Anasayfaya dönmek için tıklayın
HUKUK
USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU
Kanun Numarası: 1086
Kabul Tarihi : 18/6/1927
Yayımlandığı R.Gazete: Tarih : 2, 3, 4/7/1927 Sayı : 622, 623, 624
Yayımlandığı Düstur : Tertip : 3 Cilt : 8 Sayfa : 760
BİRİNCİ BAP
Umumi hükümler
BİRİNCİ FASIL
Vazife ve salahiyet
BİRİNCİ KISIM
Vazife
Madde 1 – (Değişik: 26/2/1985 - 3156/1 md.)
Mahkemelerin görevi kanunla belirlenir.
Görev,dava olunan şeyin değerine göre belirtilmiş ise, görevli mahkemenin
tespitinde,davanın açıldığı gündeki değer esas tutulmak üzere,aşağıdaki
maddeler hükümleri uygulanır. Faiz,icra tazminatı ve giderler görevin
tespitinde hesaba katılmaz.
Madde 2 – Müddeabih para ise mahkemenin vazifesini tayinde miktarı esas
ittihaz olunur.
Müddeabih başka bir şey olup da iki taraf kıymetinde uzlaşmazlarsa kıymeti
davanın ikame edildiği mahkeme tarafından takdir ve tayin olunur.
Haciz ve iflas muamelatından dolayı ikame edilecek istihkak davaları hakkındaki
ahkam mahfuzdur.
Madde 3 – Müddeabih, birden ziyade ise miktar ve kıymetlerinin mecmuu
esas ittihaz olunur. Müddeabih bir tarafın birini ifa veya istifada muhayyer
olduğu iki veya daha ziyade şeylerden biri ise bunlardan hangisinin kıymeti
ziyade ise yalnız o nazarı dikkate alınır.
Hakkı hiyar muayyen para ile diğer şeye taallük ettiği halde mahkemenin
vazifesini tayinde yalnız para esas ittihaz olunur.
Madde 4 – Alacağın bir kısmı dava olundukta, eğer son kısım ise,
mahkemenin
vazifesini
tayinde müddeabihin kıymetine bakılır.
Son kısım olmadığı ve alacağın tamamı da münazaalı olduğu takdirde alacağın
tamamı nazarı itibare alınır.
Alacağın tamamı münazaalı değilse dava olunan kısma bakılır.
Sayfa 1
766
Madde 5 – Mütekabil davanın miktar veya kıymeti asıl davanın miktar veya
kıymetinden çok ise mütekabil davanın kıymeti esastır.
Madde 6 – Bir mülkün diğer bir mülke karşı irtifak hakkı dava olunduğu
takdirde işbu hakkın mütaallik olduğu iddia olunan mülke temin ettiği ziyadei
kıymetle diğer mülke iras ettiği noksan kıymetten hangisi çok ise vazife onunla
taayyün eder.
Madde 7 – (Değişik: 16/7/1981 - 2494/1 md.)
Diğer bir mahkeme yahut idari makam veya yargı merciinin görevine giren bir
dava veya iş kendisine arz olunan mahkeme, duruşma yapmadan görevsizlik kararı
verebileceği gibi davanın her safhasında kendiliğinden görevli olmadığına da
karar verir.
Görev itirazı davanın her safhasında ileri sürülebilir.
Bir dava, asliye mahkemesinde hükme bağlandıktan sonra, davanın sulh
mahkemesinin görevi içinde olduğu ileri sürülerek üst mahkemede itirazda
bulunulamaz.
Madde 8 – (Değişik: 26/2/1985 - 3156/2 md.)
Sulh mahkemesi:
I – İflas davalarıyla vakfa ilişkin davalar hariç olmak üzere, mamelek
hukukundan doğan değer veya miktarı beşmilyar lirayı geçmeyen davaları, (1)
II – Dava konusu olan şeyin değerine bakılmaksızın:
1. İcra ve İflas Kanununun onuncu babında yer alan 269 ve 272 nci ve sonraki
maddeleri hükümleri hariç olmak üzere, kira sözleşmesine dayanan her türlü
tahliye, aktin feshi yahut tesbit davaları, bu davalarla birlikte açılmış kira
alacağı ve tazminat davaları ve bunlara karşılık olarak açılan davaları,
2. Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ve ortaklığın
giderilmesine ait davaları,
3. Taşınır ve taşınmaz mallarda yalnız zilyetliğin korunması ile ilgili
davaları,
4. (Değişik: 9/1/2003 - 4787/9 md.) Borçlar Kanununun 91, 92 nci maddelerinde
mahkeme veya hakime verilen işleri,
5. (Mülga: 9/1/2003-4787/9 md.)
6. Mirascılık belgesi verilmesi hakkındaki isteklerle, bu belgenin
değiştirilmesi veya iptali davalarını,(2)
III – Bu ve diğer kanunların sulh mahkemesi veya hakimlerini görevlendirdiği
dava ve işleri,
Görür.
İKİNCİ KISIM
Salahiyet
Madde 9 – (Değişik: 30/4/1973 - 1711/1 md.)
Her dava, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça
açıldığı tarihte davalının Türk Kanunu
Medenisi gereğince ikametgahı sayılan yer
mahkemesinde görülür.
——————————
(1) Bu
bendde geçen ve Ek 3’üncü maddeye göre dörtyüzmilyon olarak uygulanan
parasal sınır, 14/7/2004 tarihli ve 5219 sayılı Kanunun 2 nci maddesiyle “beşmilyar“
olarak değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
(2) Bu
alt bend 9/1/2003 tarihli ve 4787 sayılı Kanunla 5 numaralı alt bend
olarak teselsül ettirilmiştir.
Sayfa 2
767
Davalının ikametgahı belli değilse, davaya Türkiye'de
son defa oturduğu yer mahkemesinde bakılır.
Davalı birden fazla ise, dava bunlardan birinin ikametgahı mahkemesinde
açılır.Şu kadar ki, kanunda dava sebebine göre davalıların tamamı hakkında
ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belli edilmiş ise, davaya o mahkemede
bakılır. Ancak davanın, sırf davalılardan birini kendi mahkemesinden başka bir
mahkemeye getirmek amacıyla açıldığı belirtiler veya başka delillerle
anlaşılırsa mahkeme onun hakkındaki davayı ayırarak yetkisizlik kararı verir.
Boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme, davacının ikametgahı veya
eşlerin davadan evvel son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer
mahkemesidir.
Madde 10 – Dava,mukavelenin icra olunacağı veyahut müddeaaleyh veya
vekili dava zamanında orada bulunmak şartiyle akdin vuku bulduğu mahal
mahkemesinde de bakılabilir.
Madde 11 – Aşağıdaki davalar müteveffanın ikametgahı mahkemesinde
görülür:
1 – Terekenin taksimine ve kısmetin butlan ve feshine ve mirasçılar arasında
terekenin idaresine ait iddialar,
2 – Terekenin taksimi katisine kadar tereke aleyhine ikame olunan davalar.
Terekeden bir mal hakkında istihkak davası, terekenin tahrir ve tesbiti
zamanında mal nerede bulunur ise orada dahi ikame olunabilir.
Verasetin ispatına, miras hisselerinin tayinine mütedair davalar, mirasçıların
her birinin bulunduğu mahal mahkemesinde de rüyet olunabilir.
Madde 12 – Haczi ihtiyatiden sonra haciz kararının müstenidi olan alacak
davası haciz kararını veren mahkemede de ikame olunabilir
Madde 13 – Gayrimenkule mütaallik davalar, gayrimenkulün bulunduğu mahal
mahkemesinde ikame olunur.
Gayrimenkule mütaallik dava sebebi ne olursa olsun gayrimenkulün aynına veya
gayrimenkul üzerinde bir hakka veya muvakkat olsa bile anın zilyedliğine
veyahut hakkı hapsine mütedair olanlardır. İrtifak haklarına dair iddialarda,
üzerine irtifak hakkı taallük eden malın bulunduğu mahal mahkemesi
selahiyettardır.
Dava birden ziyade gayrimenkule ait ise gayrimenkullerden birinin bulunduğu
mahal mahkemesinde ikame olunur.
Madde 14 – Davayı asliyenin ikame olunduğu mahkeme davayı mütekabileye
dahi bakmağa salahiyettardır.
Madde 15 – Bir dava münasebetiyle iki taraf vekillerinin ücret ve masraf
iddiaları miktarı herneye baliğ olursa olsun o davaya bakan mahkemede görülür.
Madde 16 – Türkiye dahilinde malüm ikametgahı olmıyanlar aleyhindeki mal
davaları Türkiye'de sakin oldukları mahal mahkemesinde ve Türkiye'de malüm
meskeni yoksa emvalinin veya munazaalı şeyin veya teminatı varsa o teminatın
bulunduğu mahal mahkemesinde bakılır.
Madde 17 – Hakiki veya hükmi bir şahsın muhtelif mahallerde şubeleri
bulunduğu takdirde o şubenin muamelesinden dolayı iflas davası müstesna olmak
üzere o şubenin bulunduğu mahalde dahi dava ikame olunabilir. Şirket ve
cemiyetlerin ve tesislerin kendi işlerine mütaallik olmak üzere azası aleyhine
ve azanın bu sıfatla yekdiğeri aleyhlerine ikame edecekleri dava bu şirket,
cemiyet veya tesisin ikametgah addolunan mahal mahkemesinde bakılır.
Sayfa 3
768
Madde 18 – (Mülga: 20/5/1982 - 2675/46 md.)
Madde 19 – Sigorta mukavelesinden mütevellit tazminat davası sigorta
emvali gayrimenkuleye veya muayyen bir yerde kalması şart kılınan emvali
menkuleye müteallik ise emvali mezkürenin bulunduğu ve vaziyeti icabı müstakar
olmıyan emvale mütaallik ise tehlikenin hadis olduğu ve hayat sigortalarında
sigorta olunan şahsın ikametgahının bulunduğu mahallerde dahi ikame edilebilir.
Bu kanunun meriyetinden sonra sigorta mukavelelerine bu maddeye muhalif
konulacak şartların hükmü yoktur.
Bu madde bahri sigortalara şamil değildir.
Madde 20 – Memur, asker, mektep talebesi, amele, çırak ve hizmetçi gibi
bir mahalde muvakkaten sakin bulunanların oradaki ikametleri meşguliyetlerine
göre uzunca bir zaman devam edebilecek ise bu kabil kimseler aleyhine alacak ve
emvali menkule davaları bulundukları mahal mahkemesinde bakılabilir.
Madde 21 – Haksız bir fiilden mütevellit dava o fiilin vuku bulduğu
mahal mahkemesinde ikame olunabilir
Madde 22 – Mahkemenin salahiyeti intizamı amme esasına binaen tayin
edilmemiş olan hallerde iki taraf bir veya mütaaddit muayyen hususa mütaallik
ihtilaflarının salahiyettar olmıyan mahal mahkemesinde görülmesini tahriren
mukavele edebilirler. Bu halde işbu mahal mahkemesi o davaya bakmaktan imtina
edemez.
Madde 23 – Salahiyettar olmıyan bir mahkemede aleyhine dava ikame olunan
kimse esasa girişmezden evvel bu bapta itirazda bulunmazsa o mahkemenin
salahiyetini kabul etmiş addolunur. Şu kadar ki munhasıran iki tarafın
arzularına tabi olmıyan mesail bundan müstesnadır.Mahkeme bu nevi davalarda
hitamı mahkemeye kadar re'sen veya iki taraftan birinin talebi üzerine ademi
salahiyet kararı verir. Mahkemenin salahiyattar olmadığını iddia eden taraf
salahiyettar mahkemeyi beyana mecburdur.
Madde 24 – Teşkilatı Esasiye Kanunu ve Kanunu Medeni ve sair adli
kanunlar ve muahedeler ile salahiyet hakkında vazolunan hükümler mahfuzdur.
Madde 25 – (Değişik: 26/9/2004 – 5236/1 md.)
Yetkili mahkemenin bir davaya bakmasına fiilî veya
hukukî bir engel çıktığı veya iki mahkemenin yargısal sınırları kapsamının
belirlenmesinde tereddüt edildiği takdirde, yetkili mahkemenin tayininde, ilk
derece mahkemeleri için bölge adliye mahkemelerine, bölge adliye
mahkemeleri için Yargıtaya başvurulur.
İki mahkemenin aynı
dava hakkında göreve veya yetkiye ilişkin olarak verdikleri kararlar kanun
yoluna başvurulmaksızın kesinleştiği takdirde, görevli veya yetkili
mahkeme ilgisine göre bölge adliye mahkemesince veya Yargıtayca belirlenir.
Bölge adliye
mahkemesince veya Yargıtayca verilen merci tayini kararları ile kanun yolu
incelemesi sonucunda kesinleşen göreve veya yetkiye ilişkin kararlar, davaya
ondan sonra bakacak mahkemeyi bağlar.
Madde 26 – Tayini merci hakkında tetkikat evrak üzerine icra olunabilir.
Madde 27 – Mahkeme vazifedar veya salahiyettar olmadığından dolayı dava
arzuhalinin reddine karar verdiği takdirde arzuhali ve dava dosyasını ait
olduğu mahkemeye gönderir ve yeniden harç alınmaz.
