığı günün, son ayda
sayı itibarıyla karşılığı olan günün mesai saati bitiminde sona erer. Son
bulduğu ayda sayı itibarıyla karşılığı olan gün yoksa; süre, ayın son günü mesai
saati bitiminde sona erer.
(4) Son gün bir tatile rastlarsa süre, tatilin ertesi günü biter.
Eski hâle getirme
Madde 40 – (1) Kusuru olmaksızın bir süreyi geçirmiş olan kişi,
eski hale getirme isteminde bulunabilir.
(2) Kanun yoluna başvuru hakkı kendisine bildirilmemesi halinde de,
kişi kusursuz sayılır.
–––––––––––––––––––––
(1) 25/5/2005 tarihli ve 5353 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle; bu fıkrada
geçen "hukuken geçerli mazerete dayanarak" ibaresi madde metninden çıkarılmış ve
"bulanamayan" ibaresi "bulunamayan" olarak değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
Eski hâle getirme dilekçesi
Madde 41 – (1) Eski hâle getirme dilekçesi, engelin kalkmasından
itibaren yedi gün içinde, süreye uyulduğunda usule ilişkin işlemleri yapacak
olan mahkemeye verilir.
(2) Dilekçe sahibi, sürenin geçmesinde kusuru olmadığına ilişkin
olguları, varsa belgelerini de ekleyerek açıklar. Dilekçe verildiği anda usule
ilişkin yapılamayan işlemler de yerine getirilir.
Eski hâle getirme dilekçesi üzerine verilecek karar
Madde 42 – (1) Süresi içinde usul işlemi yapılsaydı, esasa hangi
mahkeme hükmedecek idiyse, eski hâle getirme dilekçesi hakkında da o mahkeme
karar verir.
(2) Eski hâle getirme isteminin kabulüne ilişkin karar kesindir;
reddine ilişkin karara karşı itiraz yoluna gidilebilir.
(3) Eski hâle getirme dilekçesi, kararın yerine getirilmesini durdurmaz;
ancak, mahkeme yerine getirmeyi erteleyebilir.
ÜÇÜNCÜ KISIM
Tanıklık, Bilirkişi İncelemesi ve Keşif
BİRİNCİ BÖLÜM
Tanıklık
Tanıkların çağrılması
Madde 43 – (1) Tanıklar çağrı kâğıdı ile çağrılır. Çağrı
kâğıdında gelmemenin sonuçları bildirilir. Tutuklu işlerde tanıklar için zorla
getirme kararı verilebilir. Karar yazısında bu yoldan getirilmenin nedenleri
gösterilir ve bunlara çağrı kâğıdı ile gelen tanıklar hakkındaki işlem
uygulanır.
(2) Bu çağrı telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi araçlardan
yararlanılmak suretiyle de yapılabilir. Ancak, çağrı kâğıdına bağlanan sonuçlar,
bu durumda uygulanmaz.
(3) Mahkeme, duruşmanın devamı sırasında hemen dinlenilmesi gerekli
görülen tanıkların belirteceği gün ve saatte hazır bulundurulmasını görevlilere
yazılı olarak emredebilir.
(4) Cumhurbaşkanı kendi takdiri ile tanıklıktan çekinebilir. Tanıklık
yapmayı istemesi halinde beyanı konutunda alınabilir ya da yazılı olarak
gönderebilir.
(5) Bu madde hükümleri, kişinin ancak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya
mahkeme önünde tanık olarak dinlenmesi halinde uygulanabilir.
Çağrıya uymayan tanıklar
Madde 44 – (1) Usulüne uygun olarak çağrılıp da mazeretini
bildirmeksizin gelmeyen tanıklar zorla getirilir ve gelmemelerinin sebep olduğu
giderler takdir edilerek, kamu alacaklarının tahsili usulüne göre ödettirilir.
Zorla getirilen tanık evvelce gelmemesini haklı gösterecek sebepleri sonradan
bildirirse aleyhine hükmedilen giderler kaldırılır.
(2) Fiilî hizmette bulunan askerler hakkındaki zorla getirme kararı
askerî makamlar aracılığıyla infaz olunur.
