YÜRÜTMENİN DURDURULMASI İSTEMİNİN YAPILMASI İÇİN SÜRE
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2'nci maddesinin 1'nci
fıkrasında; idari dava türleri, idari işlemler hakkında yetki,
şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı
olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler
tarafından açılan iptal davaları; idari eylem ve işlemlerden dolayı
kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı
davaları ve kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her
türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan
uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmış; aynı Kanunun 27'nci
maddesinde de, Danıştay’da veya idari mahkemelerde dava açılmasının,
dava edilen idari işlemin yürütülmesini durdurmayacağı; Danıştay
veya idari mahkemelerin, idari işlemin uygulanması halinde telafisi
güç veya imkansız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka
aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe
göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verebilecekleri hükme
bağlanmıştır.
Yukarıda açıklanan kanun hükümlerinden de anlaşılacağı üzere; idari
yargıya başvurularak herhangi bir idari işlemin yürütülmesinin
durdurulması isteminde bulunulabilmesi için, söz konusu işlem
hakkında, usulüne uygun olarak açılmış bir idari davanın bulunması,
ön koşuldur. Böyle bir dava olmaksızın, yapılacak yürütmenin
durdurulması istemlerinin incelenmesi ve karara bağlanması olanaklı
değildir.
2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27. maddesinde
yürütmenin durdurulması isteminin yapılabilmesi için bir süre
öngörülmemiştir. Böyle olunca da usulüne göre açılmış bir iptal
davasının devam ettiği sürece her zaman yürütmenin durdurulması
istenebilir.
2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27. maddesinin 6.
fıkrasında, yürütmenin durdurulması istemleri hakkında verilen
kararlar; Danıştay dava dairelerince verilmişse konusuna göre İdari
veya Vergi Dava Daireleri Genel Kurullarına, bölge idare mahkemesi
kararlarına karşı en yakın bölge idare mahkemesine, idare ve vergi
mahkemeleri ile tek hakim tarafından verilen kararlara karşı bölge
idare mahkemesine, çalışmaya ara verme süresi içinde ise idare ve
vergi mahkemeleri tarafından verilen kararlara en yakın nöbetçi
mahkemeye veya kararı veren hakimin katılmadığı nöbetçi mahkemeye,
kararın tebliğini izleyen günden itibaren yedi gün içinde bir defaya
mahsus olmak üzere itiraz edilebileceği, itiraz edilen mercilerin,
dosyanın kendisine gelişinden itibaren yedi gün içinde karar vermek
zorunda olduğu ve itiraz üzerine verilen kararlar kesin olduğu
belirtilmiştir.
Bu durumda, yürütmenin durdurulması isteminin reddine ilişkin karar
karşı yapılacak itirazın reddedilmesinden sonra yeniden yürütmenin
durdurulması istenilip istenilemeyeceği hususu sorun olarak
karşımıza çıkmaktadır. Kanaatimize göre dava konusu olayda ve
delillerde herhangi bir değişiklik olmadığı sürece yeniden
yürütmenin durdurulması istemi yapılmasının mümkün olmadığını
düşünmekteyim. Çünkü pratik olarak bir faydası da olamaz. Yargı yeri
daha önce aynı delillerle yürütmenin durdurulması istemini ret
ettiği için bu kez herhangi bir delil değişikliği ya da ilavesi
olmadan yürütmenin durdurulması kararı vermesi yanlış anlaşılabilir.
Böyle durumlarda yeniden yapılan yürütmenin durdurulması istemleri
üzerine bazı yargı yerlerince ikinci kez istenen yürütmenin
durdurulması isteminin reddine şeklinde karar verilirken bazı yargı
yerlerince de dosyada herhangi bir delil ilavesi yapılmadan ikinci
kez yürütmenin durdurulması isteminin yapılamayacağı gerekçesiyle
talepler incelenmeksizin reddedilmektedir.