İKİNCİ FASIL
Hakimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddi
Madde 28 – Hakim aşağıdaki hallerde davaya bakmaktan memnudur. Talep
edilmese bile bizzat istinkafa mecburdur:
Sayfa 4
769
1 – Kendisine ait olan veyahut doğrudan doğruya
veya dolayısiyle alakadar olduğu davalarda,
2 – Aralarında evlilik rabıtası mürtefi olsa bile karısının davasında ve
neseben veya sebeben usul ve füruunun veya üçüncü dereceye kadar (bu derece
dahil) neseben veya kendisiyle sıhriyet hasıl olan evlilik mürtefi olsa dahi
ikinci dereceye kadar (bu derece dahil) sebeben civar hısımlarının veya
aralarında evlatlık rabıtası bulunanın davasında,
3 – İki taraftan birinin vekili veya vasisi veya kayyımı sıfatiyle hareket
ettiği davalarda,
4 – Hini davada heyeti idaresinden bulunduğu cemiyete, belediyeye veya diğer
hükmi bir şahsa ait davalarda.
Madde 29 – Aşağıdaki hallerde hakim bizzat kendisini reddedebilir veya
iki taraftan biri canibinden reddolunabilir:
1 – Davada iki taraftan birine nasihat vermiş veya yol göstermiş olması,
2 – Davada iki taraftan biri veya üçüncü şahıs muvacehesinde kanunen icap
etmeden reyini beyan etmiş olması.
3 – Davada şahit veya ehlihibre veya hakem ve yahut hakim sıfatiyle dinlenmiş
veya hareket etmiş olması,
4 – Davanın dördüncü dereceye kadar (bu derece dahil) civar hısımlarına ait
bulunması,
5 – Dava esnasında iki taraftan birisiyle davası veya aralarında bir düşmanlık
bulunması,
6 – Umumiyetle hakimin bitaraflığından şüpheyi mucip esbabı mühimme bulunması.
Madde 30
– Davaya bakmaktan memnu bulunan hakim ancak iki tarafı teşkil edenlerin
cümlesinin sarih ve tahriri muvafakatleri ile muhakemede hazır bulunabilir.
(Değişik ikinci cümle: 26/9/2004 – 5236/2 md.) Aksi takdirde memnuiyet
sebebinin doğduğu tarihten itibaren yapılan tüm işlemler, kararı veren ilk
derece mahkemesi ise bölge adliye mahkemesince, bölge adliye mahkemesi ise
Yargıtayca iptal olunabilir.Hüküm ve kararlar ise her halde iptal olunur. Hakim
masarifi muhakeme ile mahkum edilebilir.
Madde 31 – Hakim reddini mucip sebeplerden biri varken bizzat istinkaf
etmezse iki taraftan biri ret talebinde bulununcaya kadar davaya bakabilir.
İki taraf muvafakat etseler bile ret sebeplerinden biri varsa, hakim
bizzat istinkaf edebilir.
Madde 32 – (Değişik: 16/7/1981 - 2494/3 md.)
Bir hakim reddini gerektiren sebepleri bildirerek davaya bakmaktan çekinirse,
ret istemini incelemeye yetkili olan merci, bu çekinmenin yerinde olup
olmadığına karar verir.
Madde 33 – (Değişik: 16/7/1981 - 2494/4 md.)
Hakimin reddi dilekçesi reddolunacak
hakimin mensup olduğu mahkemeye verilir, Vekilin, hakimin reddi isteminde
bulunabilmesi bu konudaki yetkisinin vekaletnamede açıkça belirtilmiş olması
şartına bağlıdır.
Hakimin reddi istemi, reddi istenen hakim katılmaksızın mensup olduğu mahkemece
incelenir. Reddedilen hakimin iştirak etmemesinden dolayı mahkeme teşekkül
edemez veya mahkeme tek hakimden oluşuyor
ise, ret istemi o yerde asliye hukuk hakimliği görevini yapan diğer mahkeme
veya hakim tarafından incelenir. O yerdeki asliye hukuk hakimliği
Sayfa
5
770
görevi bir hakim tarafından yerine getiriliyorsa o hakim
hakkındaki ret istemi, asliye ceza hakimi varsa onun tarafından, yoksa en yakın
asliye hukuk mahkemesince incelenir.
Sulh hukuk hakimi reddedildiği takdirde, ret istemi o yerdeki diğer sulh hukuk
hakimi tarafından incelenir. Sulh Hukuk hakimliği görevi tek hakim
tarafından yerine getiriliyorsa ret istemi, bulunma sıralarına göre, o
yerdeki sulh ceza hakimi, asliye hukuk hakimi, asliye ceza hakimi, bunların da
bulunmaması halinde en yakın yerdeki sulh hukuk hakimi tarafından incelenir.
(Ek fıkra: 26/9/2004 – 5236/ 3 md.) Bölge adliye mahkemesi hukuk
dairelerinin başkan ve üyelerinin reddi istemi, reddedilen başkan ve üye
katılmaksızın görevli olduğu dairece incelenerek karara bağlanır.
Madde 34 – (Değişik: 16/7/1981 - 2494/5 md.)
Hakimin reddi sebebini bilen tarafın ret isteğini en
geç ilk oturumda bildirmesi gerekir. Taraf, ret sebebini davaya bakıldığı
sırada öğrenmiş ise en geç ondan sonraki ilk oturumda yeni bir işlem yapılmadan
önce bu isteğini hemen bildirmek zorundadır. Belirtilen sürede yapılmayan ret
isteği dinlenmez.
Hakimin reddi dilekçe ile olur. Bu dilekçede, ret isteğinin dayandığı durum ve
olaylarla delillerin açıkça gösterilmesi ve varsa belgelerin eklenmesi gerekir.
Ret isteğinden vazgeçmek hükümsüzdür.
Hakimi reddeden taraf, dilekçesini karşı tarafa tebliğ ettirir. Karşı
taraf buna beş gün içinde cevap verebilir. Bu süre geçtikten sonra
başkatip tarafından ret dilekçesi, varsa karşı tarafın cevabı ve ekleri dosya
ile birlikte reddi istenen hakime verilir. Hakim beş gün içinde dosyayı inceler
ve ret sebeplerinin yerinde olup olmadığı hakkındaki düşüncesini yazı ile
bildirerek dosyayı hemen merciine gönderilmek üzere başkatibe verir.
Ret sebepleri yazılı delillere dayanmıyorsa merci, isteği reddetmekte veya
gösterilen tanıkları dinleyerek bir karar vermekte serbesttir.
Ret sebebi sabit olmasa bile merci bunu muhtemel görürse ret isteğini kabul
edebilir.
Ret sebepleri hakkında yemin teklif olunamaz.
Hakimi çekinmeye davet hakimin reddi hükmündedir.
Madde 35 – (Değişik: 16/7/1981 - 2494/6 md.)
Hakimin reddi istemi aşağıdaki hallerde kabul edilmeyerek geri çevrilir.
1. Ret isteği zamanında yapılmamışsa,
2. Ret sebebi veya inandırıcı delil gösterilmemişse,
3. Ret isteminin davayı uzatmak amacıyla yapıldığı açıkça anlaşılıyorsa.
Bu hallerde ret isteğinin, toplu mahkemelerde reddedilen hakimin müzakereye
katılmasıyla, tek hakimli mahkemelerde de reddedilen hakimin kendisi tarafından
geri çevrilmesine karar verilir.
(Değişik son fıkra: 26/9/2004 – 5236/4 md.) İlk derece mahkemesinin bu
kararlarına karşı istinaf yoluna, bölge adliye mahkemesi hukuk
dairelerinin başkan ve üyeleri hakkındaki kararlarına karşı da temyiz yoluna
ancak hükümle birlikte başvurulabilir.
Madde 36 – (Değişik: 16/7/1981 - 2494/7 md.)
Hakimin reddi istemine ilişkin karar duruşma yapılmaksızın verilebilir.
Reddi istenen hakim ret hakkında merci tarafından karar verilinceye kadar o
davaya bakamaz. Şu kadar ki gecikmesinde zarar umulan iş ve davalar bunun
dışındadır. Daha önce hakkındaki ret isteği mercice reddolunan hakimin aynı
durum ve olaylara dayanılarak yeniden reddedilmesi hali de hakimin davaya
bakmasına engel teşkil etmez.
Merci ret isteğini kabul etmezse, reddi istenen hakim davaya bakmaya devam
eder.
Hakimin reddi isteğinin merci tarafından usul veya esas yönünden kabul
edilmemesi halinde istekte bulunanların her birinden bin liradan onbin liraya
kadar para cezası alınmasına hükmolunur. Birden çok hakim bir arada
reddedilmişse para cezasının üst sınırı uygulanır.
Hakim hakkında aynı davada aynı tarafça ileri sürülen ret isteğinin reddi
halinde verilecek para cezası bir önceki para cezasının iki katından az olamaz.
Sayfa 6
771
Bu
para cezasının tahsili için davaya bakacak mahkeme dosyanın gelişi tarihinden
başlayarak onbeş gün içinde gereğini yapar.(Değişik son cümle: 26/9/2004 –
5236/5 md.) Merci kararının uygun bulunmayarak kaldırılması veya bozulması
hâlinde tahsil olunmuş para cezası ilgilinin isteği üzerine geri verilir.
Madde 36/A – (Ek: 16/7/1981 - 2494/8 md.; Değişik: 26/9/2004 – 5236/6 md.)
Esas hüküm bakımından
istinaf yolu kapalı bulunan dava ve işlerde hâkimin reddi istemi ile ilgili
merci kararları kesindir.
Esas hüküm bakımından
istinaf yolu açık bulunan dava ve işlerde ise ret istemi hakkındaki
merci kararlarına karşı tefhim veya tebliği tarihinden itibaren
yedi gün içinde istinaf yoluna başvurulabilir; bu hâlde 426/G maddesi hükmü
uygulanmaz. Bölge adliye mahkemesinin bu husustaki kararlarına uymak
zorunludur.
Ret isteminin reddine
ilişkin merci kararının bölge adliye mahkemesince uygun bulunmayarak
kaldırılması veya ret isteminin kabulüne dair merci kararının bölge adliye
mahkemesince uygun bulunması hâlinde, ret sebebinin doğduğu tarihten
itibaren reddedilen hâkimce yapılmış olan ve ret isteminde bulunan
tarafça itiraz edilen esasa etkili işlemler, davaya daha sonra bakacak hâkim tarafından
iptal olunur.
Madde 36/B – (Ek: 26/9/2004 – 5236/7 md.)
Esas hüküm bakımından
temyiz yolu kapalı bulunan dava ve işlerde, bölge adliye mahkemesi başkan ve
üyelerinin reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararları kesindir.
Esas hüküm bakımından
temyiz yolu açık bulunan dava ve işlerde ise, ret istemi hakkındaki karar,
tefhim veya tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde temyiz edilebilir. Bu
hâlde 426/G maddesi hükmü uygulanmaz. Yargıtayın bu husustaki kararına uymak
zorunludur.
Bölge adliye mahkemesi
hâkiminin reddine ilişkin istemin reddi konusundaki kararın temyizi üzerine
Yargıtayca bozulması veya ret isteminin kabulüne ilişkin kararın Yargıtayca
onanması hâlinde, ret sebebinin doğduğu tarihten itibaren reddedilen hâkimce
yapılmış olan ve ret isteminde bulunan tarafça itiraz edilen esasa ilişkin
işlemler, davaya daha sonra bakacak olan bölge adliye mahkemesi tarafından
iptal olunur.
Madde 37
– Reddi hakim esbabına müsteniden davanın zabıt katibi de reddolunabilir. İşbu
ret talebi katibin ifayı vazife eylediği mahkeme tarafından tetkik olunur. (Ek
cümle: 26/9/2004 – 5236/8 md.) Bu konuda verilecek kararlar kesindir.
ÜÇÜNCÜ FASIL
Taraflar
BİRİNCİ KISIM
Tarafların ehliyeti
Madde 38 – Davaya ehliyet Kanunu Medeni ile tayin olunmuştur.
Madde 39 – Ehliyeti haiz olan hükmi şahıslar, kanuni uzuvları
vasıtasiyle ve icap eden mezuniyeti istihsal ile hareket ederler.
Aksi halde hakim tayin edeceği müddet zarfında şeraitin ikmali için muhakemeyi talika
mecbur olduğu gibi davanın her halinde taraflardan her biri de bunu talep
edebilir. Ancak müstacel işlerde hakim davanın muvakkaten devamına karar
verebilir.
Madde 40 – Hakimin tayin ettiği müddet zarfında şeraiti lazime ikmal
olunmazsa yapılan muamele hükümsüz addolunur. Şu kadar ki kanunen davanın
takibi bir makamın mezuniyetine mütevakkıf ise hakim bu makamı haberdar etmek
şartiyle yeni bir mühlet de verebilir.
Madde 41 – İki taraftan birinin vefatı halinde diğer tarafın, talebiyle
hakim davanın takibi için bir kayyım tayin edebilir.
Madde 42 – Taraflardan birinin vesayet altına alınması veya kendisine
kanuni bir müşavir tayin edilmesi talep edilir ise hakim bu hususta kati bir
karar verilinceye kadar muhakemeyi talik edebilir.
Taraflardan biri icabı kanuniye binaen şifahaneye konulmuş veya ihtilattan meni
ve tecrit edilmiş olup da asaleten veya vekaleten mahkemede bulunması mümkün
değilse kezalik o kimse hakkında davayı takip için bir kayyım tayin olununcıya
kadar muhakeme talik olunabilir.