Tanıklıktan çekinme
Madde 45 – (1) Aşağıdaki kimseler tanıklıktan çekinebilir:
a) Şüpheli veya sanığın nişanlısı.
b) Evlilik bağı kalmasa bile şüpheli veya sanığın eşi.
c) Şüpheli veya sanığın kan hısımlığından veya kayın hısımlığından
üstsoy veya altsoyu.
d) Şüpheli veya sanığın üçüncü derece dahil kan veya ikinci derece dahil
kayın hısımları.
e) Şüpheli veya sanıkla aralarında evlâtlık bağı bulunanlar.
(2) Yaş küçüklüğü, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı nedeniyle
tanıklıktan çekinmenin önemini anlayabilecek durumda olmayanlar, kanunî
temsilcilerinin rızalarıyla tanık olarak dinlenebilirler. Kanunî temsilci
şüpheli veya sanık ise, bu kişilerin çekinmeleri konusunda karar veremez.
(3) Tanıklıktan çekinebilecek olan kimselere, dinlenmeden önce
tanıklıktan çekinebilecekleri bildirilir. Bu kimseler, dinlenirken de her zaman
tanıklıktan çekinebilirler.
Meslek ve sürekli uğraşıları sebebiyle tanıklıktan çekinme
Madde 46 – (1) Meslekleri ve sürekli uğraşıları sebebiyle
tanıklıktan çekinebilecekler ile çekinme konu ve koşulları şunlardır:
a) Avukatlar veya stajyerleri veya yardımcılarının, bu sıfatları
dolayısıyla veya yüklendikleri yargı görevi sebebiyle öğrendikleri bilgiler.
b) Hekimler, diş hekimleri, eczacılar, ebeler ve bunların yardımcıları
ve diğer bütün tıp meslek veya sanatları mensuplarının, bu sıfatları dolayısıyla
hastaları ve bunların yakınları hakkında öğrendikleri bilgiler.
c) Malî işlerde görevlendirilmiş müşavirler ve noterlerin bu sıfatları
dolayısıyla hizmet verdikleri kişiler hakkında öğrendikleri bilgiler.
(2) Yukarıdaki fıkranın (a) bendinde belirtilenler dışında kalan
kişiler, ilgilinin rızasının varlığı halinde, tanıklıktan çekinemez.
Devlet sırrı niteliğindeki bilgilerle ilgili tanıklık
Madde 47 – (1) Bir suç olgusuna ilişkin bilgiler, Devlet sırrı
olarak mahkemeye karşı gizli tutulamaz. Açıklanması, Devletin dış ilişkilerine,
milli savunmasına ve milli güvenliğine zarar verebilecek; anayasal düzeni ve dış
ilişkilerinde tehlike yaratabilecek nitelikteki bilgiler, Devlet sırrı sayılır.
(2) Tanıklık konusu bilgilerin Devlet sırrı niteliğini taşıması halinde;
tanık, sadece mahkeme hâkimi veya heyeti tarafından zâbıt kâtibi dahi olmaksızın
dinlenir. Hâkim veya mahkeme başkanı, daha sonra, bu tanık açıklamalarından,
sadece yüklenen suçu açıklığa kavuşturabilecek nitelikte olan bilgileri tutanağa
kaydettirir.
(3) Bu madde hükmü, hapis cezasının alt sınırı beş yıl veya daha fazla
olan suçlarla ilgili olarak uygulanır.
(4) Cumhurbaşkanının tanıklığı söz konusu olduğunda sırrın niteliğini ve
mahkemeye bildirilmesi hususunu kendisi takdir eder.
Kendisi veya yakınları aleyhine tanıklıktan çekinme
Madde 48 – (1) Tanık, kendisini veya 45 inci maddenin birinci
fıkrasında gösterilen kişileri ceza kovuşturmasına uğratabilecek nitelikte olan
sorulara cevap vermekten çekinebilir. Tanığa cevap vermekten çekinebileceği
önceden bildirilir.
