ALTINCI DAİRE KARARLARI
GECEKONDU İŞLERİ
T.C.
D A N I Ş
T A Y
Altıncı
Daire
Esas
No : 2005/899
Karar
No : 2007/2196
Özeti :
1967
yılında 775 sayılı Yasa uyarınca "Gecekondu Önleme Bölgesi" olarak ilan edilmiş
bulunan alanda kalan gecekondular nedeniyle, daha sonra 2981 sayılı Yasa
uyarınca yapılan af başvurusunun kabul edilmesi suretiyle düzenlenmiş tapu
tahsis belgelerinin, 775 sayılı Yasa hükümlerinin uygulanması gereken bir
alanda, 2981 sayılı Yasa hükümlerine dayanılarak işlem tesis edilmesi mümkün
olmadığından, geri alınmasında hukuka aykırılk bulunmadığı hakkında.
Temyiz İsteminde Bulunan
:
İstanbul Valiliği (Defterdarlık Milli Emlak Dairesi
Başkanlığı Kartal Emlak
Müdürlüğü)
Karşı Taraf
: …
Vekili
: Av. …
İstemin Özeti
: İstanbul 4. İdare Mahkemesinin 28.4.2004 günlü, E:2003/1041, K:2004/687 sayılı
kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması
istenilmektedir.
Savunmanın Özeti
: Savunma
verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi Mehmet Sıtkı Çelik'in Düşüncesi
: Dava
konusu olayda, Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca 1967 yılında 775 sayılı Yasa
uyarınca "Gecekondu Önleme Bölgesi" olarak ilan edilmiş bulunan bu alanda kalan
gecekondular nedeniyle daha sonra 2981 sayılı Yasa uyarınca yapılan af
başvurusunun kabul edilmesi suretiyle tapu tahsis belgeleri düzenlenmiş ise de,
775 sayılı Yasa hükümlerinin uygulanması gereken bir alanda 2981 sayılı Yasa
hükümlerine dayanılarak işlem tesis edilmesi mümkün olmadığından temyiz
isteminin kabulü ile aksi gerekçeyle dava konusu işlemin iptali yolunda verilen
mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Ahmet Arslan'ın Düşüncesi
:
Davacının tapu tahsis belgesinin iptaline ilişkin 21.2.2003 günlü,178-5113-217
sayılı işlemin iptali istemiyle açılan davada dava konusu işlemin iptali
yolundaki İdare Mahkemesi kararını davalı idare temyiz etmekte ve bozulmasını
istemektedir.
Dosyanın incelenmesinden; Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca 1967
yılında 775 sayılı Yasa uyarınca "Gecekondu Önleme Bölgesi" olarak ilan edilmiş
bulunan alanda kalan gecekondular nedeniyle daha sonra 2981 sayılı Yasa uyarınca
yapılan af başvuruları kabul edilerek tapu tahsis belgeleri düzenlendiği, Milli
Savunma Bakanlığının, Evren Kışlasının bir bölümünde planlanan Gecekondu Önleme
Bölgesinin iptali istemli başvurusu üzerine davalı idarece söz konusu alanın
askeri amaçla kullanılmasının daha uygun olduğu, 775 sayılı Yasa amaçlarında
kullanılamıyacağı belirlenerek Maltepe II nolu Gecekondu Önleme Bölgesinin iptal
edildiği ve 1/25000 ölçekli plan değişikliği Maltepe II Nolu Gecekondu Önleme
Bölgesi sınırları içinde kalan alanın "Askeri Alan" olarak belirlendiği ve tapu
tahsis belgesinin iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca 1967 yılında 775 sayılı yasa
uyarınca "Gecekondu Önleme Bölgesi" olarak ilan edilmiş bulunan bu alanda yine
775 sayılı Yasada öngörülen usul ve esasların uygulanacağı açıktır.Davalı
idarece, hernekadar Gecekondu Önleme Bölgesinde kalan gecekondu nedeniyle daha
sonra 2981 sayılı Yasa uyarınca yapılan af başvurusunun kabul edilmesi suretiyle
tapu tahsis belgesi düzenlenmiş ise de, esasen 775 sayılı Yasa hükümlerinin
uygulanması gereken bir alanda 2981 sayılı Yasa hükümlerine dayanılarak işlem
tesis edilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Diğer taraftan 2981 sayılı Yasanın 14.maddesinin (b) bendi uyarınca
askeri alanda bulunan taşınmaz üzerinde bulunan binaların muhafazası içinde
askeri makamlardan izin alınmadığı açık olduğundan davacıların 2981 sayılı Yasa
hükümlerinden yararlanamayacağıda açıktır.