Sayfa 7
772
İKİNCİ KISIM
Tarafların taaddüdü, davanın tefrik ve tevhidi
Madde 43 – Birden ziyade kimseler aşağıdaki hallerde birlikte dava ikame
edebilecekleri gibi birlikte aleyhlerine de dava ikame olunabilir:
1 – Müddeiler veya müddeaaleyhler arasında müddeabih olan hak veya borcun
iştirak halinde bulunması veyahut müşterek bir muamele ile hepsinin lehine bir
hak taahhüt edilmiş olması veya kendilerinin bu suretle taahhüt altına
girmeleri,
2 – Davanın, her biri hakkında aynı sebepten neşet etmesi.
Madde 44 – Müctemian müddei veya müddeaaleyh olanlar birlikte hareket
ederler. Ancak bunlardan biri hususi bir iddia veya müdafaa vasıtasına malik
ise onu ayrıca kullanabilir. Birlikte hareket edenler herhalde davaya bakan
mahkemenin, dairei kazası dahilinde müşterek bir ikametgah göstermeğe
mecburdurlar.
Madde 45 – (Değişik: 16/7/1981 - 2494/9 md.)
Aynı mahkemede görülmekte olan davalar, aralarında bağlantı bulunması halinde,
davanın her safhasında, istek üzerine veya kendiliğinden mahkemece
birleştirilebilir.
Davalar ayrı mahkemelerde açılmış ise, bağlantı nedeni ile birleştirme talebi
ikinci davanın açıldığı mahkeme önünde ilk itiraz olarak ileri sürülebilir.
Birinci davanın açıldığı mahkeme, ilk itirazın kabulüne ve davaların
birleştirilmesine ilişkin kararın kesinleşmesinden sonra bununla bağlıdır.
Davaların aynı sebepten doğması veya biri hakkında verilecek hükmün diğerini
etkileyecek nitelikte bulunması halinde bağlantı var sayılır.
(Mülga: 26/9/2004 – 5236/20 md.)
Madde 46 – (Değişik: 16/7/1981 - 2494/10 md.)
Mahkeme, yargılamanın iyi bir şekilde yürütülmesini sağlamak için, birlikte
açılmış veya sonradan birleştirilmiş davaların ayrılmasına, davanın her
safhasında, istek üzerine veya kendiliğinden karar verebilir.
Madde 47 – Kanunu Medeni mucibince müştereken dava ikame etmeleri veya
aleyhlerine ikame olunması iktiza edenlerin davalarında tefrik kararı
verilemez.
Madde 48 – (Değişik: 16/7/1981 - 2494/11 md.)
Birleştirme ve ayırma istekleri, dilekçe ile veya duruşmada sözlü olarak da yapılabilir.
(Değişik
ikinci fıkra: 26/9/2004 – 5236/9 md.) Aynı mahkemede görülmekte olan
davalar yönünden verilen birleştirme ve ayırma hususundaki ilk derece mahkemesi
kararları hakkında istinaf yoluna; bölge adliye mahkemesi kararları hakkında
ise temyiz yoluna; ancak hükümle birlikte gidilebilir. Şu kadar ki, bu husus
tek başına; bölge adliye mahkemesinde hükmün kaldırılarak esastan incelenmesi,
Yargıtay da bozma sebebi teşkil etmez.
ÜÇÜNCÜ KISIM
Davanın ihbarı
Madde 49 – İki taraftan biri davayı kaybettiği takdirde üçüncü şahsa
rücu hakkı olduğu mülahazasında bulunursa makamına kaim olarak davayı takip
veya davada üçüncü şahıs sıfatiyle kendisine iltihak etmesi lüzumunu o şahsa
ihbar edebilir.
Sayfa 8
773
Davanın her halinde ihbar caizdir. Şu kadar ki
ihbar için iki tarafın biri canibinden vuku bulacak mühlet talebi davanın
ikamesini veya davada rücuu icap eden vasıtanın mahkemeye arzını mütaakıp
dermeyan edilmezse mühlet verilemez.
Madde 50 – Üçüncü şahıs ihbar eden kimsenin makamına kaim olarak davayı
takip etmeği kabul ederse davayı kendi namına takip edemeyip yalnız ihbar eden
şahsı temsil eder.
Madde 51 – Üçüncü şahıs ihbar eden kimsenin makamına kaim olarak davayı
takip veya davaya müdahale eylemediği halde bu hususu ihbar eden kimse davada
bulunmağa mecburdur. Şu kadar ki ihbar tarihinden itibaren üçüncü şahsa karşı
yalnız hilesinden veya ağır kusurundan mesuldür.
Madde 52 – Kendisine ihbar vakı olan üçüncü şahıs o hususta başkasına
hakkı rücuu olduğu mülazahasında ise kendisi de o kimseye keyfiyeti ihbar
edebilir. Bu suretle ihbarın tevalisi caizdir. Bu gibi hallerde hakim ancak
zaruri olan mühletleri verir ve mühlet talep edenlerden teminat da istiyebilir.
DÖRDÜNCÜ KISIM
Üçüncü şahsın müdahalesi
Madde 53 – Hakkı veya borcu bir davanın neticesine bağlı olan üçüncü
şahıs iki taraftan birine iltihak için davaya müdahale edebilir.
Madde 54 – Müdahale talebi muhakeme bitinciye kadar dermeyan olunabilir
ve davayı asliyenin cereyanı talik olunur. Müdahale talebi arzuhal ile olur.
Tahkikat hakimi tarafından tayin olunacak muhakeme günü arzuhale işaret
edilerek suretleri iki tarafa tebliğ olunur.
Madde 55 – Tayin olunan günde iki taraftan her biri müdahale talebine
itiraz edebilir ve işbu itiraz tahkikat hakimi tarafından hadiseler hakkındaki
usule tevfikan tetkik ile karar verilir.
Madde 56 – Müdahale talebinin kabulü halinde müdahil ancak davayı
bulunduğu noktadan itibaren takip edebilir.
Madde 57 – Müdahil iltihak ettiği tarafla birlikte hareket eder. Fakat
hüküm iltihak olunan tarafa muzaf olarak verilir. Mahkeme iltihak olunan
tarafla müdahil arasında tahaddüs edecek hakkı rücu davasını birlikte
halledebilir.
Madde 58 – İşbu fasıl ahkamı kanunen müddeiumuminin müdahalesi
lazımgelen hukuk davalarında da tatbik olunur.
DÖRDÜNCÜ FASIL
İki taraf vekilleri
Madde 59 – Dava ikamesine ehil olan her şahıs davasını bizzat veyahut
intihap edeceği vekil vasıtasiyle ikame ve takip edebilir.
Kanuni mümessiller dahi bu hakkı haizdir.
Madde 60 – Davaya vekalet, aşağıdaki hükümler müstesna olarak Kanunu Medeninin
umumi hükümlerine tabidir.
Madde 61 – (Değişik: 19/3/1969 - 1136/194 md.)
Davaya vekalet deruhte etmesine kanunen imkan bulunmıyan vekil mahkemeye kabul
olunmaz. Bu takdirde, mahkemeye kabul edilmiyen vekilin müvekkiline,
keyfiyetten bahisle, bir defaya mahsus olmak üzere re'sen davetiye gönderilir.
Sayfa 9
774
Madde 62 – Kanunen salahiyeti mahsusa itasına mütevakkıf hususlar müstesna olmak
üzere vekalet, hüküm katiyet kesbedinciye kadar davanın takibi için icap eden
bilümum muameleleri ifaya ve hükmün icrasına ve masarifi muhakemenin tahsiliyle
bundan dolayı makbuz itasına ve kendisi aleyhinde de işbu muamelatın kaffesinin
ifa edilebilmesine mezuniyeti mutazammındır.
İşbu mezuniyeti takyit edecek bütün kayıtlar diğer taraf indinde gayri muteber
addolunur.
Madde 63 – Sarahaten mezuniyet verilmemişse vekil sulh olamaz ve aharı
tahkim veya ibra ve davadan hiçbir suretle feragat veya hasmın davasını ve
teklif olunan yemini kabul veya mahkümünbihi kabız ve haczi fekkedemez. Yeminin
kabul veya reddini beyan için salahiyet ancak yemin edecek kimse tarafından
yemin teklif olunan meseleye ittıla kesbettikten sonra verilebilir.
Madde 64 – Davaya müteaddit vekil tayin olunmuş ise her biri münferiden
icrayı vekalet edebilir. Hilafına vuku bulan şart hasım indinde muteber
değildir.
Madde 65 – Katibiadil, nahiye meclisi veya ihtiyar heyeti veyahut sulh
hakimi tarafından imzası musaddak bir vekaletname ile vekaletini vekil ispat
etmeğe ve vekaletnamenin aslını veyahut musaddak suretini dava dosyasına
konulmak üzere vermeğe mecburdur. Şu kadar ki nahiye meclisi, ihtiyar heyeti
veya sulh hakimi tarafından tasdik edilecek vekaletname ancak sulh hakimleri
huzurunda görülecek davalar hakkında muteberdir. Devairi resmiye vekillerine
mensup oldukları daire amiri tarafından usulüne muvafık surette verilen
vekaletnameler, muteber olup ayrıca tasdika tabi değildir.
Madde 66 – Davanın her halinde ve esas hakkındaki hükme kadar
vekaletnamenin aslı istenilebileceği bunun kafi veya usulüne muvafık olmadığı
hakkında da itiraz olunabilir.
Madde 67 – (Değişik: 16/7/1981 - 2494/12 md.)
Vekaletnamenin aslını veya örneğini vermeyen vekil dava açamaz ve yargılama ile
ilgili hiçbir görev yapamaz. Şu kadar ki, gecikmesinde zarar umulan hallerde
mahkeme, vereceği kesin bir süre içinde vekaletnamesini getirmek şartıyla
vekilin dava açmasına veya usul işlemleri yapmasına izin verebilir. Bu süre
içinde vekaletname verilmez veya aynı süre içinde asil, yapılan işlemleri kabul
ettiğini dilekçe ile mahkemeye bildirmezse dava açılmamış sayılır ve yapılan
işlemler hükümsüz kalır. Bu durumda vekil, oturum harcı ile diğer yargılama
giderleri ve karşı tarafın uğradığı zararları ödemeye mahküm edilir.
Bunları kötü niyetle yapan vekil aleyhine ceza takibi yapılmak ve disiplin
cezası uygulanmak üzere Cumhuriyet Savcılığına ve vekilin bağlı olduğu baro
başkanlığına yazı gönderilir.
Bir tarafın vekil tutmak istemesi, vekilini azletmesi, vekilin istifa etmesi,
kendisinin yahut vekilinin dosyayı incelememiş bulunmaları sebebiyle yargılama
başka bir güne bırakılamaz. Ancak vekil tutulmaması veya dosyanın
incelenememesi kabul olunabilir bir özüre dayanıyorsa hakim bir defalık kısa
bir süre verebilir. Verilen süre sonunda, vekil oturuma gelmemiş veya dosya
incelenmemiş olsa bile davaya devam olunur.
Vekaletname aslının veya onanmış örneğinin her dosya için ayrı ayrı verilmesi
zorunludur.
Sayfa 10
775
Madde 68 – Müvekkili namına muamele yapmış olan vekil nefsini azlettiğini veya
müvekkili tarafından azlolunduğunu dava zaptına kayıt veya tebliğ ettirilmek
suretiyle diğer tarafa bildirmedikçe, istifa ve azlin o taraf hakkında hükmü
yoktur.
Madde 69 – Vekilin esnayı muhakemede müvekkili huzurunda vakı beyanatı
müvekkili tarafından derhal tekzip edilmezse müvekkilden sadır olmuş addolunur.
Madde 70 – Davasını bizzat takip eden kimse huzuru mahkemede münasip
olmıyan hal ve tavırda bulunur ise hakim kendisine ihtar eyler. Buna da riayet
etmezse hakim derhal dışarıya çıkarılmasını emir ve icabı halinde kendisini
vekil tayinine icbar eder. Vekil tayin etmediği surette gıyaben muhakeme icra
ve hükmolunur.
Vekil, münasip olmıyan hal ve tavırda bulunursa yukarki fıkralar mucibince
mahkemeden çıkarılır ve mahkemece kati lüzum görülürse bu bapta esbabı
mucibenin zikriyle tayin edeceği müddet zarfında başka bir vekil göndermesinin
asile tebliğine karar verilir.
Müvekkil mahkemece tayin olunan müddet zarfında diğer bir vekil göndermezse
mahkemeye gıyaben bakılır.
Madde 71 – Tahkikat hakimi iki taraftan birinin layıkiyle davasını takip
edecek ehliyette olmadığını görürse bir vekili refakatine alınmasını
emredebilir o kimse emre riayet etmezse muhakeme gıyaben icra olunur
BEŞİNCİ FASIL
İki tarafın hak ve vazifeleri
Madde 72 – Hakim iki taraftan birinin talebi olmaksızın re'sen bir
davayı tetkik ve halledemez.
Madde 73 – Kanunun gösterdiği istisnalar haricinde hakim her iki tarafı
istima veyahut iddia ve müdafaalarını beyan etmeleri için kanuni şekillere
tevfikan davet etmedikçe hükmünü veremez.
Madde 74 – Kanunu Medeni ile muayyen hükümler mahfuz olmak üzere hakim
her iki tarafın iddia ve müdafaalariyle mukayyet olup ondan fazlasına veya
başka bir şeye hüküm veremez. Tahakkuk edecek hale göre talepten noksan ile
hüküm caizdir.
