Taşınmazın,
süresinde imar programına alınmamış olması emlak vergisinin ödemesinin durmasına
engel teşkil etmeyeceğinden, tahsil edilen emlak vergilerinin vergi hatası
kapsamı içinde değerlendirilmesi gerektiği hk. Danıştay Dokuzuncu Dairesinin
31.5.2007 gün ve E:2007/1783, K:2007/2143 sayılı kararı.
Kanun
Yararına Temyiz Eden: Danıştay Başsavcılığı
Davacılar :
..., ..., ..., ...Vekili : Av. ....
Davalı :
Buca Belediye Başkanlığı - Konak/İZMİR
Vekili :
Av. ...
İstemin
Özeti : Davacıların maliki oldukları taşınmazın imar planında umumi hizmetlere
ayrılan yerde kalması nedeniyle 3194 sayılı Kanunun 13. maddesi uyarınca emlak
vergisi alınmaması gerektiğinden bahisle 2001-2005 yılları arasında ödedikleri
emlak vergisi tutarının iadesi istemiyle yaptıkları düzeltme ve şikayet
başvurusunun reddi işleminin iptaliyle ödenen emlak vergisinin yasal faiziyle
birlikte iadesi istemiyle açılan davayı; 3194 sayılı İmar Kanununun "İmar
Planında Umumi Hizmetlere Ayrılan Yerler" başlıklı 13. maddesinde resmi
yapılara, tesislere ve okul, cami, yol, meydan, otopark, yeşil saha, çocuk
bahçesi, pazar yeri, hal, mezbaha ve benzeri umumi hizmetlere ayrılan alanlarda
inşaata ve mevcut bina varsa esaslı değişiklik ve ilaveler yapılmasına izin
verilmeyeceğinin, ancak imar programına alınıncaya kadar mevcut kullanma
şeklinin devam edeceğinin, imar programına alınan alanlarda kamulaştırma
yapılıncaya kadar emlak vergisi ödemesinin durdurulacağının, kamulaştırmanın
yapılması halinde durdurma tarihi ile kamulaştırma tarihi arasında tahakkuk
edecek olan emlak vergisinin kamulaştırmayı yapan idare tarafından ödeneceğinin,
maddenin 2. fıkrasında ise birinci fıkrada yazılı yerlerin kamulaştırma
yapılmadan önce plan değişikliği ile kamulaştırmayı gerektirmeyen bir maksada
ayrılması halinde ise durdurma tarihinden itibaren geçen sürenin emlak vergisini
mal sahibinin ödeyeceğinin, ancak parsel sahibinin imar planlarının tasdik
tarihinden itibaren beş yıl sonra müracaat ettiğinde imar planlarında meydana
gelen değişikliklerden ve civarın özelliklerinden dolayı okul, cami ve otopark
sahası ve benzeri umumi hizmetlere ayrılan alanlardan ilgili kamu kurulunca
yapımından vazgeçildiğine dair görüş alındığı takdirde, tüm belirli çevredeki
nüfus yoğunluk ve donatım dengesini yeniden irdeleyerek hazırlanacak yeni imar
planına göre inşaat yapılacağının öngörüldüğü, dosyanın incelenmesinden,
davacıların sahibi oldukları taşınmazın imar planında temel eğitim alanı, sağlık
tesisi, yol ve yeşil alan olarak düzenlendiğinin ve bu nedenle İmar Kanununun
13. maddesi uyarınca emlak vergisi ödememeleri gerektiği iddiasıyla yaptıkları
düzeltme ve şikayet başvurularının reddi üzerine bakılan davanın açıldığının
anlaşıldığı, yukarıda anılan yasa hükmünden imar planında eğitim alanı, sağlık
tesisi, yol ve yeşil alan olarak ayrılan yerlerin emlak vergisi istisnasından
yararlandırılacağının anlaşıldığı, davacıların taşınmazının imar planında
belirtilen genel hizmetlerin yapılması için ayrılan yerlerde olduğu hususunda
kuşku bulunmadığı, imar programında olmamasının sonucu değiştirmeyeceği, zira
imar planında bu şekilde gösterilmek suretiyle davacıların sahibi bulundukları
taşınmazla ilgili olarak tasarruflarının kısıtlandığının açık olduğu, hal böyle
olunca emlak vergisi istisnasından yararlandırılması gerekirken buna