Açıklanan nedenlerle,davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile
temyize konu idare mahkemesi kararının bozulmasının uygun olacağı
düşünülmektedir.
TÜRK
MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin
açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği
görüşüldü:
Dava, İstanbul, Maltepe, Başıbüyük Mahallesi, Köyiçi Mevkii, …
pafta, … ada, … parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan gecekondu için verilen
tapu tahsis belgesinin iptaline ilişkin valilik işleminin iptali istemiyle
açılmış; İdare Mahkemesince, davacıya tapu tahsis belgesinin verildği tarih
itibariyle uyuşmazlık konusu taşınmaz Milli Savunma Başkanlığına tahsisli
olmadığından bu Bakanlıktan izin alınmasının gerekmediği, ancak daha sonra Milli
Savunma Bakanlığına tahsis edilmesi ve imar planında askeri alana ayrılması
nedeniyle yerinde korunamayacak yapının sahiplerine 2981 sayılı Yasanın 13/b
maddesi uyarınca yer verilmeksizin tapu tahsis belgesinin iptal edilmesine
ilişkin dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar
verilmiş, bu karar davalı idarece temyiz edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, 775 sayılı Yasa amaçlarında kullanılmak
üzere Belediyesince teklif edilen ve 28.9.1967 gününde sınır onaması yapılan
Maltepe 11 Nolu Gecekondu Önleme Bölgesinin mülkiyetinin hazineye, kullanım
hakkının Bayındırlık ve İskan Bakanlığına ait olduğu, bölgenin kuzey kısmında
kalan parseller üzerinde Milli Savunma Bakanlığı Levazım Maliye Okulu ve Eğitim
Merkez Komutanlığı Evren Kışlasına ait bina ve tesislerin bulunduğu, Maliye
Bakanlığınca Milli Savunma Bakanlığına tahsis edilen yerin Askeri Yasak Bölge
ilan edildiği, anılan bölgenin güney kısmının ise gecekondular tarafından işgal
edilmesi nedeniyle Maltepe Belediye Başkanlığı tarafından 2981 sayılı Yasa
gereği ıslah imar planı uygulamasına tabi tutulduğu, Milli Savunma Bakanlığının
Evren Kışlasının bir bölümünde planlanan Gecekondu Önleme Bölgesinin iptali
istemli başvuru üzerine davalı İdarece sözkonusu parsellerin askeri amaçla
kullanılmasının daha uygun olduğu, Bölgenin 775 sayılı Yasa amaçlarında
kullanılamayacağı belirlenerek dava konusu edilen işlemle, tapu tahsis
belgesinin iptal edildiği anlaşılmaktadır.
Dava konusu olayda, Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca 1967 yılında
775 sayılı Yasa uyarınca "Gecekondu Önleme Bölgesi" olarak ilan edilmiş bulunan
bu alanda kalan gecekondular nedeniyle daha sonra 2981 sayılı Yasa uyarınca
yapılan af başvurusunun kabul edilmesi suretiyle tapu tahsis belgeleri
düzenlenmiş ise de, 775 sayılı Yasa hükümlerinin uygulanması gereken bir alanda
2981 sayılı Yasa hükümlerine dayanılarak işlem tesis edilmesi mümkün değildir.