Madde 75 – Kanunun tayin eylediği istisnalardan başka hallerde hakim iki
taraftan birinin söylemediği şeyi veya iddia sebeplerini re'sen nazarı dikkate
alamaz ve onları hatırlatabilecek hallerde dahi bulunamaz.
Ancak müphem ve mütenakız gördüğü iddia veya sebepler hakkında izahat
istiyebilir.
Hakim davanın her safhasında iki tarafın iddiaları
hududu dahilinde olmak üzere kendilerini istima ve lazım olan delillerin ibraz
ve ikamesini emredebilir.
Madde 76 – Hakim re'sen Türk kanunları mucibince hüküm verir. Ancak bir
ecnebi hukukunun tatbikı lazım olan hallerde, buna istinat eden taraf o kanun
hükmünü ispatla mükelleftir. İspat olunmazsa Türk kanunları mucibince
hükmolunur.
Madde 77 – Hakim tahkikat ve muhakemenin mümkün olduğu derecede sürat ve
intizam dairesinde cereyanına ve beyhude masrafa meydan verilmemesine dikkatle
mükelleftir.
Madde 78 – Hakim muhakeme adabı haricinde çıkan tarafı meneder.
Sayfa 11
776
Okunamıyan veya münasebetsiz olan evrak iade
edilir. Ve yeniden tanzim için münasip bir mühlet verilir. Bu mühlet zarfında
tanzim olunmazsa yeniden mühlet verilemez.
Madde 79 – Kanunen sarahat olmadıkça hiç kimse kendi lehine olan davayı
ikameye veya hakkını talebe icbar olunamaz.
Madde 80 – İki tarafın veya hakimin, zahir ve açık olan yazı ve hesap
hataları daima tashih olunabilir. Bu tashih neticesinde bir münazaa, mahiyetini
değiştirir veya halledilmiş bulunursa masarifi muhakemeyi tayinde bu cihet
nazarı dikkate alınır.
Madde 81 – (Değişik: 4/7/1956 - 6769/1 md.)
Günlük muhakeme listesinde yazılı işlerle keşif ve delillerin tesbiti gibi
yapılması zaruri veya müstacel görülen işler müstesna olmak üzere mahkemeler,
resmi çalışma saati dışında ve resmi ve adli tatil günlerinde, hiç bir adli
muamele yapamazlar.
(İkinci fıkra Mülga: 11/2/1959 - 7201/62 md.)
Madde 82 – Esaslı merasime riayet edilmeksizin yapılan usule mütaallik
muameleler bu bapta menfaati bulunan kimsenin davayı takipten evvel talebi
sebkederse iptal olunur.
Umumi intizamı veya muamelei usuliyenin istihdaf ettiği maksadı temin
mülahazasiyle vazolunan ahkam esaslı merasimden addolunur.
Esaslı olmıyan merasime riayet edilmezse bu bapta menfaati olan kimsenin davayı
takipten evvel talebi sebkederse tashih veya ikmal olunur.
ALTINCI FASIL
Islah
Madde 83 – İki taraftan her biri usule mütaallik olarak yaptığı
muameleyi tamamen veya kısmen ıslah edebilir. Aynı davada her taraf ancak bir
kere ıslah hakkını kullanabilir.
Madde 84 – lslah, tahkikata tabi olan davalarda tahkikat bitinciye kadar
ve tabi olmıyanlarda muhakemenin hitamına kadar yapılabilir.
Madde 85 – Islah, muayyen celsede diğer taraf hazır olduğu halde
yapılabileceği gibi evvelemirde o tarafa tebliğ edilmek şartiyle arzuhal ile de
yapılabilir.
Madde 86 – Islah eden taraf bu tarihe kadar olan dava masrafiyle diğer
taraf için - takdir olunacak zarar ve ziyanı davada mahküm olmuş gibi derhal
mahkeme veznesine vermeğe mecburdur. Aksi halde ıslah yapılmamış addolunur.
İleride zarar ve ziyanın fazla veya noksanlığı sabit olursa fazlayı, tazmin ve
noksanı istirdat eder.
Madde 87 – Islah, bunu yapan tarafın teşmil edeceği noktadan itibaren
usule mütaallik bilcümle muamelelerin yapılmamış addolunmasını müstelzimdir.
Ancak hakim huzurunda sebkeden ikrarlarla bir mahallin keşif ve muayenesi
üzerine tesbit olunan hali mübeyyin her nevi zabıt varakalarının ve ehli hibre
raporlarının münderecatı ve şahitlerin şahadetleri mahfuzdur. Şu kadar ki
ıslahtan sonra cereyan edecek tahkikat neticesinde tebeyyün edecek hal, mezkür
reylerin nazara alınmasını icap etmezse bunlara da olmamış nazariyle bakılır. (Son
tümce iptal: Ana. Mah.’nin 20/7/1999 tarih ve E.: 1999/1, K.: 20/7/1999 sayılı
kararı ile)
Madde 88 – Islah eden taraf davasını kamilen ıslah ettiği ve bunun
tebliğ tarihinden itibaren üç gün zarfında yeni bir dava ikame eylemediği halde
davası iptal olunur.
Sayfa 12
777
Madde 89 – Davasını tamamen ıslah eden müddei iptal tarihinden itibaren üç ay
zarfında yeniden dava ikame eylemezse davasından feragat etmiş addolunur.
Madde 90 – Islah hakkının, mücerret hasmı izaç ve davayı sürüncemede
bırakmak gibi fena bir maksatla kullanıldığı karinei haliye ile
anlaşılırsa, hakim ıslah talebinde bulunan kimseyi diğer tarafın bilümum zarar
ve ziyanını tazmin ile mahküm ettikten başka yüz liraya kadar cezayı nakdiye de
mahküm edebilir.
YEDİNCİ FASIL
Feragat ve kabul
Madde 91 – Feragat, iki taraftan birinin neticei talebinden
vazgeçmesidir.
Madde 92 – Kabul, iki taraftan birinin diğerinin neticei talebine
muvafakat etmesidir.
Madde 93 – (Değişik: 16/7/1981 - 2494/13 md.)
Feragat ve kabul beyanı dilekçe ile veya yargılama sırasında sözlü olarak
yapılır.
Madde 94 – Feragat veya kabul eden taraf mahkum olmuş gibi masarifi
muhakemeyi tediyeye mecburdur.
Şu kadar ki müddeaaleyh hal ve vaziyeti ile aleyhine dava ikamesine sebebiyet
vermemiş ve ilk muhakeme celsesinde de müddeinin iddiasını kabul etmiş ise
masarifi muhakeme ile ilzam olunamaz.
Feragat veya kabul neticei talebin yalnız bir kısmı hakkında ise masarifi
muhakeme buna göre tayin olunur.
Madde 95 – Feragat ve kabul, kati bir hükmün hukuki neticelerini hasıl
eder.
Bilbeyyine hükme raptı kanunen mecburi olan hallerde müddeaaleyh müddeinin
neticei talebini kabul ederse müddeaaleyhin davada devamı huzuru mecburi
değildir ve bu kabul bundan başka hukuki bir netice husule getirmez.
SEKİZİNCİ FASIL
Teminat
Madde 96 – Bir davada verilecek teminat mahkemenin takdir edeceği nakit
veya mahkemece kabul olunacak sehim ve tahvil veya gayrimenkul rehin veyahut
muteber bir banka kefaleti veya katibiadilden musaddak senetle kefil iraesi
suretiyle yapılır. İki taraf teminatın nevi ve şeklini mukavelenamelerinde
tasrih etmişlerse teminat ona göre tayin olunur. Kanunun başka şekilde teminat
gösterilmesine müsaade ettiği haller bundan müstesnadır.
Madde 97 – Türkiye'de Kanunu Medeni mucibince ikametgahı olmıyan müddei
veya davaya müdahale eden kimse diğer tarafın muhtemel zarar ve ziyaniyle
masarifi muhakemesine mukabil 96 ncı madde mucibince teminat göstermeğe
mecburdur.
İşbu kaide tahkikat ve muhakeme esnasında ikametgahını ecnebi memlekete
nakledenler hakkında da caridir. Muahede hükümleri mahfuzdur.
Madde 98 – Teminat talebi davanın ikamesini mütaakıp ve esasa
girişilmezden evvel veya Türkiye haricinde mukim olan kimse davaya dahil olur
olmaz dermeyan edilmek lazımdır.Davanın rüyeti esnasında ikametgahını ecnebi
memlekete nakledenler hakkında teminat talebi nakil keyfiyetinin diğer tarafa
bildirilmesini mütaakıp vakı olmak iktiza eder. Aksi halde her iki surette
teminat talebi hakkı sakıt olur.
Madde 99 – Hakim tarafından tayin olunan müddet içinde teminat
verilmezse muhakemede hazır bulunulmamış addolunur.
Sayfa 13
778
Madde 100 – Teminatın
kafi veya muteber olup olmadığı hakkındaki ihtilaflar davayı tahkikeden hakim
tarafından hallolunur.
DOKUZUNCU FASIL
İhtiyati tedbirler
Madde 101 – Hakim iki taraftan birinin talebiyle davanın ikamesinden
evvel veya sonra aşağıda gösterilen hal ve şekillerde ihtiyati tedbirler
ittihazına karar verebilir:
1 – Menkul ve gayrimenkul malların ayni münazaalı ise bunun haciz veya
yeddiadle tevdiine,
2 – Münazaalı şeyin muhafazası için lazımgelen her türlü tedbirlerin
ittihazına,
3 – Kanunu Medeni ile muayyen hallerde nafaka alınmasına,
4 – Ayrılık veya boşanma davası üzerine Kanunu Medeni mucibince icap eden
muvakkat tedbirlerin ittihazına.
Madde 102 – (Mülga: 18/4/1929 - 1424/342 md.)
Madde 103 – 101 ve 102 nci maddelerde gösterilen hallerden başka
tehirinde tehlike olan veya mühim bir zarar olacağı anlaşılan hallerde tehlike
veya zararı defi için hakim icap eden ihtiyati tedbirlerin icrasına karar
verebilir.
Madde 104 – Dava ikamesinden evvel haczi ihtiyati kararı mahkeme
tarafından verilir.
Haczi ihtiyatden maada talep olunan ihtiyati tedbirlerin en az masrafla ve en
çabuk nerede ifası mümkün ise işbu tedbirlere o mahal mahkemesi tarafından dahi
karar verilebilir.
Dava ikamesinden sonra bilümum ihtiyati tedbirlere tahkikata memur hakim
tarafından karar verilir. Şu kadar ki hakim ihtiyati tedbirin diğer bir mahalde
daha az masrafla ve daha çabuk ifasını kabil görürse bu hususta karar verilmek
üzere o mahal hakimini naip tayin edebilir.
Madde l05 – Hakimden ihtiyati tedbire karar verilmesi arzuhal ile talep
olunur. Bunun üzerine derhal ve müstacelen iki taraf davet edilip gelmeseler
bile iktiza eden karar verilir.
Müstacel veya müddeinin hukukunu derhal muhafaza zaruri olan hallerde her iki
taraf davet edilmeksizin dahi ihtiyati tedbire karar verilebilir.
Madde 106 – İhtiyati tedbir kararı, icabı halinde kuvvei müsellaha
istishabiyle icra dairesince tatbik olunur. Şu kadar ki haczi ihtiyatiden maada
tedabirlerin tatbikı mahkeme başkatibine veya katiplerinden birine de tevdi
olunabilir.
Kararın sureti alakadarlara icra esnasında ve bulunmazlarsa müteakiben tebliğ
olunur.
Madde 107 – Gıyaben verilmiş olan ihtiyatı tedbir kararlarına itiraz
caizdir. İşbu itiraz icranın tehirine karar verilmedikçe icranın tehirini müstelzim
değildir.
Madde 108 – İtiraz arzuhal ile yapılır ve evrakı sübutiyeside arzuhale
raptolunur.
İhtiyati tedbir kararına itirazdan evvel dava ikame edilmiş ise itiraz arzuhali
tahkikat hakimine verilir. 104 üncü maddenin son fıkrası hükmü mahfuzdur.
İtiraz vukuunda hakim iki tarafı davet ve her birini istima ettikten sonra
kararını tadil veya tebdil veya refedebilir. Şu kadar ki iki taraftan biri veya
ikisi gelmezlerse evrak üzerine tetkikat icrasiyle karar verilir.
Sayfa 14
779
Madde 109 – İhtiyati tedbir kararı dava ikamesinden evvel verilmiş ise
tatbik edilmiş olsun olmasın kararın verildiği tarihten itibaren on gün
zarfında esas hakkında dava ikamesi lazımdır. Bu müddette müddi davasını ikame
eylediğini müsbit evrakı, kararı tatbik eden memura ibrazla dosyaya vaz'i ve
kaydettirerek mukabilinde ilmühaber almağa mecburdur. Aksi takdirde ihtiyati
tedbir bir güna merasime hacet kalmaksızın kendiliğinden kalkar ve iktizasına
göre vazolunan tedbirin fiilen kaldırılması ihtiyati tedbiri tatbik eden daire
veya memurdan talep olunabilir.
Madde 110 – İhtiyati tedbir kararını talep eden taraf bundan dolayı
diğer tarafın ve üçüncü şahsın duçar olması muhtemel zarar ve ziyanlarına
mukabil teminat iraesine mecburdur. İcabı hale göre hakim işbu mecburiyeti
refedebilir ve ihtiyati tedbir kararını talep eden Devlet veya müzahareti
adliyeye nail kimse ise teminat iraesi lazım gelmez.