uyulmamasının 213 sayılı Kanunun 118. maddesinde öngörülen vergilendirme hatası
olarak görülüp şikayet başvurusunun kabulü gerekirken aksi yöndeki kararda
isabet bulunmadığı, bu durumda kararın iptali ile tahsil edilen 3.781.11 YTL nin
tahsil edildiği tarihten itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacıya
ödenmesi gerektiği, vergi mevzuatında her ne kadar bu gibi durumlarda yasal
faize hükmedileceğine dair bir düzenleme yer almasa da Anayasa'nın 125. maddesi
uyarınca idarenin kendi eylem ve işlemiyle doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu,
yasal faizle iadenin hukuka uygun olacağı gerekçesiyle kabul eden İzmir 2. Vergi
Mahkemesinin 25.4.2006 tarih ve E:2005/1367, K:2006/365 sayılı kararını; 3194
sayılı Kanunun 13. maddesinin 3. fıkrası uyarınca emlak vergisi ödemesi
durdurulacak taşınmazın imar planlarında umumi hizmetlere ayrılan yerler
arasında kalmasının yeterli olmayıp ayrıca imar programına da alınmış olması
gerektiği, olayda, davacılara ait taşınmazın imar planında umumi hizmetlere
ayrılan yerler içinde kalmasına karşın imar proğramına alınmış alan kapsamında
bulunmaması nedeniyle emlak vergisi ödemesi durdurulacak taşınmazlardan olmadığı
anlaşıldığından, sözkonusu taşınmaz için 2001-2005 takvim yılları arası ödenen
emlak vergisinin Vergi Usul Kanununun 118. maddesinde yazılı vergilendirme
hatası kapsamında değerlendirilerek davacılara iadesi yolunda verilen Mahkeme
kararında isabet bulunmadığı gerekçesiyle bozan İzmir Bölge İdare Mahkemesinin
1.11.2006 tarih ve E:2006/2196, K:2006/3680 sayılı kararının; kanun yararına
bozulması istenilmektedir.
Danıştay
Başsavcılığı'nın Kanun Yararına Bozma İstemi :
Davacıların
malik oldukları taşınmazın imar planında temel eğitim alanı, sağlık tesisi, yol
ve yeşil alan olarak ayrılmasından dolayı tasarrufunun kısıtlanmış olması
nedeniyle 3194 sayılı İmar Kanununun 10. ve 13. maddeleri hükümleri karşısında
emlak vergisi tahsilinde hukuka uyarlık bulunmadığı, 2001 ila 2005 yılları için
haksız yere tahsil edilen emlak vergisinin 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 118.
maddesi gereğince "vergilendirme hatası" kapsamında davacılara yasal faiziyle
birlikte iade edilmesi gerektiğine dair İzmir 2. Vergi Mahkemesinin tek hakimle
verdiği 25.4.2006 tarih ve E:2005/1367, K:2006/365 sayılı kararını bozan İzmir
Bölge İdare Mahkemesinin 1.11.2006 tarih ve E:2006/2196, K:2006/3680 sayılı
kararının davacılar tarafından hukuka aykırı olduğu belirtilerek kanun yararına
bozulması istemi üzerine konu incelendi:
3194 sayılı
İmar Kanununun 10. maddesinde; belediyelerin imar planlarının yürürlüğe
girmesinden en geç 3 ay içinde bu planı tatbik etmek üzere 5 yıllık imar
programlarını hazırlayacakları kurala bağlanmış, aynı Kanunun 13. maddesinde;
resmi yapılara, tesislere ve okul, cami yol, meydan, otopark, yeşil saha, çocuk
bahçesi, pazar yeri, hal, mezbaha ve benzeri umumi hizmetlere ayrılan alanlarda
inşaata ve mevcut bina varsa esaslı değişiklik ve ilaveler yapılmasına izin
verilmeyeceği, ancak imar programına alınıncaya kadar mevcut kullanma şeklinin
devam edeceği, imar programına alınan alanlarda kamulaştırma yapılıncaya kadar
emlak vergisi ödemesinin durdurulacağı, kamulaştırmanın yapılması halinde
durdurma tarihi ile kamulaştırma tarihi arasında tahakkuk edecek olan emlak
vergisinin, kamulaştırmayı yapan idare tarafından ödeneceği hükme bağlanmıştır.