Gecekondulaşmayı önlemeye yönelik bir alan olan gecekondu önleme
bölgesi üzerinde yapılan gecekondular nedeniyle verilen tapu tahsis belgesinin
iptaline ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna
varıldığından İdare Mahkemesince, uyuşmazlık hakkında yeniden bir karar
verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle İstanbul 4. İdare Mahkemesinin 28.4.2004 günlü,
E:2003/1041, K:2004/687 sayılı kararının BOZULMASINA, dosyanın adı geçen
mahkemeye gönderilmesine 24.4.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İMAR İŞLERİ
T.C.
D A N I Ş
T A Y
Altıncı
Daire
Esas
No : 2005/214
Karar
No : 2007/1461
Özeti :
İmar
planları mülkiyet hakkıyla ilgili olduğu ve bu mülkiyet hakkının
kullanılabilmesi için imar durumu alınmış olması halinde, aynı konuda idareye
tekrar başvurulmasına ve başvuruya verilen cevap üzerine imar planına karşı dava
açılmasına bir engel bulunmadığı hakkında.
Temyiz İsteminde Bulunan
: …
Vekili : Av. …
Karşı Taraf
:
Mordoğan Belediye Başkanlığı
Vekili
: Av. …
İstemin Özeti
: İzmir 3. İdare Mahkemesinin 22.9.2004 günlü, E:2003/1213, K:2004/1178
sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması
istenilmektedir.
Savunmanın Özeti
: Savunma
verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi Ahmet Berberoğlu'nun Düşüncesi
: Temyiz
isteminin reddi ile mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı M.İclal Kutucu'nun Düşüncesi
:
İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek
bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu
maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı
nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme
kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK
MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin
açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği
görüşüldü:
Dava, İzmir, Karaburun İlçesi, Çatalkaya Mahallesi, … pafta, …
parsel sayılı taşınmazı kapsayan alanda yapılan ve 22.10.1993 günlü, 1993/4-4-62
sayılı belediye meclisi kararı ile kabul edilen revizyon imar planının iptali
istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, dosyanın incelenmesinden, davacının ilk
olarak 24.10.1995 gününde imar durumu belgesi aldığı, ancak bir dava açmadığı,
daha sonra 21.3.2003 gününde alınan imar durumu belgesi üzerine 7.4.2003 gününde
bu davanın açıldığı anlaşıldığından, ilk imar durumu belgesi alındığı 24.10.1995
gününü izleyen altmış gün içinde açılması gereken davanın, bu süre geçirildikten
sonra açılmış olması nedeniyle süreaşımı yönünden reddine karar verilmiş, bu
karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
2577 sayılı Yasanın 7. maddesinin birinci fıkrasında dava açma
süresinin, özel kanunlarda ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve idare
mahkemelerinde altmış gün olduğu, bu sürelerin idari uyuşmazlıklarda yazılı
bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden itibaren başlayacağı, dördüncü
fıkrasında ise ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresinin, ilan
tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı, ancak bu işlemlerin uygulanması
üzerine ilgililerin düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi
aleyhine birden dava açabileceği kurala bağlanmıştır.
Diğer taraftan 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 22. maddesi ile yapı
ruhsatı almak için yasanın verilmesini zorunlu kıldığı belgeler, üzerine yapı
yapılmak istenilen taşınmazın imar planında gösterilen tahsis şekli, yapı
nizamı, binanın niteliği, kat adedi gibi bilgiler olmaksızın düzenlenemeyeceğine
göre başvuru üzerine idarece verilen imar durumu belgesinin düzenleyici işlem
olan imar planının uygulanması niteliğinde olduğunu kabul etmek zorunludur.
Anayasal güvence altındaki temel hak ve özgürlüklerden olan mülkiyet
hakkının kullanılabilmesi için ilgililerin gerekli işlemin yapılmasının idareden
her zaman isteyebilecekleri açıktır. İmar planları mülkiyet hakkıyla ilgilidir
ve bu mülkiyet hakkının kullanılabilmesi için imar durumu alınmış olması halinde
aynı konuda idareye tekrar başvurulmasına ve başvuruya verilen cevap üzerine
imar planına karşı dava açılmasına bir engel bulunmamaktadır. Her yeni başvuru
üzerine idarece tesis edilecek işlem üzerine 2577 sayılı Yasanın 7. maddesinde
öngörülen 60 günlük süre içinde imar planına dava açılması mümkündür.