Madde 111 – Aleyhine ihtiyati bir tedbire karar verilmiş olan taraf
teminat gösterirse icap vaziyete göre bu tedbir tebdil veya refiolunabileceği
gibi vaziyet ve şeraitin tebeddülü sabit olursa ihtiyati tedbirin teminatsız
tadil veya ref'i de caizdir
Madda 112 – Esas hakkında mahkeme tarafından verilen kararın tefhim veya
tebliğ olunmasını mütaakıp ihtiyaten icra kılınmış olan tedbir mürtefi olur. Şu
kadar ki mahkeme hükmün icrasını temin için işbu tedbirin tayin edeceği müddet
zarfında devamına karar varebilir.
Madde 113 – İhtiyatı tedbirin ittihazına mütaallik evrak, dava esas
dosyasiyle birleştirilir.
Madde 113/A – (Ek: 30/4/1973 - 1711/2 md.)
İhtiyati tedbir kararının uygulanması dolayısiyle verilen emre uymayan veya o
yolda alınmış tedbire aykırı davranışta bulunan kimse eylemi T. C. K. na göre
daha ağır bir cezayı gerektirmediği takdirde, aidolduğu ceza mahkemesince bir
aydan altı aya kadar hapisle cezalandırılır.
ONUNCU FASIL
Muamelelerin şekli
BİRİNCİ KISIM
Davetiyeler ve tebligat
Madde 114-117 – (Mülga: 11/2/1959 - 7201/62 md.)
Madde 118 – (Mülga: 16/1/1939 - 3560/9 md.
Madde 119 – 132 - (Mülga: 11/2/1959 - 7201/62 md.)
Madde 133 – 136 - (Mülga: 16/1/1939 - 3560/9 md.)
Madde 137 – 146 - (Mülga: 11/2/1959 - 7201/62 md.)
Madde 147 – (Mülga: 16/1/1939 - 3560/9 md.)
Madde 148 – (Mülga: 11/2/1959-7201/62 md.)
İKİNCİ KISIM
Muhakeme celseleri, zabıtları, dosyalar
Madde 149 – (Değişik: 26/9/2004 – 5236/10 md.)
Duruşma herkese
açıktır.
Genel ahlâkın veya
kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı hâllerde, duruşmanın bir
kısmının veya tamamının kapalı yapılmasına mahkemece karar verilebilir.
Duruşmanın kapalı
yapılması konusundaki gerekçeli karar açık duruşmada açıklanır.
Kapalı yapılan
duruşmalar hakkında Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümleri uygulanır.
Sayfa 15
780
Madde 150 – Muhakemenin idare ve zabıta işleri reise aittir.
Reis iki taraftan her birine icabına göre söz verir ve söz söylemekten meneden
ve mahkemenin intizamını bozan her şahsı derhal mahkemeden çıkartır.
Bir kimse mahkeme huzurunda münasip olmıyan bir kavil veya fiilde bulunursa
derhal reis tarafından mahkeme karariyle tevkifhaneye gönderilir ve yirmi dört
saat zarfında isticvap olunarak bir haftaya kadar hafif hapis veya yirmi beş
liraya kadar hafif cezayı nakdi ile mücazat olunmasına mahkemece karar verilir.
Bu kimse derhal tutulamadığı takdirde yukardaki ceza gıyabında hükmolunur.
Ancak bu husustaki ilamın tebliği tarihinden itibaren on gün müruruna kadar
hapis olunmak üzere kendiliğinden gelirse def'i davaya hakkı olur. Münasip
olmıyan kavil veya fiil daha ağır cezayı müstelzim ise derhal tutulacak zabıt
varakasiyle ait olduğu ceza mahkemesine verilir.
Madde 151 – Zabıt katibi hakimin nezareti altında tahkikat ve
muhakematın cereyanını zabıtnameye kaydeder.
Zabıtname, mahkemenin ve hakimlerin isimlerini, tahkikat ve muhakematın cereyan
ettiği mahalli, celsenin açıldığı gün ve saati, iki tarafın ve vekillerinin
isimlerini, cereyan eden muhakeme ve muamele ile iki tarafın ne gibi evrak
ibraz ettiklerini, muhakemenin aleni icra kılındığını veya aleniyetin ref'ini
icap eden esbabı, ikrarı veya sulhu veya davaya kısmen veya tamamen nihayet
veren feragati, hulasai iddia ve müdafaatı, şuhut ve ehli hibrenin beyanatını,
münaziunfihin keşif ve muayenesi halinde rapor hulasasını ve ittihaz olunan
kararla sureti tefhimini ihtiva eder.
Zabıtnamade raptedildiği zikrolunan vesikalar münderecatı da zabıtname metni
hükmündedir.
Hakim tarafından mezuniyet verilmedikçe iki taraf veya vekilleri ifadelerini
zabıtnameye imla suretiyle yazdıramazlar. Reis, iki tarafın ifadeleri
hülasasını alenen söyliyerek zabıtnameye yazdırır.
Zabıtnamenin, şahitlerin ve ehlihibrenin ifadelerine ve iki tarafın ikrar ve
sulh ve feragatine taallük eden kısımları bunların huzurunda okunarak
kendilerine imza ettirilir.
Madde 152 – Muhakeme celsesinin hitamında zabıtname muhakemede hazır
bulunan hakimlerle zabıt katibi tarafından derhal imza olunur.
Madde 153 – Şifahi muhakemenin tarzı cereyanı ancak zabıtname ile ispat
olunabilir.
Madde 154 – Mahkemenin haricinde hakim veya naip huzuriyle yapılacak
bilümum muamelede zabit katibinin hazır bulunması lazımdır.
Madde 155 – Zaptın tamamının veya bir kısmının suretleri talep vukuunda
iki tarafa verilir. İşbu suretlere mahkemenin mühürü vazı ve aslına mutabık
olduğu başkatip tarafından imza olunarak tasdik olunur.
Madde 156 – Muhakeme esnasında veya haricinde ibraz olunan evrak zabıt
katibi tarafından dosyasına konularak zabıtnameye işaret edilir. Dosyanın başka
bir mahalle gönderilmesi icap ederse evrakı ibraz edenler asılları yerine
musaddak suretlerinin gönderilmesini talebe salahiyettardırlar.
Bu baptaki karar tahkikat hakimi tarafından verilir. Zabıt katibi, dosya
muhteviyatını mübeyyin listeye ilave veya istirdat olunan evrakı derhal
kaydetmek mecburiyetindedir.
Madde 157 – Zabıt katibi, hakimin nezareti ve emri altındadır. Her iki
taraf veya vekilleri dava dosyasını tetkik ve mütalaa edebilirler.
Madde 158 – Zabıt katibi muhakemeden evvel ve icap ettiği halde
muhakemenin hitamından sonra da dava dosyasını berayı tetkik mahkeme azalarına
vermek ve vaktı zamanında noksansız almak ile mükelleftir.
Sayfa 16
781
ON BİRİNCİ FASIL
Müddetler ve hali sabıka irca
BİRİNCİ KISIM
Müddetler
Madde 159 – Müddetleri kanun veya hakim tayin eder. Kanunda gösterilen
müstesna hallerden başka hakim kanunen tayin edilen müddetleri tezyit veya
tenkis edemez. Kendinin tayin ettiği müddetleri iki tarafı dinledikten sonra
makul sebeplere binaen tenkis ve tezyit edebilir.
Madde 160 – Müddetler iki tarafa tefhim ve lazım ise usulen tebliğ
tarihinden itibaren başlar.
Madde 161 – Müddet gün olarak tayin edilmiş ise tefhim veya tebliğ
edildiği gün hesaba katılmaz ve son günü tatil saatinde biter.
Müddet hafta veya ay olarak tayin edilmiş ise başladığı güne son hafta veya
ayda tekabül eden günün tatil saatinde biter. Müddet ay nihayetine doğru
başlayıp da bittiği ayın aynı günü yoksa müddet bu ayın sonunda biter. Bu
suretle pazartesi günü başlamış olan müddet munkazi olacağı haftanın pazartesi
gününde ve ayın birinci günü başlayan müddet munkazi olacağı ayın birinci
gününde ve otuz bir Kanunuevvelde başlıyan iki ay müddet şubatın son gününde
biter.
Madde 162 – Tatil günleri müddette dahildir. Şu kadar ki müddetin son
günü tatile tesadüf ederse tatilin ertesi günü hitam bulur.
Madde 163 – Kanunun tayin ettiği müddetler katidir. Bu müddetlerde
yapılması lazım olan muamele yapılmazsa o hak sakıt olur. Hakim tayin ettiği
müddetin kati olduğuna da karar verebilir. Aksi takdirde tayin olunan müddeti
geçirmiş olan taraf yenisini istiyebilir. Bu suretle verilecek müddet katidir.
Bir daha verilemez.
Madde 164 – Kendisine müddet verilen kimsenin ikametgahı muamele
yapacağı mahalden altı saat ve daha ziyade uzakta ise müddete beher altı saat
ve küsuru için bir gün zam olunur. Zammı lazım gelen müddet esbabı mucibe
göstermek suretiyle iktizasına göre tenkis veya tezyit olunabilir.
Madde 165 – Kanunun veya hakimin tayin eylediği müddetin başlaması
tebliga mütevakkıf ise müddet, tebliği yaptıran taraf aleyhine dahi tebliğ
tarihinden itibaren başlar. Meğerki hilafına kanunda sarahat buluna.
İKİNCİ KISIM
Hali sabıka irca
Madde 166 – Bu kanunun veya hakimin tayin ettiği kati müddetin müruriyle
sukut etmiş olan hakkın hali sabıka ircaı aşağıda beyan olunan hallerde talep
ve hükmolunabilir.
Madde 167 – Sakıt olan hakkın hali sabıka ircaına karar verebilmek için:
1 – Muayyen mühlet zarfında muameleyi yapmağa mecbur olan kimsenin veya
vekilinin, arzu ve ihtiyarı haricinde olarak muameleyi yapmaktan aciz
bulunduğunun tahakkuk etmesi,
2 – Kanuni yollara müracaatın hukukan imkansız bulunması lazımdır.
Sayfa 17
782
Madde 168 – Hali sabıka irca talebi maniin zevali tarihinden
itibaren on gün zarfında usulen dermeyan edilmedikçe mesmu olmaz.
Tahkikat esnasında mürur etmiş olan müddetlerin esasa mütedair vicahi hükümden
sonra hali sabıka ircaı talep olunamaz.
Madde 169 – Hali sabıka irca talebi meselenin esasını halle salahiyettar
olan hakime arzolunur. Bir hüküm hakkında kanuni yollara müracaat hakkının
sakıt olması üzerine hali sabıka irca talebi, verilen hükmü tetkika
salahiyettar olan mahkemeye arzolunur.
Madde 170 – (Değişik : 26/9/2004 – 5236/11 md.)
İlk derece mahkemeleri veya bölge
adliye mahkemelerine yapılacak eski hâle getirme istemleri, hadiseler
hakkındaki usule, Yargıtayda ileri sürülecek eski hâle getirme istemleri,
temyiz usulüne göre yapılır ve incelenir.
Madde 171 – Hali sabıka irca talebi muhakemenin talikını icap etmez ve
hükmün icrasına da mani olmaz. Şu kadar ki bu talebi tetkika salahiyattar
mahkeme icabına göre teminat verilmek şartiyle muhakemenin talikına ve hükmün
tehiri icrasına karar verebilir. 110 uncu maddenin son fıkrası hükmü burada da
caridir.
Madde 172 – Mahkeme hali sabıka ircaa dair verdiği kararda hangi
muamelenin keenlemyekün addedildiğini tasrih eyler. 87 nci maddede
bildirilen muamelelerin hüküm ve kuvvetleri bakidir.
Madde 173 – Hali sabıka irca talebinin ve hükümsüz addolunan
muamelelerin masrafı irca talebinde bulunan tarafa tahmil olunur.
Madde 174 – Bir davada aynı tarafın birden ziyade hali sabıka
ircaı talebi kabul olunamaz.
ON İKİNCİ FASIL
Tatil
Madde 175 – (Değişik : 14/7/2004 – 5219/2 md.)
Her sene bilumum mahkemeler ağustosun birinden Eylülün beşine kadar tatil
olunur.
Madde 176 – (Değişik: 30/4/1973 - 1711/1 md.)
Adli ara vermede ancak aşağdaki dava ve işler görülür:
1. İhtiyati tedbir, ihtiyati haciz ve
delillerin tespiti, deniz raporlarının alınması ve dispeççi tayini istekleri ve
bunlara karşı yapılacak itirazlar hakkında karar verilmesi,
2. Aravermede yapılmasına karar verilen keşifler,
3. Her çeşit nafaka davaları,
4. Velayet ve vesayet işlerine ait davalar,
5. Nüfus davaları,
6. Hizmet akdinden doğan davalar,
7. Kıymetli evrakın kaybından doğan iptal davaları,
8. Tahkim babındaki hükümlere göre mahkemenin görevine giren
anlaşmazlık
ve
işler,
9. İflas ve konkordatoya ait davalar,
10. Kanunların sulh mahkemesini veya hakimini görevlendirdiği dava ve işler,
11. Kanunlarda ivedi olduğu veya adli aravermede de bakılabileceği belirtilen
veya basit yargılama usulüne bağlı tutulan başka dava ve işler,
12. Mahkemece taraflardan birinin isteği üzerine ivedi görülmesine karar
verilen dava ve işler,
Sayfa 18
783
(Değişik ikinci fıkra: 26/2/1985 - 3156/5
md.) Tarafların uyuşması halinde veya
dava bir tarafın yokluğunda görülmekte ise hazır olan tarafın isteği üzerine
yukarıdaki iş ve davalara bakılması adli ara vermeden sonraya bırakılabilir.