İstem
üzerine gönderilen dosyanın incelenmesinden; davacıların malik oldukları 9.240
m2 taşınmazın uygulama imar planına göre, 2800 m2 lik bölümünün ifraz edilerek
2030 m2 lik kısmının yola terkedildiği ve arsanın 770 m2 ye indirildiği,
ifrazdan sonra kalan 6300 m2 lik arsanın ise; temel eğitim alanı, sağlık tesisi,
yol ve yeşil alan olarak düzenlendiği hususunda tartışma bulunmadığı, davacılar
tarafından ise, sözkonusu 6300 m2 lik arsanın, temel eğitim alanı, sağlık
tesisi, yol ve yeşil alan olarak düzenlenmesi nedeniyle 25.5.2000 tarihinden
itibaren tasarrufu kısıtlandığından bu tarihten sonra 2001 ila 2005 yılları için
ödenen 3.781-YTL emlak vergisinin yasal faiziyle birlikte iadesinin istendiği
anlaşılmıştır.
Temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında, 3194 sayılı Kanunun 13. maddesinin
3. fıkrası uyarınca emlak vergisi ödemesi durdurulacak taşınmazların imar
planlarında umumi hizmetlere ayrılan yerler arasında kalmasının yeterli olmayıp,
ayrıca imar programına da alınmış olması gerektiği olayda ise uyuşmazlık konusu
taşınmazın henüz imar programına alınmış olmaması nedeniyle söz konusu taşınmaz
için 2001-2005 yılları için ödenen emlak vergilerinin "vergilendirme hatası"
kapsamında değerlendirilerek davacılara iadesinin mümkün olmayacağı gerekçesiyle
vergi mahkemesi kararı bozulmuş ise de; yukarıda anılan 10. maddede,
belediyelere imar programlarını yapıp yapmamaları hususunda bir seçim hakkı
verilmediğinden 25.5.2000 tarihinde imar planına göre yapılan düzenlemeden sonra
anılan 10. madde hükmü uyarınca bu tarihi takip eden 3 ay içinde imar programına
alındığının kabulü gerekmektedir. Dolayısıyla davalı belediyenin bu amir hüküm
karşısında imar programını yapmamış olmasının, davacıya 2001-2005 yıllarına ait
emlak vergilerini ödemeye devam etmesi gibi bir zorunluluk getirmeyeceği
açıktır. Nitekim Danıştay Dokuzuncu Dairesinin bu konuda süregelen içtihadı da
bu yöndedir.
Bu
itibarla, uyuşmazlığa konu taşınmazlar 2000 yılında imar planında temel eğitim
alanı, sağlık tesisi, yol ve yeşil alan olarak ayrıldığından ve taşınmazın plan
tarihini takip eden 3 ay içinde imar programına alındığının kabulü gerektiğinden
3194 sayılı İmar Kanununun 13/2. maddesi uyarınca 2001 ila 2005 yılları için
emlak vergisi ödemelerinin durdurulması gerekirken davacılardan tahsil
edilmesinde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, İzmir Bölge İdare Mahkemesinin 1.11.2006 tarih ve
E:2006/2196, K:2006/3680 sayılı kararı hukuka aykırı bulunduğundan, 2575 sayılı
İdari Yargılama Usulü Kanununun 51. maddesi uyarınca kanun yararına bozulmasının
uygun olacağı düşünülmektedir.