Dosyanın incelenmesinden, davacının ilk olarak 24.10.1995 tarihinde
imar durumu belgesi aldığı, ancak imar planının iptali istemiyle dava açmadığı,
21.3.2003 gününde yeniden imar durumu belgesi alması üzerine 7.4.2003 gününde bu
davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, mülkiyet hakkıyla ilgili bir konuda uygulama işlemi
niteliğindeki imar durumu belgesi alınması üzerine süresinde dava açıldığından,
İdare Mahkemesince işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken davanın
süre yönünden reddine karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, İzmir 3. İdare Mahkemesinin 22.9.2004 günlü,
E:2003/1213, K:2004/1178 sayılı kararının BOZULMASINA, 20,60 YTL.
karar harcı ile fazladan yatırılan 15,30 YTL harcın temyiz isteminde bulunana
iadesine, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 9.3.2007 gününde
oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
D A N I Ş
T A Y
Altıncı
Daire
Esas
No : 2005/1513
Karar
No : 2007/2360
Özeti :
İmar
planı yapılırken mevzuat uyarınca tesisi zorunlu olan sağlık koruma bandının
dikkate alınması ve koruma bandı içinde yapılaşmanın olanaksız olduğu hakkında.
Temyiz İsteminde Bulunan
: … Kireç
San. ve Tic. A.Ş.
Vekili : Av. …
Karşı Taraf : Yeşilyurt Belediye Başkanlığı
Vekili : Av. …
İstemin Özeti
: Malatya İdare Mahkemesinin 31.12.2004 günlü, E: 2002/1575, K:2004/2851
sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması
istenilmektedir.
Savunmanın Özeti
: Savunma
verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi G.Filiz Ercan Aslantaş'ın Düşüncesi
:
Temyiz isteminin reddi ile mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Ahmet Arslan'ın Düşüncesi
:
İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek
bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu
maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı
nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme
kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK
MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin
açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği
görüşüldü:
Dava, Malatya, Yeşilyurt, … ada, … parsel sayılı taşınmazın konut
alanından çıkartılması yolunda imar planı değişikliği yapılması isteminin
reddine ilişkin 9.10.2002 günlü, 3 sayılı belediye encümeni kararının iptali
istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi
incelemesi sonucu düzenlenen raporla dosyada yer alan bilgi ve belgelerin
birlikte incelenmesinden, uyuşmazlık konusu alanda önerilen plan değişikliğini
zorunlu kılan nedenlere rastlanılmadığı, plan değişikliği ile yeşil alanın
konutlar ile kireç işletmesi arasına yerleştirilerek sağlık koruma bandı
hedeflenmekte ise de, tesisin yakın çevresinde hakim rüzgara maruz kalan ve plan
değişikliği dışında kalan alanların fabrika sınırına bitişik olduğu, diğer
taraftan 200 metrelik koruma bandının işletmenin bulunduğu parselin dışına
taşarak özel mülkiyetlere ve yerleşik konut alanına isabet ettiği oysa koruma
bandının işletmeye dahil parsel içinde kalması gerektiği anlaşıldığından, plan
değişikliği isteminin reddine ilişkin dava konusu işlemde şehircilik ilkeleri,
planlama esasları ve kamu yararına aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın
reddine karar verilmiş, karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, uyuşmazlık konusu olup davalı idareden
kiralanan … ada, … parsel ile davacıya ait aynı ada, … sayılı parsel üzerinde
davacı tarafından işletilen kireç ocağına 28.8.1987 yılında 1.Sınıf Gayri Sıhhi
Müessese ruhsatı verildiği ve ruhsattan önce de 6.2.1984'te ruhsat verilmesi
düşünülen söz konusu alandaki (72 sayılı parsel üzerindeki) toz kireç
fabrikasının koruma bandının fabrika binasından 150 m, pişirme fırınından 200 m.