(Değişik üçüncü fıkra: 26/9/2004 – 5236/12 md.) Adlî ara verme
süresi içinde, yukarıdaki fıkralarda gösterilenler dışında kalan dava ve
işlerle ilgili olarak verilen dava, karşılık dava, istinaf ve temyiz
dilekçeleri, bunlara karşı verilen cevap dilekçelerinin ve dosyası
işlemden kaldırılan davaları yenileme dilekçelerinin alınması, ilâm
verilmesi, her türlü tebligat, dosyanın başka bir mahkemeye, bölge adliye
mahkemesine veya Yargıtaya gönderilmesi işlemleri de yapılır.
7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri saklıdır.
(Değişik
son fıkra: 26/9/2004 – 5236/12 md.) Bu madde hükümleri bölge adliye
mahkemesi ve Yargıtay incelemelerinde de uygulanır.
Madde 177 – Bu kanunun tayin ettiği mühletlerin bitmesi tatil
zamanına tesadüf ederse bu müddetler ayrıca bir karar vermeğe lüzum olmaksızın
tatilin bittiği günden itibaren yedi gün evvel uzatılmış addolunur.
İKİNCİ BAP
Sulh mahkemeleriyle mahkemei asliyede murafaa usulü
BİRİNCİ FASIL
Dava ikamesi
Madde 178 – Arzuhallerin mahkeme kalemine kaydı tarihinde dava ikame
edilmiş addolunur.
Madde 179 – (Değişik: 26/2/1985-3156/6 md.)
Dava dilekçesinde aşağıdaki hususlar bulunur:
1. Tarafların ve varsa kanuni temsilci veya vekillerinin ad ve soyadları ile
adresleri,
2. Açık bir şekilde dava konusu,
3. Davacının iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında
açık özetleri ve delillerinin nelerden ibaret olduğu,
4. Hukuki sebeplerin özeti,
5. Açık bir şekilde iddia ve savunma,
6. Karşı tarafın hangi sürede cevap verebileceği,
7. Davacının veya varsa kanuni temsilci yahut vekilinin imzası.
Madde 180 – (Değişik: 16/7/1981 - 2494/14 md.)
Dava dilekçesinde sözü edilen ve davacının elinde bulunan belgelerin
asıllarıyla birlikte harç ve vergiye tabi olmaksızın davalı sayısından bir
fazla düzenlenmiş örneklerinin veya sadece örneklerin dilekçeye eklenerek
mahkemeye verilmesi ve başka yerlerden getirilecek belge ve dosyalar için de
bunların bulunabilmesini sağlayıcı açıklamanın dilekçede yapılması ve gerekli
posta giderinin pul olarak verilmesi zorunludur.
Birinci fıkra hükmünün yerine getirilmemesi veya eksik getirilmesi halinde,
hakim ilk oturumda istenen hususların on günlük kesin süre içinde yerine
getirilmesini veya eksikliğin tamamlanmasını davacı tarafa bildirir.
Madde 181 – (Değişik: 13/12/1934 - 2606/1 md.)
Toplu hakimle kurulmuş olan bir mahkeme, bir dava görülürken heyetin karariyle
azadan birini tahkikat yapmağa memur edebilir.
Tahkikat işi azadan birine havale edilmediği
halde tahkikat hakimine ait vazifelerden 182, 183,184, 196, 197, 209, 211 ve 212 nci maddelerde yazılı olanlar
mahke-
Sayfa
19
784
me
reisi tarafından ve diğerleri heyetçe yapılır. Toplu hakimli olan
mahkemelerde tahkikata havale olunmayan veya tek hakimli mahkemelerde görülen
davaların tahkikat ve muhakemesi birden yapılır.
Madde 182 – Tahkikat hakimi müstacel hususlarda cevap müddetini
azaltabilir. Hakim tarafından bu kararın esbabı mucibesi davetiyenin aslına
yazılıp imza olunur.
Madde 183 – Memaliki ecnebiyede veya mahkemenin dairei kazası veya
bulunduğu şehir haricinde ikamet edenlerle ikametgahı meçhul bulunanlar
hakkında yapılacak tebliğde hangi gün ve saatte mahkemede bulunulacağı ve cevap
müddeti tahkikat hakimi tarafından tayin olunur.
Madde 184 – Müstacel hususattan başka hallerde kanunen muayyen
cevap müddetinden az bir müddet tayin edilmiş ise müddeaaleyh cevap vermeğe
mecbur değildir. Bu suretle tahkikat hakimi cevap için yeni bir mühlet tayin
eder.
Madde 185 – Kanunu Medenide tayin olunan haller mahfuz kalmak şartiyle
dava ikamesi ile aşağıda gösterilen neticeler hasıl olur:
1 – Müddeaaleyhin rızası olmaksızın müddei davasını takipten sarfınazar edemez.
2 – Müddei, Müddeaaleyhin rızası olmaksızın davasını tevsi veya mahiyetin
tebdil edemez. Aşağıdaki madde hükmiyle davadan feragat veya ıslah bu hükümden
müstesnadır.
Madde 186 – Dava ikame edildikten sonra iki taraftan biri müddeabihi
ahara temlik ederse diğer taraf muhayyerdir. Dilerse temlik eden taraf ile olan
davasından sarfınazar ederek müddeabihe temlik eden kimseye karşı dava eder.Bu
suretle davayı kazanırsa mahkumunaleyh, müddeabihi kendisine temlik eden kimse
ile beraber masarifi muhakemeyi kefaleti müteselsile ile vermeğe mahküm olur.
Dilerse davasını müddeabihi ahara temlik eden taraf hakkında zarar ve ziyan
davasına tebdil eder.
İKİNCİ FASIL
İtirazatı iptidaiye
Madde 187 – İtirazatı iptidaiye aşağıdaki gösterilen hallerden ibaret
olup davanın bidayetinde ve hepsi birlikte beyan edilmek lazımdır:
1 – Türkiye'de ikametgahı bulunmıyanlardan teminat talebi,
2 – Salahiyet iddiası,
3 – (Mülga: 16/7/1981 - 2494/37 md.)
4 – İkame olunan davanın diğer bir mahkemede derdesti rüyet bulunduğu iddiası,
5 – Davanın diğer bir mahkemede dertesti rüyet olan diğer dava ile irtibatı
bulunduğu iddiası,
(......) (1)
6 – (Mülga: 26/9/1963 - 338/1 md.)
7 – Dava arzuhalinin veya davetiye varakasının veyahut cevap layihasının
tanziminde kanuni noksanlar bulunduğu veya tebliğin usülüne muvafık olmadığı
iddiası,
8 – Davayı mütekabilenin kabule şayan bulunmadığı iddiası.
——————————
(1) Bu aradaki
"Biri hakkında verilecek kararın diğerine tesir edecek mahiyette olması
halinde iki dava arasında irtibat mevcut addolunur." şeklindeki ibare
16/7/1981 tarihli ve 2494 sayılı Kanunun 37 nci maddesi ile yürürlükten
kaldırılmıştır.
Sayfa 20
785
Madde 188 – İtirazatı iptidaiye davanın bidayetinde esasa girişilmezden
evvel hep birlikte dermeyan edilmezse bir daha mesnu olmaz.
Hakimin re'sen nazarı dikkate alması kanunen iktiza eden hususlarla 98 inci
madde hükmü mahfuzdur.
Madde 189 – Müddeaaleyhin itirazatı iptidaiyesi esasa cevap için tayin
olunan müddette müddeiye tebliğ olunur. Müddeinin itirazatı iptidaiyesi ilk
muhakeme celsesinde şifahen dermeyan olunur.
Şu kadar ki davayı mutekabileye cevap verilmiş ise itirazın işbu cevapta
tasrihi lazımdır.
İki tarafın bilahara dermeyan edebilmek selahiyetini kanunen haiz oldukları
itirazat hadise şeklinde hallolunur.
Madde 190 – İtirazatı iptidaiye hadiseler gibi tahkik ve hallolunur.
Madde 191 – İtirazatı iptidaiye hakkında esas davayı rüyete salahiyettar
hakim tarafından karar verilir.
Madde 192 – Mahkeme beraberce dermeyan edilen bilumum itirazatı
iptidaiyeyi bir karar ile hal ve fasleder.
Madde 193 – (Değişik: 16/7/1981 - 2494/15 md.)
Davacı, iptaline karar verilen dilekçenin yerine yeni bir dilekçe düzenleyip
vermek zorundadır.
Görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi üzerine davacının karşı tarafa
görevli veya yetkili mahkemede tebligat yaptırması zorunludur.
(Değişik üçüncü fıkra: 26/9/2004 – 5236/13 md.) Her iki hâlde kararın
kesinleşmesi tarihinden itibaren on gün içinde yeniden dilekçe verilmesi veya
yeniden çağrı kâğıdı tebliğ ettirilmesi gerekir.
Aksi takdirde dava açılmamış sayılır. Kanunda belirtilen ayrık hükümler
saklıdır.
Madde 194 – Aynı davanın diğer mahkemede derdesti rüyet olduğuna
müstenit itirazatı iptidaiyenin kabulü halinde dava ikame edilmemiş addolunur.
ÜÇÜNCÜ FASIL
Esasa
cevap
BİRİNCİ KISIM
Umumi
hükümler
Madde 195 – (Değişik: 16/7/1981 - 2494/16 md.)
Davalı, ilk itirazları ile birlikte esas dava hakkındaki cevabını ve varsa
karşı delillerini, dava dilekçesinin kendisine tebliği tarihinden itibaren on
gün veya hakim tarafından bir süre tayin edilmiş ise o süre içinde mahkeme
kalemine bildirmek ve bir örneğini de davacıya tebliğ ettirmek zorundadır.
Yukarıda belirtilen on günlük süre, 8/1/1943 tarih ve 4353 sayılı Kanuna tabi
kamu kuruluşları hakkında otuz gündür
Madde 196 – (Değişik: 16/7/1981 - 2494/17 md.)
Davalı tarafından ilk itiraz ileri sürülmüşse bu husus mahkemece öncelikle ve
esasa girilmeden incelenerek sonuçlandırılır.
Madde 197 – İşin mahiyeti itibariyle cevap layihasının tayin olunan
müddette tanzimi müşkül bulunduğu veyahut esbabı fevkaladeye binaen kabil
olamadığı anlaşılırsa müddeaaleyhe yeni bir mühlet verilebilir ve keyfiyet
derhal müddeiye bildirilir.
Sayfa 21
786
Madde 198 – Yukarki maddedeki gösterilen sebeplere mebni, tayin
olunan müddette cevap layihasını vermemiş ve yeni mühlet de istememiş olan
taraf muhakeme celsesinde de esasa girişmezden evvel bu baptaki mazeretini
bildirerek müddetin temdini istiyebilir. Talebi kabule şayan görülürse
kendisine sureti katiyede üç günü tecavüz etmemek üzere mühlet verilir. Ancak
bu celseye ait muhakeme masrafı her halde kendisine tahmil olunur.
Madde 199 – (Mülga: 16/7/1981 - 2494/37 md.)
Madde 200 – (Değişik: 26/2/1985 - 3156/8 md.)
Cevap dilekçesinin 179 uncu maddenin bir ve ikinci bentlerinde yer alan
kayıtlardan başka aşağıdaki hususları da ihtiva etmesi gerekir.
1. Davacı tarafından bildirilmiş olan vakıaların her biri hakkında verilecek
cevaplar,
2. Açıkça savunma,
3. Davalının veya varsa kanuni temsilci yahut vekilinin imzası.
180 inci madde hükmü, cevap dilekçesi hakkında da uygulanır.
Madde 201 – Müddeaaleyh müddeinin arzuhalinde beyan olunan vakıaları
inkar ile iktifa etmezse layiha aşağıdaki hususları ihtiva etmek lazımdır:
1 – Müddeaaleyhin istinat ettiği bütün vakıalar hakkında sıra numarasiyle icap
eden izahatı,
2 – İstinat eylediği kanuni sebeplerin hulasaları.
Madde 202 – (Değişik birinci fıkra: 26/2/1985 - 3156/9 md.) Davalı cevap
dilekçesinde karşılık dava da dahil olmak üzere bütün iddia ve savunmaları ile
sebeplerini birlikte bildirmeye mecburdur.
Müddeaaleyh cevap layihasını hasmına tebliğ ettirdikten sonra onun muvafakatı
olmaksızın müdafaa sebeplerini tevsi veya tebdil edemez.
Ancak ıslah haliyle 186 ncı madde hükmü müstesnadır.
İKİNCİ KISIM
Davayı mütekabile
Madde 203 – Müddeaaleyh davayı mütekabilesini esas dava hakkındaki cevap
layihasını bildirmek suretiyle ikame edebilir.
Madde
204 – Aşağıda gösterilen iddialar
davayı mütekabile addolunur:
1 – Takas ve mahsup talebi,
2 – Müddeiye karşı müddeaaleyhin ikame eylediği bilumum davalar.
Madde 205 – Takas ve mahsup talebinden başka davayı mütekabile davayı
asliyeye mürtebit ise kabul ve tetkik olunur.