Tetkik
Hakimi İhsan Saçmalı'nın Düşüncesi : 3194 sayılı İmar Kanununun 10. maddesinde;
belediyelerin imar planlarının yürürlüğe girmesinden en geç 3 ay içinde bu planı
tatbik etmek üzere 5 yıllık imar programlarını hazırlayacakları kurala
bağlanmış, aynı Kanunun 13. maddesinde; resmi yapılara, tesislere ve okul, cami
yol, meydan, otopark, yeşil saha, çocuk bahçesi, pazar yeri, hal, mezbaha ve
benzeri umumi hizmetlere ayrılan alanlarda inşaata ve mevcut bina varsa esaslı
değişiklik ve ilaveler yapılmasına izin verilmeyeceği, ancak imar programına
alınıncaya kadar mevcut kullanma şeklinin devam edeceği, imar programına alınan
alanlarda kamulaştırma yapılıncaya kadar emlak vergisi ödemesinin durdurulacağı,
kamulaştırmanın yapılması halinde durdurma tarihi ile kamulaştırma tarihi
arasında tahakkuk edecek olan emlak vergisinin, kamulaştırmayı yapan idare
tarafından ödeneceği hükme bağlanmıştır.
Olayda
davacılara ait taşınmazın imar planında genel hizmetlere ayrılan yerlerde
kaldığı ancak henüz imar proğramına alınmadığı nedeniyle emlak vergisi
yükümlülüğünün devam etmesi gerekeceği gerekçesiyle taşınmazın planda olduğu
2001-2005 yıllarına ait emlak vergilerinin iadesi istemine yönelik düzeltme ve
şikayet başvurusunun reddedildiği bu işlemin iptali ile ödenen emlak vergisinin
yasal faiziyle birlikte iadesi istemiyle de dava açıldığı görülmektedir.
Yukarıda
anılan yasa hükmü uyarınca imar planında genel hizmetlere ayrılan yerlerde kalan
sözkonusu taşınmazın emlak vergisi yükümlülüğü duracağından, düzeltme ve şikayet
başvurusunun reddi işlemini iptal eden ve tahsil edilen emlak vergisinin
iadesine hükmeden İzmir 2. Vergi Mahkemesinin 25.4.2006 tarih ve E:2005/1367,
K:006/365 sayılı kararı hukuka uygun olup, bu karara yönelik itirazı kabul
ederek davayı reddeden İzmir Bölge İdare Mahkemesinin 1.11.2006 tarih ve
E:2006/2196, K:2006/3680 sayılı kararının kanun yararına bozulması gerektiği
düşünülmektedir.
TÜRK
MİLLETİ ADINA
Hüküm veren
Danıştay Dokuzuncu Dairesince İzmir Bölge İdare Mahkemesinin 1.11.2006 tarih ve
E:2006/2196, K:2006/3680 sayılı kararının Danıştay Başsavcılığı tarafından kanun
yararına temyiz edilerek bozulmasının istenilmesi üzerine işin gereği görüşüldü:
İstem,
davacıların imar planına alınarak genel hizmetlere ayrılan yerlerde kalan
taşınmaz için 2001-2005 yıllarında ödedikleri emlak vergisinin iadesi istemiyle
yaptıkları düzeltme ve şikayet başvurusunun reddine ilişkin işlemin iptali ile
ödenen emlak vergisinin yasal faiziyle birlikte iadesi istemiyle açılan davayı
kabul eden İzmir 2. Vergi Mahkemesinin 25.4.2006 tarih ve E:2005/1367, 2006/365
sayılı kararını bozan İzmir Bölge İdare Mahkemesinin 1.11.2006 tarih ve
E:2006/2196, K:2006/3680 sayılı kararının kanun yararına bozulmasına ilişkindir.