olarak belirlendiği ve 30.5.1985 tarihinde 1/5000 ölçekli harita üzerinde
işlendiği, anılan tarihte 114 parsel sayılı taşınmazın 1/1000 ölçekli uygulama
imar planında "kır kahvesi park, çocuk bahçesi, belediye lojman alanı ve kültür
merkezi "olarak planlandığı, 2001 yılında yapılan plan değişikliği ile de kültür
merkezi ile sağlık merkezinin yerlerinin değiştirilerek bir araya getirildiği,
kır kahvesinin yerinin korunduğu ve eski plandaki sağlık, kültür merkezi ve 114
parseldeki yeşil alanı kapsayan yerde konut alanı ve yolların, yapı adaları
arasındaki yeşil alanın konumlarının değiştirilerek yeniden oluşturulduğu ve bu
plana dayalı olarak imar uygulamasının gerçekleştirildiği, davacı tarafından da,
anılan değişiklikle fabrikanın ve sağlık koruma bandının gözardı edildiği, söz
konusu alanın 1.sınıf gayri sıhhi müessese olan kireç ocağı işletmesi nedeniyle
konut alanından çıkarılarak yeşil alana dönüştürülmesi istemiyle yapılan plan
değişikliği isteminin reddi üzerine görülmekte olan davanın açıldığı
anlaşılmaktadır.
Gayrisıhhi Müesseseler Yönetmeliği'nin 5.maddesinde, sanayi
bölgelerinin ve sanayi bölgelerinin dışında kurulacak birinci ve ikinci sınıf
gayri sıhhi müesseselerin etrafında sağlık koruma bandı konulmasının mecburi
olduğu, bu alanda yapılaşmaya izin verilmeyeceği 6.maddesi son bendinde de,
kesinleşen sağlık koruma bandının belediye sınırları içinde mahallin
belediyesince korunacağı hüküm altına alınmıştır.
Uyuşmazlık konusu olayda ise davacının değiştirilmesini istediği
imar planı (2001 tarihli) yapılırken mevzuat uyarınca tesisi zorunlu olan sağlık
koruma bandının dikkate alınmadığı ve koruma bandı içinde yapılaşmanın olanaksız
olduğu hususlarının gözönünde bulundurulmadığı anlaşılmakla birlikte mahkemece
yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapordaki
bilgiler ışığında bu aşamada anılan alanın yeşil alan olarak ayrılması yolundaki
davacı isteminin de uygun olmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Diğer taraftan söz konusu alandaki fabrika ve kireç ocağının durumu,
sağlık koruma bandının konumu gibi durumların ve sağlık koruma bandı içerisinde
hiç bir suretle yapılaşmaya izin verilmemesi gerektiği yolundaki yasal
zorunluluk karşısında davalı idarece yeniden planlama çalışmaları yapılırken
belirtilen durumların gözönünde bulundurulacağı açıktır.
Bu itibarla, davacıya ait 1.sınıf gayrisıhhi müessese ruhsatı
bulunan kireç ocağı işletmesinin sağlık koruma bandı alanı içerisinde kalan 114
sayılı parselin yapılaşmaya açılmaması yolunda plan değişikliği yapılması
isteminin reddine ilişkin işlemde hukuka uyarlık görülmediğinden İdare
Mahkemesince bu hususlar gözönünde bulundurulmak suretiyle yeniden bir karar
verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle Malatya İdare Mahkemesinin 31.12.2004 günlü, E:
2002/1575, K:2004/2851 sayılı kararının BOZULMASINA, 20,60 YTL. karar
harcı ile fazladan yatırılan 15,30 YTL harcın temyiz isteminde bulunana
iadesine, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 30.4.2007 gününde
oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
D A N I Ş
T A Y
Altıncı
Daire
Esas
No : 2006/5047
Karar
No : 2007/1095
Özeti :
Koruma
amaçlı imar planlarının iptaline ilişkin belediye meclisi kararının hukuki sonuç
doğurabilmesi için, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'na
göre, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunca onaylanması gerektiği
hakkında.