Madde 206 – Tetkik ve halli idari makamların salahiyeti dahilinde
bulunan veya hakemler marifetiyle halli icap eden hususlara ait iddialar davayı
mütekabile olarak ikame olunamaz.
Madde 207 – Müddeaaleyhin ikame eylediği davayı mütekabileye karşı
müddei cevap layihası verebilir.
Bu layiha, müddeaalleyhin def'ine cevap makamında olup onunla birleştirilir.
İşbu layihada müddei müddeaaleyh tarafından mütekabilen ikame olunan davaya
karşı dermeyan edeceği bilumum itirazatı iptidaiye ile davayı mütekabilenin
esasına karşı vereceği cevabı yazması lazımdır.
Sayfa 22
787
Madde 208 – Müddeinin, müdeaaleyh tarafından verilecek cevap
layihasının kendisine tarihi tebliğinden itibaren on gün zarfında cevap vermesi
lazımdır.
Madde 209 – Müddeaaleyhin cevap layihasında dermeyan eylediği vakıalara
karşı müddei, icabı halinde 207 nci maddenin birinci ve ikinci fıkralarına
tevfikı hareketle on gün zarfında inkar veya kabulü mübeyyin izahat vermeğe
mecburdur.
Ayni müddet zarfında defi de dermeyan edebilir. Bu surette müddeinin verdiği
cevap layihası derhal müdeaaleyhe tebliğ olunur.
Madde 210 – Müddeaaleyh, müddeinin tebliğ ettirdiği cevap layihasına on
gün zarfında cevap verebilir.
Madde 211 – 179 uncu maddenin birinci ve ikinci numaralariyle 180 inci
ve 197 nci maddeler ahkamı müddeaaleyhin cevabına mukabil müddeinin dermeyan
eylediği defi ile müddeaaleyhin bu defa karşı beyan eylediği defiler hakkında
dahi tatbik olunur.
Madde 212 – İki taraf yazı bilmedikleri ve mahkemenin bulunduğu mahalde
vekaleti ifa edebilecek kimse bulunmadığı takdirde tahkikat hakimi iki tarafın
iddia ve müdafaasını huzurlarında zabıt katibine söyliyerek yazdırır.
DÖRDÜNCÜ FASIL
Tahkikat
Madde 213 – (Değişik: 26/2/1985 - 3156/10 md.)
Davanın her aşamasında tahkikat hakimi iki tarafı veya vekillerini çağırarak
davanın maddi olguları hakkında beyanlarını dinleyebilir ve sonuç vereceği
umulan hallerde bunları sulha da teşvik edebilir.
Tahkikat sırasında taraflara çıkartılacak çağırı kağıtlarında, tarafların belli
edilen günde mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde, tahkikata yokluklarında
devam edileceği bildirilir.
Geçerli bir özürü olmadan gelmeyen taraf yokluğunda cereyan eden işlemlere
itiraz edemez.
Madde 214 – İki taraf arasında layihalar teati edildikten veya bunun
için muayyen günler geçtikten sonra davanın muhakeme ve hüküm için kafi
derecede tavazzuh ettiğini tahkikat hakimi anlarsa tahkikatın bittiğini
kendilerine bildirir.
Aksi halde tahkikat hakimi iki tarafı davet ve noksan gördüğü cihetleri istizah
eder.
Madde 215 – Tahkikat hakiminin ispatı vücut etmeleri için iki tarafa
vereceği mühlet laakal on gündür. Müstacel hallerde hakim re'sen veya iki
taraftan birinin talebiyle bu müddeti azaltabileceği gibi icabı halinde temdit
de edebilir.
Madde 216 – Tahkikat hakimi iki taraf veya vekillerini isticvap eder.
İki tarafın mutabık kaldıkları cihetleri tesbit ve ihtilaflı olanları tefrik
eyler.
Madde 217 – Yukarki maddelerde gösterilen muamelelerden sonra tahkikat
hakimi davanın muhakeme ve hüküm için kafi derecede tavazzuh eylediğine kani
olursa tahkikatın bittiğini tefhim eder.
Davanın ispatı için delil ikamesi lazım ise bunları tafsilen yekdiğerine tebliğ
etmek üzere iki tarafa münasip bir mühlet verir.
Madde 218 – Tahkikat hakimi ikame edilmek istenilen delillerden
hangisinin kabule şayan olduğunu ve hangisinin olmadığını esbabı mucibe
dermeyanı suretiyle takdir ve karara rapteder. Karar aleyhine esas davanın
muhakemesinde itiraz olunabilir.
Sayfa 23
788
Madde 219 – İkame edilmek istenilen deliller hakkında tahkikat
hakimi (218) inci madde mucibince karar vermezden evvel re'sen veya iki
taraftan birinin talebine binaen murafaa icrası için iki tarafı huzuruna celp
ve davet edebilir.
Madde 220 – Delillerin, kabul veya reddi hakkında tahkikat icra edildiği
celsede ibraz ve ikamesi caizdir. Bu mümkün olmazsa hakim delili istima ve
tetkik için ayrıca bir gün tayin eder.
Madde 221 – İki tarafın esas dava hakkında dermeyan edeceği bilumum
itiraz ve müdafaalar birlikte tahkik olunur. Şu kadar ki tahkikat hakimi
muhakemeyi basitleştirmek veya kısaltmak için re'sen veya iki taraftan birinin
talebine binaen tahkikatın her halinde mezkür itirazat veya müdafaattan birini
veya bir kısmını diğerinden evvel tahkik ederek hükmedilmesine karar verebilir.
BEŞİNCİ FASIL
Hadise
Madde 222 – Tahkikat esnasında davaya müteallik bir mesele hakkında
tahkikat hakiminden karar almak istiyen taraf bunu tetkikata mahsus celsede
şifahen veya celse haricinde iki nüsha olarak vereceği arzuhal ile talep eder.
Madde 223 – Dermeyan edilen talebi tahkikat hakimi şayanı tetkik görüp
reddine karar vermediği takdirde arzuhalin bir nüshasını tayin edeceği müddet
zarfında cevabını ve icabı halinde noktai nazarını bildirmek için diğer tarafa
tebliğ eder.
Hadise hakkında iki taraf ihtilaf halinde ise tahkikat hakimi kararını evrak
üzerine veya kendilerini davet ve ifadelerini istima ettikten sonra verir.
Kanunen şekli mahsus tayin edilmiş olan ahval müstesnadır.
Madde 224 – Kaide olarak tahkikat hakimi hadise hakkında bir celsede iki
tarafı istima ve delailini tetkik ve kararını ita eder. İktizasına göre
delillerin diğer celsede ikame ve tetkikına da karar verebilir.
Salahiyet gibi hadise şeklinde halli muktazi iddialar mahkemeye gelmeksizin
tahriren de dermeyan olunabilir.
Madde 225 – Tahkikat hakimi hadise hakkındaki kararını derhal ittihaz ve
iki tarafa tefhim veya kendilerine bildirmek üzere nihayet üç gün zarfında
mahkeme kalemine tevdi eder.
ALTINCI FASIL
Muhasebeye muhtaç davalarda ihzari muameleler
Madde 226 – Hesap görülmesine veya kalem kalem tetkika muhtaç davalarda
hakim re'sen veyahut iki taraftan birinin talebiyle delillerin ikamesinden
evvel ihzari muamele icrasını emredebilir.
Tahkikat için tayin edilecek celsede iki taraf şifahen ve tafsilen beyan
ettikleri hesap ve kalemler hakkında izahat verirler. Tahkikat hakimi bu bapta
iki tarafın mutabık kalmalarına çalışır. İşine göre yanına bir mütehassıs
alabilir ve aldığı mütehassısı iki tarafa bildirir.
Madde 227 – İki taraf bu kanun hükmüne tevfikan hakim tarafından
emrolunan vesikaları ve hesap varaka veya defterlerini ibraz etmeğe
mecburdurlar.
Hakim nakli müşkül defter ve vesikaları istisnaen bulundukları mahalde dahi
tetkik veya bu salahiyetini intihap edeceği ehlivukufa tevdi edebilir.
Madde 228 – İki tarafın verecekleri şifahi izahat dinlenip gösterilen
evrak ve defterler tetkik olunarak mutabık kaldıkları veya ihtilaf ettikleri
cihetler zapta yazılır. Bundan sonra tahkikata usulen devam olunur.
Sayfa 24
789
Madde 229 – Hakim tarafından başka suretle
muamele yapılması tensip olunan haller müstesna olmak üzere ibraz olunan evrak
zabıtnameye kaydedilmekle beraber dosyasında saklanır.
YEDİNCİ FASIL
Tahkikat hakiminin iki tarafı isticvabı
Madde 230 – Tahkikat hakimi iki taraftan her birini re'sen veya talep
üzerine isticvap edebilir. Hakim isticvap edeceği tarafa evvelemirde hakikatı
olduğu gibi söylemesi hakkında vesayada bulunabilir.
İsticvap müddeabihe veya onunla münasebeti olan hallerle vakıalara taallük
etmek icap eder.
Madde 231 – İsticvap olunacak şahıs, mahcur veya yaşı on altıdan küçük
ise hakimin takdirine göre ya kendisi veya velisi veya vasisi ve hükmi şahıs
ise mümessili isticvap olunur.
Madde 232 – İsticvap olunacak kimsenin bizzat gelmesi lazımdır. Ancak o
kimse mahkemenin dairei kazası haricinde mukim ise istinabe suretiyle isticvap
olunur.
Madde 233 – Hakim tarafından muvacehe icrası müstesna olmak üzere
isticvap yalnız mahkeme katibi hazır olduğu halde yapılır. Şu kadar ki isticvap
edilecek taraf vekilini beraber bulundurabilir.
Vekilin davayı tenvir için kendisince lüzum gördüğü cihetleri müvekkilinden
sorulmasını hakimden talebe hakkı vardır. Diğer taraf da aynı salahiyeti
haizdir.
Vekil müvekkiline teveccüh eden suale cevap vermekten veya verilecek cevabı
telkin veya ima etmekten memnudur.
Madde 234 – (Değişik: 26/2/1985 - 3156/11 md.)
İsticvap için çağrılmasına karar verilen tarafa geçerli bir özürü olmaksızın
gelmediği veya tertip olunan soruları cevaplandırmadığı takdirde sorulan
vakıaları ikrar etmiş sayılacağı,çıkarılacak davetiyeye yazılır. Çağrılan taraf
özürsüz olarak gelmediği veya gelip de soruları cevapsız bıraktığı takdirde,
mahkeme sorulan vakıaları ikrar edilmiş sayar.
Madde 235 – İsticvap bitince zabıtaname tanzim olunur.İşbu zabıtname
alenen her iki taraf muvecehesinde okunduktan sonra ziri hakim ve katip ile
isticvap olunan kimse tarafından imza olunur. Verilen cevaptan sonra yapılan
tebeddüller ve ilaveler zabıt varakasına tahşiye ve imza edilir.İmzasız
tahşiyelerin hükmü yoktur. Zabıt varakası imzadan imtina halinde keyfiyeti
imtina için gösterilen sebep zabıt varakasına yazılarak hakim tarafından imza
olunur.
SEKİZİNCİ FASIL
Deliller ve ikamesi
BİRİNCİ KISIM
Umumi hükümler
Madde 236 – Dava evrakında veya hakim huzurunda iki taraftan birinin
veya vekilinin sebkeden ikrarı muteberdir. Ve mukir olan taraf aleyhine delil
teşkil eder.
Maddi bir hatadan neşet ettiği sabit olmadıkça ikrardan rücu olunamaz.
Sulh müzakeresi esnasında sebkeden ikrar muteber değildir.
Mahkeme haricindeki ikrarı teyit edecek delail ve emare mevcut ise hakim buna
binaen hüküm verebilir.
Sayfa 25
790
Madde 237 – Kaziyei muhkeme, ancak mevzuunu teşkil eden husus hakkında
muteberdir.
Kaziyei muhkeme, mevcuttur denilebilmek için iki tarafın ve müddeabihin ve
istinat olunan sebebin müttehit olması lazımdır.
Madde 238 – Delil davanın halline tesir edebilecek münazaalı hususları
ispat için ikame olunur.
Maruf ve meşhur olan veya ikrar olunan hususlar münazaalı sayılmaz.
Madde 239 – Delil ikamesiyle mükellef olan veya meşhur ve maruf bir
vakaya istinat eden tarafın iddiası hilafını ispat için hasmı delil ikame
edebilir. Fakat mücerret bu talebiyle beyyinenin kendisine müteveccih olduğunu
kabul etmiş addolunamaz.
Madde 240 – Bu Kanunun tayin ettiği haller müstesna olmak üzere hakim
ikame olunan delilleri serbestçe takdir eder.
Madde 241 – Kanunun tayin ettiği istisnalardan maada hallerde deliller
hakim huzurunda istima ve tetkik olunur ve mahkemede veya haricinde icra olunan
tetkikler ve muameleler tafsilen zabıt varakasına yazılır.
Şahit ve ehlivukufla müddeasını ispat edecek taraf evvelemirde hangi hususa
dair bunların isticvap olunacaklarını tayin eder.
Madde 242 – İki taraf istinat ettikleri bilümum vesikaları müfredat
pusulası ile beraber mahkeme kalemine verir. Bunlardan hakim tarafından tetkika
şayan görülenleri dosyasına vazı ile diğerleri iade olunur.