Tanıklıktan çekinme sebebinin bildirilmesi
Madde 49 – (1) Mahkeme başkanı veya hâkim veya Cumhuriyet savcısı
tarafından gerekli görüldüğünde 45, 46 ve 48 inci maddelerde gösterilen hâllerde
tanık, tanıklıktan çekinmesinin dayanağını oluşturan olguları bildirir ve bu
hususta gerektiğinde kendisine yemin verdirilir.
Yemin verilmeyen tanıklar
Madde 50 – (1) Aşağıdaki kimseler yeminsiz dinlenir:
a) Dinlenme sırasında onbeş yaşını doldurmamış olanlar.
b) Ayırt etme gücüne sahip olmamaları nedeniyle yeminin niteliği ve
önemini kavrayamayanlar.
c) Soruşturma veya kovuşturma konusu suçlara iştirakten veya bu suçlar
nedeniyle suçluyu kayırmaktan ya da suç delillerini yok etme, gizleme veya
değiştirmekten şüpheli, sanık veya hükümlü olanlar.
Tanıklıktan çekinebilecek kimsenin çekinmemesi
Madde 51 – (1) 45 inci madde gereğince tanıklıktan
çekinebileceklere yemin verip vermemek hâkim veya mahkemenin takdirine bağlıdır.
Ancak, tanık yemin etmekten çekinebilir. Bu hususun kendisine bildirilmesi
gereklidir.
Tanıkların dinlenmesi
Madde 52 – (1) Her tanık, ayrı ayrı ve sonraki tanıklar yanında
bulunmaksızın dinlenir.
(2) Tanıklar, kovuşturma evresine kadar ancak gecikmesinde sakınca
bulunan veya kimliğin belirlenmesine ilişkin hâllerde birbirleri ile ve şüpheli
ile yüzleştirilebilirler.
(3) Tanıkların dinlenmesi sırasındaki görüntü veya sesler kayda
alınabilir. Ancak;
a) Mağdur çocukların,
b) Duruşmaya getirilmesi mümkün olmayan ve tanıklığı maddî gerçeğin
ortaya çıkarılması açısından zorunlu olan kişilerin,
Tanıklığında bu kayıt zorunludur.
(4) Üçüncü fıkra hükmünün uygulanması suretiyle elde edilen ses ve
görüntü kayıtları, sadece ceza muhakemesinde kullanılır.
Tanığa görevinin önemini anlatma
Madde 53 – (1) Tanığa;
a) Dinlenmeden önce, gerçeği söylemesinin önemi,
b) Gerçeği söylememesi halinde yalan tanıklık suçundan dolayı
cezalandırılacağı,
c) Doğruyu söyleyeceği hususunda yemin edeceği,
d) Duruşmada mahkeme başkanı veya hâkimin açık izni olmadan mahkeme
salonunu terk edemeyeceği,
Anlatılır.
Tanıklara yemin verilmesi
Madde 54 – (1) Tanıklar, tanıklıktan önce ayrı ayrı yemin
ederler. Gerektiğinde veya bir kimsenin tanık sıfatıyla dinlenilmesinin uygun
olup olmadığında tereddüt varsa yemin, tanıklığından sonraya bırakılabilir.
(2) Soruşturma evresinde Cumhuriyet savcıları da tanıklara yemin
verirler.
Yeminin biçimi
Madde 55 – (1) Tanığa verilecek yemin, tanıklıktan önce
"Bildiğimi dosdoğru söyleyeceğime namusum ve vicdanım üzerine yemin ederim." ve
54 üncü maddeye göre tanıklıktan sonra verilmesi hâlinde "Bildiğimi dosdoğru
söylediğime namusum ve vicdanım üzerine yemin ederim." biçiminde olur.
(2) Yemin edilirken herkes ayağa kalkar.
Yeminin yerine getirilmesi, sağır veya
dilsizin yemini
Madde 56 – (1) Tanık, yüksek
sesle tekrar ederek veya okuyarak yemin eder.
(2) Okuma ve yazma bilen sağır veya dilsizler yemin biçimini yazarak ve
imzalarını koyarak yemin ederler. Okuma ve yazma bilmeyen sağır veya dilsizler
işaretlerinden anlayan bir tercüman aracılığıyla ve işaretle yemin ederler.