Temyiz İsteminde Bulunanlar
: 1-
Kültür ve Turizm Bakanlığı
2- …, …, …, …, …
Vekilleri : Av. …
Diğer Temyiz Eden : Ankara Büyükşehir Belediye
Başkanlığı
Vekili : Av.…
Diğer Davalı : Altındağ Belediye Başkanlığı
Vekili : Av.…
Karşı Taraf : …, …, …, …, …
Vekilleri : Av. …
2- Kültür ve Turizm Bakanlığı
İstemin Özeti
: Ankara 8. İdare Mahkemesinin 30.12.2005 günlü, E:2004/498, K:2005/2548 sayılı
kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması
istenilmektedir.
Savunmanın Özeti
: Temyiz
edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, usul ve kanuna
uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi Gül Filiz Ercan Aslantaş'ın Düşüncesi
:
Temyiz isteminin reddi ile mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Sedat Larlar'ın Düşüncesi
:
Dosyanın incelenmesinden,henüz Koruma Kurulunca onaylanarak kesinleşmiş bir
belediye meclisi kararının bulunmadığı,buna karşın,mahkemece,Ulus Tarihi Kent
Merkezi Koruma ıslah imar planının iptal edildiği öne sürülerek, plana
dayanılarak tesis edilen dava konusu parselasyon işleminin iptaline karar
verilmesine isabet bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bu nedenle idare mahkemesince,parselasyon işleminin mevzuatta
öngörülen usul ve esaslara göre tesis edilip edilmediğinin incelenmesi suretiyle
yeniden bir karar verilmek üzere,idare mahkemesi kararının bozulması gerektiği
düşünülmüştür.
TÜRK
MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin
açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği
görüşüldü:
Dava, Ankara, Altındağ, … ada, … sayılı ve kadastral … ada … sayılı
parsellerin de bulunduğu alanda Ulus Tarihi Kent Merkezi Koruma İslah İmar Planı
kapsamında hazırlanan 68699/4 nolu parselasyon planının onaylanmasına ilişkin
Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun 2.5.2003 günlü, 8541
sayılı işleminin iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, dosyanın
incelenmesinden dava konusu parselasyon işleminin dayanağı olan Ulus Tarihi Kent
Merkezi Koruma Islah İmar Planının ve bu alana ilişkin daha önce onaylanmış tüm
1/1000 ve 1/5000 ölçekli planların Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin
14.1.2005 günlü, 210 sayılı kararıyla iptal edildiği anlaşıldığından dayanağı
kalmayan parselasyon işleminde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle işlemin
iptaline karar verilmiş, bu karar davalı idarelerce temyiz edilmiştir.
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nun 17.
maddesinde "Koruma bölge kurulunda görüşülen ve uygun görülen koruma planları
onaylanmak üzere ilgili idarelere gönderilir.
İlgili idareler, koruma amaçlı imar planını en geç iki ay içinde
görüşür ve varsa değişmesini istediği hususları koruma bölge kuruluna bildirir.
Koruma Bölge Kurulunda bu hususlar da değerlendirilir ve kurul tarafından uygun
görülen haliyle planlar ilgili idarelere onaylanmak üzere gönderilir. Altmış gün
içerisinde onaylanmayan planlar kesinleşerek yürürlüğe girer. Koruma amaçlı imar
planının yürürlüğe girmesiyle geçiş dönemi esasları ve kullanma şartları ayrıca
karar almaya gerek kalmadan ortadan kalkar.
Ören yerlerinde çevre düzenleme projesi yapımı ve değişiklikleri,
ilgili koruma bölge kurulunun uygun görüşü doğrultusunda Bakanlıkça yapılır,
yaptırılır ve onaylanır.