3194 sayılı
İmar Kanununun 10. maddesinde; belediyelerin imar planlarının yürürlüğe
girmesinden en geç 3 ay içinde bu planı tatbik etmek üzere 5 yıllık imar
programlarını hazırlayacakları kurala bağlanmış, aynı Kanunun 13. maddesinde;
resmi yapılara, tesislere ve okul, cami yol, meydan, otopark, yeşil saha, çocuk
bahçesi, pazar yeri, hal, mezbaha ve benzeri umumi hizmetlere ayrılan alanlarda
inşaata ve mevcut bina varsa esaslı değişiklik ve ilaveler yapılmasına izin
verilmeyeceği, ancak imar programına alınıncaya kadar mevcut kullanma şeklinin
devam edeceği, imar programına alınan alanlarda kamulaştırma yapılıncaya kadar
emlak vergisi ödemesinin durdurulacağı, kamulaştırmanın yapılması halinde
durdurma tarihi ile kamulaştırma tarihi arasında tahakkuk edecek olan emlak
vergisinin, kamulaştırmayı yapan idare tarafından ödeneceği hükme bağlanmıştır.
Diğer
yandan, 17.11.1986 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren
Tasarrufu Kısıtlanan Bina, Arsa ve Arazi Hakkında Yönetmeliğinin 2. maddesinde
imar planında, resmi yapılara, tesislere ve okul, cami, yol, meydan, otopark,
yeşil saha, çocuk bahçesi, pazar yeri, hal, mezbaha ve benzeri umumi hizmetlere
ayrılmış olması sebebiyle üzerinde inşaat yapılmasına izin verilmeyen arsalar
ile esaslı değişiklik ve ilaveler yapılmasına izin verilmeyen binaların
tasarrufunun kısıtlanmış sayılacağı bu hallerde kısıtlı vergilemenin, imar
planının kesinleştiği tarihi izleyen yılbaşından itibaren başlayacağı,
kısıtlamanın ilgili arsa veya binanın bulunduğu alanın imar programına
alınıncaya kadar devam edeceği, yönetmeliğin 3. maddesinde imar planlarında
bulunup da imar programına dahil olmaması nedeniyle üzerinde muvakkat inşaat
yapılmasına izin verilen ve tapuya bu konuda şerh konulan arsaların da
tasarrufunun muvakkat inşaatı şumulü olmamak kaydıyla sınırlanmış kabul
edileceği, ancak kısıtlamanın imar tatbikatı yapılsın yapılmasın, tapuya verilen
şerh tarihinden itibaren on yıldan fazla olamayacağı, bu halde inşa edilen
muvakkat binanın vergisinin bina değeri üzerinden alınmakla beraber, arsa için
kısıtlı vergilemenin tapuya verilen şerh tarihini izleyen yılın başından
itibaren yapılacağı ve sürenin buna göre hesaplanacağı öngörülmüştür.
Anılan
hükümlerin değerlendirilmesinden imar planına alınan yerlerin tasarrufu kısıtlı
yerlerden sayılacağı, imar programına alınan yerlerin kamulaştırma yapılıncaya
kadar emlak vergisi ödemesinin durdurulacağı, kamulaştırma yapılınca, durdurma
ile kamulaştırma tarihi arasında tahakkuk edecek emlak vergilerinin
kamulaştırmayı yapan idare tarafından ödeneceği, ancak imar planlarının
yürürlüğe girmesinden itibaren en geç üç ay içinde bu planı tatbik etmek üzere 5
yıllık imar proğramlarının hazırlanması gerektiğinin kurala bağlandığı, bu
hükümlerle kanun koyucunun taşınmaz sahiplerinin haklarının sürümcemede
bırakılan imar planlarıyla zarara uğramasının önüne geçmeyi ve özel mülk
statüsünden çıkması planlanan ve bu niteliği itibarıyla tasarrufu kısıtlanan
taşınmazlar için haksız mali yükümlülüklerin devamına engel olmayı amaçladığı,
bu nedenle imar planına alınan yerler için, plan tarihinden itibaren en geç üç
ay içinde imar programının hazırlanması gerektiğini öngördüğü anlaşılmaktadır.