Tanığın tekrar dinlenmesi
Madde 57 – (1) Yemin ile dinlenen tanığın aynı soruşturma veya
kovuşturma evresinde tekrar dinlenmesi gerektiğinde, yeniden yemin verilmeyip
önceki yemini hatırlatılmakla yetinilebilir.
Tanığa ilk önce sorulacak hususlar ve tanığın korunması
Madde 58 – (1) Tanığa, ilk önce adı, soyadı, yaşı, işi ve
yerleşim yeri, işyerinin veya geçici olarak oturduğu yerin adresi, varsa telefon
numaraları sorulur. Gerekirse tanıklığına ne dereceye kadar güvenilebileceği
hakkında hâkimi aydınlatacak durumlara, özellikle şüpheli, sanık veya mağdur ile
ilişkilerine dair sorular yöneltilir.
(2) Tanık olarak dinlenecek kişilerin kimliklerinin ortaya çıkması
kendileri veya yakınları açısından ağır bir tehlike oluşturacaksa; kimliklerinin
saklı tutulması için gerekli önlemler alınır. Kimliği saklı tutulan tanık,
tanıklık ettiği olayları hangi sebep ve vesile ile öğrenmiş olduğunu açıklamakla
yükümlüdür. Kimliğinin saklı tutulması için, tanığa ait kişisel bilgiler,
Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından muhafaza edilir.
(3) Hazır bulunanların huzurunda dinlenmesi, tanık için ağır bir tehlike
teşkil edecek ve bu tehlike başka türlü önlenemeyecekse ya da maddî gerçeğin
ortaya çıkarılması açısından tehlike oluşturacaksa; hâkim, hazır bulunma hakkına
sahip bulunanlar olmadan da tanığı dinleyebilir. Tanığın dinlenmesi sırasında
ses ve görüntülü aktarma yapılır. Soru sorma hakkı saklıdır.
(4) Tanıklık görevinin yapılmasından sonra, kişinin kimliğinin saklı
tutulması veya güvenliğinin sağlanması hususunda alınacak önlemler, ilgili
kanunda düzenlenir.
(5) İkinci, üçüncü ve dördüncü fıkra
hükümleri, ancak bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili
olarak uygulanabilir.
Tanığa söylenecek şeyler ve sorulacak sorular
Madde 59 – (1) Tanık, dinlenmeden önce hakkında tanıklık
yapacağı olayla ilgili olarak mahkeme başkanı veya hâkim tarafından, kendisine
bilgi verilir; hazır olan sanık, tanığa gösterilir. Sanık hazır değilse kimliği
açıklanır. Tanıktan, tanıklık edeceği konulara ilişkin bildiklerini söylemesi
istenir ve tanıklık ederken sözü kesilmez.
(2) Tanıklık edilen konuları aydınlatmak, tamamlamak ve bilgilerinin
dayandığı durumları gereğince değerlendirebilmek için tanığa ayrıca soru
yöneltilebilir.
Tanıklıktan ve yeminden sebepsiz çekinme
Madde 60 – (1) Yasal bir sebep olmaksızın tanıklıktan veya
yeminden çekinen tanık hakkında, bundan doğan giderlere hükmedilmekle beraber,
yemininin veya tanıklığının gerçekleştirilmesi için dava hakkında hüküm
verilinceye kadar ve her hâlde üç ayı geçmemek üzere disiplin hapsi verilebilir.
Kişi, tanıklığa ilişkin yükümlülüğüne uygun davranması halinde, derhâl serbest
bırakılır.
(2) Bu tedbirleri almaya naip hâkim ve istinabe olunan mahkeme ile
soruşturma evresinde sulh ceza hâkimi yetkilidir.
(3) Davanın görüldüğü sırada bu tedbirler alındıktan ve yukarıdaki
süreler suçun türüne göre tümüyle uygulandıktan sonra o dava veya aynı işe
ilişkin diğer davada tekrar edilmez.
(4) Disiplin hapsi kararına itiraz edilebilir.
Tanığa verilecek tazminat ve giderler
Madde 61 – (1) Cumhuriyet savcısı veya mahkeme başkanı veya hâkim
tarafından çağrılan