Koruma amaçlı imar planları ve çevre düzenleme projelerinde
yapılacak değişiklikler yukarıdaki usullere tabidir" hükmü yer almaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin
14.1.2005 günlü, 210 sayılı kararıyla Ulus Tarihi Kent Merkezi Koruma Islah İmar
Planını da içine alan Ulus Tarihi ve Kültürel Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje
alanı teklifi onaylanarak söz konusu alanda davacıya ait parselleri de
kapsayacak şekilde daha önce onaylanmış KPA5, KPA6 ve Belediye Meclisi kararıyla
onaylı 1/5000 ve 1/1000 ölçekli tüm planların iptaline karar verildiği ancak söz
konusu kararın 2863 sayılı Kanun'un yukarıda bahsedilen 17. maddesi gereğince
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunca onaylanmadığı anlaşılmaktadır.
Bu itibarla ortada henüz Koruma Kurulunca onaylanarak kesinleşmiş
bir belediye meclisi kararının bulunmaması karşısında Mahkemece söz konusu
kararla Ulus Tarihi Kent Merkezi Koruma Islah İmar Planının iptal edildiğinden
bahisle anılan plana dayanılarak tesis edilen dava konusu parselasyon işleminin
iptaline karar verilmesinde isabet görülmediğinden, İdare Mahkemesince işin
esasının (parselasyon işleminin mevzuatta öngörülen usul ve esaslara göre tesis
edilip edilmediğinin) incelenmesi suretiyle yeniden bir karar verilmesi
gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle Ankara 8. İdare Mahkemesinin 30.12.2005 günlü,
E:2004/498, K:2005/2548 sayılı kararının BOZULMASINA, 25,10 YTL. karar
harcının temyiz isteminde bulunanlardan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na
iadesine, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 23.2.2007 gününde
oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
D A N I Ş
T A Y
Altıncı
DAire
Esas
No : 2005/28
Karar
No : 2007/1673
Özeti :
Orman
alanı olarak belirlenmiş yerlerin, inşaata elverişli imar parseli haline
getirilemeyecek alanlar olması nedeniyle, parselasyon işlemine tabi
tutulamayacakları hakkında.
Temyiz İsteminde Bulunanlar
: 1-…
varisleri …-…-…
Vekili : Av. …
2-Davacı Yanında Davaya Katılan : Orman Genel Müdürlüğü
Vekili
: Av. …
Davacı Yanında Diğer Davaya Katılan
:
Karaburun Mal Müdürlüğü
Karşı Taraf
:
Mordoğan Belediye Başkanlığı
Vekili
: Av. …
İstemin Özeti
: İzmir 4. İdare Mahkemesinin 15.9.2004 günlü, E:2002/1482, K:2004/1004 sayılı
kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması
istenilmektedir.
Savunmanın Özeti
: Temyiz
edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, usul ve kanuna
uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi Gül Filiz Ercan Aslantaş'ın Düşüncesi
:
Temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği
düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Ahmet Arslan'ın Düşüncesi
:
Dava İzmir, Mordoğan … Köyü, 894 sayılı parselinde içinde bulunduğu alanda
yapılan 53 sayılı parselasyon planının onaylanmasına ilişkin 21.10.1998 günlü,
36-169 sayılı Mordoğan Belediye Encümeni kararının iptali istemiyle açılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2.maddesinde
belirtildiği üzere, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat
yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için
menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar iptal davası olarak
tanımlanmış olup, bu davalar idarenin hukuka uygun davranmasını sağlayan en
önemli araçlardandır.
Ancak, yargısal denetim amacıyla her idari işleme karşı herkes
tarafından iptal davası açılmasının idari işlemlerde istikrarsızlığa neden
olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için,dava
konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat
ilişkileri bulunması koşuluna ihtiyaç vardır.Her olay ve davada yargı merciine
başvurarak dava açan kişinin menfaatinin,iptali istenen işlemle ne ölçüde ihlal
edildiğinin takdiri de yargı mercilerine bırakılmıştır.