Olayda,
imar planına alınmakla birlikte henüz imar programına alınmayan davacılara ait
taşınmaz için planda olduğu döneme ilişkin olmak üzere 2001-2005 yıllarında
ödenen emlak vergisinin iadesine yönelik düzeltme ve şikayet başvurusunun,
taşınmazların henüz imar programına alınan yerlerden olmadığı gerekçesiyle
reddedildiği görülmektedir.
Bu durumda
imar planına alınan ve yasa uyarınca plana alındığı tarihten itibaren en geç üç
ay içerisinde imar proğramına alınması gereken sözkonusu taşınmazın, süresinde
imar proğramına alınmamış olması emlak vergisi ödemesinin durmasına engel teşkil
etmeyeceğinden ve tahsil edilen dava konusu emlak vergilerinin, Vergi Usul
Kanununu 118. ve devamı maddelerinde hükme bağlanan vergi hataları kapsamı
içinde değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekeceğinden, yukarıda
açıklanan gerekçe ile aksi yönde verilen Bölge İdare Mahkemesi kararında isabet
görülmemiştir.
Açıklanan
nedenlerle, Danıştay Başsavcısı tarafından yapılan temyiz isteminin kabulüne ve
İzmir Bölge İdare Mahkemesinin 1.11.2006 tarih ve E:2006/2196, K:2006/3680
sayılı kararının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 51. maddesi
uyarınca Kanun yararına ve hükmün hukuki sonuçlarına etkili olmamak üzere
bozulmasına, kararın bir örneğinin Maliye Bakanlığı ile Danıştay Başsavcılığı'na
gönderilmesine ve Resmî Gazete'de yayımlanmasına 31.5.2007 tarihinde oybirliği
ile karar verildi. (16.9.2007 gün ve 26645 sayılı R.G'de yayımlanmıştır.)
idare hukuku, idare hukuku davaları, idare hukukuna giriş, idare hukuku uzmanı, idare hukukcusu, idare uzmanı, idare
hukukçusu, "idare hukuku", ıdare hukuku, idare hukukunda iptal ve tam yarı
(tazminat) davaları, idare hukukunda bilirkişi, idare hukuku rehberi, idare
hukuku içtihatları, idare hukuku kararları, idare hukuku mahkemeleri, idare
hukuku yüksek yargı yerleri, idare hukuku merkezi, idari yargı, idari yargı davaları, idari yargılama usulü
kanunu, belediyelerin "imar", "ımar" ve "imar hukuku", "ımar hukuku", "kaçak yapı",
imar planı", "arazi ve arsa düzenlemesi", "imar para cezaları", "imar kirliliği
suçları", kamulaştırma, kamulaştırmasız el atma, imar affı, tapu tahsis belgesi,
imar dava dilekçe örnekleri, imar hukuku davalarına rapor hazırlama, imar
hukukundan kaynaklanan tazminat davaları, ecrisimisl, korunması gerekli kültür
ve taşınmaz varlıkları, sit alanları, eski eser, yıkılan ve yanan tarihi
eserler, ulaşım planı, çevre düzeni planı, nazım imar planı, uygulama imar
planı, mevzi imar planı, ilave imar planı, inşaat ruhsatı, yapı kullanma izni,
imar hukuku ile ilgili kanunlar, imar hukuku ile ilgili yönetmelikler ve her
türlü imar sorunlarına çözüm getirecek olan "imar hukukcusu" ve "ımar
hukukçusu". imar davası, idari yargı uzmanı,