Bu durum karşısında, subjektif nitelikte işlemler olan parselasyon
işlemlerine karşı ancak işlem tarihinde mülkiyet hakkı olanlar dava
açabileceğinden ve taşınmazın mülkiyetinin asıl belirleyici unsuru tapu senedi
olduğu halde davacının anılan taşınmazın tapulu maliki olmaması, davacının bu
alanın tapuda adına tescilini sağladıktan sonra yeniden düzenleme yapılmasını
isteyebileceğinden bu aşamada menfaat ihlali koşulu gerçekleşmemesi nedeniyle
davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle,temyize konu idare mahkemesin yukarıda
belirtilen gerekçeyle onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK
MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin
açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği
görüşüldü:
Duruşma yapılmasına gerek görülmedi.
Dava, İzmir, Mordoğan, … Köyü, (eski) 894 parsel sayılı taşınmazın
da bulunduğu alanda yapılan 53 nolu parselasyon planının onaylanmasına ilişkin
21.10.1998 günlü, 36-169 sayılı belediye encümeni kararının iptali istemiyle
açılmış, İdare Mahkemesince; dosyanın incelenmesinden mülkiyeti ihtilaflı olan
dava konusu parselin de içinde bulunduğu alanda yapılan parselasyon işleminin
3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesi ile ilgili Uygulama Yönetmeliği
hükümlerine uygun olarak tesis edildiği anlaşıldığından davanın reddine karar
verilmiş, karar davacılar ve müdahil vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18. maddesine göre parselasyon işlemi
ile yürürlükte bulunan imar planı hükümlerine uygun olarak üzerinde yapı yapmaya
elverişli düzgün imar parselleri oluşturmak amaçlandığından orman alanı olarak
belirlenmiş yerlerin inşaata elverişli imar parseli haline getirilemeyecek
alanlar olması nedeniyle parselasyon işlemine tabi tutulmalarına yasal olanak
bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık konusu olaydan ise; dava konusu parselasyon işlemine tabi
tutulan 894 parsel sayılı taşınmazın mülkiyetinin davacılar, üçüncü şahıslar,
Maliye Hazinesi ve Orman Genel Müdürlüğü arasında ihtilaflı olup halen Karaburun
Kadastro Mahkemesinin 1975/155 esas sayılı dosyasında davanın devam ettiği,
Orman Genel Müdürlüğünce de anılan taşınmazın bir kısmının orman sayılan
yerlerden olduğunun iddia edildiği anlaşılmaktadır.
Dava konusu 894 sayılı parselin paftası, yüzölçümü, ne kadarının
orman alanında ne kadarının şahıs arazisinde kaldığı Karaburun Kadastro
Mahkemesinin E:1975/155 sayılı davasının sonuçlanması halinde kesinleşeceğinden
taşınmazın hangi bölümünün orman alanı olduğu hususu netleşmeden anılan yerde
3194 sayılı Yasa'nın 18. maddesi uyarınca parselasyon işlemi tesis edilerek
imara elverişli parseller oluşturulduğundan söz etmek parselasyon işleminin
amacına aykırılık taşımaktadır.
Bu itibarla parselasyon işlemi tesis edilemeyecek alanlardan olup
olmadığı kesin olarak belirlenmeyen dava konusu 894 parsel sayılı taşınmazın
parselasyon işlemine tabi tutulmasında mevzuata uyarlık görülmediğinden İdare
Mahkemesince işlemin iptali gerekirken aksi yönde verilen kararda isabet
bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle İzmir 4. İdare Mahkemesinin 15.9.2004 günlü,
E:2002/1482, K:2004/1004 sayılı kararının BOZULMASINA, 20,60 YTL. karar
harcı ile fazladan yatırılan 15,30 YTL harcın temyiz isteminde bulunana
iadesine, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 16.3.2007 gününde
oybirliğiyle karar verildi.
116 NOLU Danıştay Dergisi Kararları
imar hukukçusu
Copyright © Imar Hukukcusu Tüm hakları saklıdır.
Yayınlanma:: 2008-11-22 (1079 okuma)
[ Geri Dön ]
|
|
|
|