İbrazına karar verilecek vesika, ibraz edecek taraf yedinde bulunmuyorsa iş bu
kanun ahkamına tevfikan celp ve tetkik olunur. Tahkikat hakimi icabına göre
vesikanın diğer bir mahkeme marifetiyle tetkikına da karar verebilir.
Madde 243 – İki taraftan her birinin beyan eylediği deliller mümkün
olduğu kadar aleni celsede tetkik olunur.
Bu suretle tetkikatın ikmali kabil olmazsa ikmali için icap eden celseleri
hakim tayin eder.
Madde 244 – İkame ve beyan olunan delillerin tamemen istima ve
tetkikından sonra iki yüz yirmi birinci madde hükmüne tevfikan ayrıca tahkikat
icrasına karar verilmiyen meselelerde iki taraftan her biri yeni delil ibraz ve
ikamesini istiyebilir. Hakim muvafık görürse bu talebi kabul eder.
İKİNCİ KISIM
Şahadet
Madde 245 – Aşağıdaki kimseler şahadetten imtina edebilirler:
1 – İki taraftan birinin nişanlısı,
2 – Aralarında evlilik rabıtası mürtefi olsa bile iki taraftan birinin karı
veya kocası,
3 – İki taraftan birinin neseben veya sebeben usul ve füruu yahut üçüncü
dereceye kadar neseben veya kendisiyle sıhriyet hasıl olan evlilik rabıtası
mürtefi olsa bile ikinci dereceye kadar sebeben civar hısımları ve aralarında
evlatlık rabıtası bulunanlar,
4 – Memuriyet ve sanat ve meslekleri itibariyle bir kimsenin sırrını
bilenler,şu kadar ki o kimse muvafakat ederse şahadetten imtina edemezler.
Madde 246 – Aşağıdaki hallerde herhangi bir kimse şahadetten imtina
edebilir:
Sayfa 26
791
1 – Şahadeti kendisine, yahut yukarki maddenin
1-3 numaralarındaki hısımlarından birine doğrudan doğruya mali bir zararı mucip
ise,
2 – Şahadeti kendisinin veya yukarki maddenin 1-3 numaralarında gösterilen hısımlardan
birinin şeref ve haysiyetlerini ihlal veya haklarında takibatı cezaiye icrasını
istilzam ederse,
3 – Mahremiyeti kendisince mültezem ve sanatına ait esrarın ifşasını müeddi
ise.
Madde 247 – Aşağıdaki kimseler yeminsiz dinlenir:
1 – İstima esnasında on beş yaşını ikmal etmiyenler,
2 – Kuvayı akliye ve fehmiyelerinin tekemmül edememesinden veya hali zaafta
bulunmasından dolayı yeminin mahiyet ve manasını kafi derecede takdir
edemiyenler.
3 – Müddeti cezaiyeleri içinde hidematı ammeden memnu bulunanlar,
4 – 245 inci maddenin 1-3 numaraları ve 246 ncı maddenin 1,2 numaraları
mucibince şahadetten imtina hakları olup da işbu haklarını istimal etmiyenler,
5 – Bir tarafın davayı kazanmasında hukuki menfaati olan kimseler,
6 – Şahadet zamanında iki taraftan birinin evinde veya ticarethanesinde
infak ve iaşe veya istihdam olunanlar.
Madde 248 – 245 inci maddede yazılı haller ile 246 ncı maddenin birinci
fıkrasındaki halde aşağıdaki şekillerden biri tahakkuk ederse şahadetten imtina
olunamaz:
1 – Hukuki bir tasarrufta şahit sıfatiyle hazır bulundurulmuş olan kimse bu
tasarrufun esası ve muhteviyatı hakkında,
2 – Aile efradından vuku bulan doğum, ölüm ve evlenme vakaları hakkında,
3 – Aile rabıtalarından mütevellit mali ihtilaflar hakkında,
4 – İki taraftan birinin hukukan selefi veya mümessili sıfatiyle şahidin bizzat
icra eylediği muameleler hakkında.
Madde 249 – Devlet hizmetinde bulunanların, meslek sırriyle
mukayyet oldukları vakalar hakkında hizmetlerinden ayrıldıktan sonra da mensup
oldukları resmi makamın tahriri izni olmadıkça şahit sıfatiyle istimaları caiz
değildir. Bu mezuniyet Büyük Millet Meclisi azası hakkında Meclis, Heyeti
Vekile azası hakkında Reisicumhur ve bundan maadaları için mensup oldukları
Vekil tarafından verilir.
Şahadet menafii Devlete muzır görülmedikçe izin verilmesinden imtina olunamaz.
Bu mezuniyet mahkeme kararı üzerine müzekkere ile istenilir.
İzin üzerine şahit celp ve istima olunur.
Madde 250 – Şahadetten imtina eden kimse imtina sebebini ve delilini
istima edileceği günden evvel, katibe zaptettirmek suretiyle şifahen veya
tahriren mahkemeye bildirmeğe mecburdur.
İmtina sebeplerini tahriren beyan eden veya katibe zaptettiren şahit muayyen
günde mahkemede hazır bulunmıyabilir.
Sayfa 27
792
Mahkeme başkatibi, gerek tahriri olsun gerek
zaptedilmiş bulunsun şahidin imtina hakkındaki beyanını iki tarafa tebliğ eder.
Madde 251 – Şahidin imtina sebebi hakkında hakim iki tarafı dinleyip bu
baptaki delili tetkik ettikten sonra kararını verir.
Madde 252 – Şahadetten imtina ettiğini bildirmiş olan şahit muayyen
günde gelmezse beyanatı okunarak tetkik olunur.
Madde 253 – Yukardaki maddelerde gösterilen hükümler mahfuz kalmak
şartiyle şahadet için çağrılan herkes gelmeğe mecburdur. Meşru sebep olmaksızın
davete icabet etmiyen şahit on beş liraya kadar cezayi nakdiye mahküm edilir ve
gelmemesi mahkemenin talikını mucip olmuş ise talikten mütevellit masarifi
muhakeme ile de mahküm edilebilir.
Hakim gelmiyen şahidin kuvvei cebriye ile ihzar edilmesine dahi karar
verebilir.
Madde 254 – Şahidin davada menfaati bulunmak gibi şahadetin doğruluğunda
şüpheyi mucip esbap mevcut olursa, bunu iki taraftan her biri iddia ve ispat
edebilir.
Madde 255 – Şahitler tahkikat hakimi tarafından istima olunur. Hasta
veya malül olmasından dolayı mahkemeye gelemiyen şahidi hakim ikametgahında
dinler.
Şahidin istimaı sırasında mühim bir sebebe binaen hakim tarafından hilafına
karar verilmiş olmadıkça iki taraf hazır bulunabilir.
Madde 256 – Müstesna hallerde, iki tarafın muvafakatleri ve hakimin
tensibiyle, tayin olunacak müddet zarfında cevaplarını tahriren beyan etmek
üzere şahide bir sual varakası gönderilebilir. Bu suretle muamele yapılması
şahidin vereceği cevabın hükme kafi olup olmadığını hakimin takdir etmesine
mani olamaz.
Madde 257 – Şahidin bulunduğu mahal mahkemesi marifetiyle de istimaına
karar verilebilir. Bu takdirde tayin olunan gün ve saatte hazır bulunması için
şahide tebligat icra olunur. İki tarafa da malümat verilir. (1)
Madde 258 – Şahitler alelüsul tebliğ olunacak davetiye ile mahkemeye
çağırılır. Davetiyede iki tarafın isimleri ve hangi hususu ispat için mahkemeye
çağrıldığı ve hangi gün ve saatte hazır bulunulacağı yazılır.
Tebliğ muhakeme gününden laakal iki gün evvel icra olunmak lazımdır.
Müstacel işlerde şahidin daha evvel gelmesine karar verilebilir.
Madde 259 – Gayrimenkule müteaallik hususlarda ve şahidin irae suretiyle
şahadetinden hakikatın daha ziyade zahire çıkacağı meczum olan diğer hallerde
şahitlerin mahallinde istimaına karar verilebilir.
Madde 260 – İstima esnasında evvelemirde şahitten isim ve şöhret ve sin
ve sanat ve mahalli ikameti ve iki tarafa karabeti olup olmadığı ve varsa
derecesi ve şahadetine itimadı kaldırabilecek bilcümle münasebet ve alakalar
sorulur.
Madde 261 – Yukardaki maddede gösterilen suallerden sonra hakim şahidi
hakikati hali doğru söylemeğe teşvik ve icabı halinde kendisine yemin
ettirileceğini ihtar eder. Yemin şahadetten sonra eda ettirilir.
Madde 262 – Yemin ancak ederse hakim tarafından veya iki taraftan biri
canibinden vuku bulacak talep üzerine eda ettirilir.
Madde 263 – Şahit yeminden imtina ederse esbabı sual edilerek vereceği
cevap zapta yazılır.
——————————
(1)
Bu hükmün uygulanmasında ek 1 inci maddeye bakınız.
Sayfa 28
793
Madde 264 – Yemin aşağıdaki şekilde icra olunur:
Hakim şahide: "Şahit sıfatiyle sorulan suallere verdiğiniz cevapların
hakikate muhalif olmadığına ve meşhudat ve malümatınızdan birşey
saklamadığınıza Allahınız ve namusunuz üzerine yemin ediyor musunuz" ve
şahit de cevaben "Allahım ve namusum üzerine yemin ediyorum" der.
Madde 265 – Şahitler ayrı ayrı dinlenir ve icabında muvacehe olunur.
Madde 266 – Hakim bizzat şahitleri isticvap eder.
Madde 267 – İki taraftan her biri şahide şahadetini tavzih ve ikmal için
lazım olan yeni sualler sordurabilir. Bu suallerin varit olup olmadığında iki
taraf ihtilaf ederse hakim buna derhal karar verir. Şahidin istinabe suretiyle
isticvabı lazımgeldiğinde hangi hususlardan dolayı isticvap olunacağını hakim
tayin eder. Bu halde birinci fıkra hükmüne tevfikan iki tarafın mesele ile
münasebettar yeni sual sordurabilmek hakkı mahfuzdur.
Madde 268 – İki taraftan her biri doğrudan doğruya şahide bir şey
sormaktan ve şahitlerin ifadesini kesmekten ve kavlen ve fiilen onu tahsin ve
tezyif etmekten memnudur. Hilafında hareket eden taraf veya vekili hakimin ilk
ihtarına rağmen hareketinde devam ederse hakim mahkemeden dışarı çıkartabilir
ve 70 ve 150 nci maddeler mucibince muamele olunur.
Madde 269 – Şahit bildiğini şifahen söyler. Yazılı notlar kullanması
memnudur. Şu kadar ki şahit tarihleri ve rakamları tayin veyahut bazı hususları
tafsil etmek veya hatırasını toplamak için yazılarına bakmak mecburiyetinde
olduğunu hakime söylerse hakim derhal yazılarına bakmasına veya tayin edeceği
celsede yeniden istimaına veyahut tayin ettiği müddet zarfında malümatını
tahriren imzası altında mahkeme kalemine vermesine karar verebilir.
Madde 270 – Şahit Türkçe bilmezse tercümanla isticvap olunur. Sağır ve
dilsiz olan şahit yazmak ve okumak bilirse sualler kendisine tahriren
bildirilir ve cevapları yazdırılır. Yazmak ve okumak bilmediği takdirde hakim
kendisini işareti mahsusasını anlıyacak ehlivukuf marifetiyle isticvap eder.
Madde 271 – Şahadet mecburi olan hallerde cevaptan veya yeminden imtina
eden şahit derhal on beş liraya kadar cezayi nakdiye mahküm edilerek yeniden
istima olunmak üzere dava talik olunur ve bu celse masrafına mahküm edilir.Yine
cevaptan veya yeminden imtina ederse o mahkemece on beş günü tecavüz etmemek
üzere hapsedilir.
İşbu hapis cezai neticeleri tevlit etmez.
Madde 272 – Şahidin ifadesi zabıtnameye yazılıp huzurunda okunduktan
sonra ziri kendisine imza ettirilir.
Madde 273 – Hakim şahadet esnasında şahidin yalan söylediği veya menfaat
temin ederek şahadet ettiği hakkında kavi delil ve emareye destres olursa
derhal bir zabıt varakası tanzim ve müddeiumumiye tevdi eder.
Hakim şahidin ve cürümde şerikleri varsa onların tevkifine de karar verebilir
ve takibatı kanuniye icra edilmek üzere müddeiumumiliğe sevk eder.
Madde 274 – Şahit ikame edecek kimse evvelemirde bunların isim ve
şöhreti ve mahalli ikametleriyle hüviyetlerini tayine medar olacak evsafı sairelerini
muhtevi listeyi mahkemeye takdim eder. Bu listede gösterilmemiş olan kimseler
şahit olarak istima olunamaz ve ikinci bir liste verilemez.
Sayfa 29
794
ÜÇÜNCÜ KISIM
Ehlivukuf
Madde 275 – (Değişik: 16/7/1981 - 2494/18 md.)
Mahkeme, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin
oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel
ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişi dinlenemez.
Madde 276 – Ehlivukuf, iki taraf ittifak edemedikleri halde tahkikat
hakimi tarafından intihap olunur.
Mesaili mahsusada rey ve mütalaalarını beyan etmek için Hükümet tarafından
müntahap ehlivukuf varsa ehlivukufun bunlar arasından intihabı lazımdır.
Yalnız bir kişi ehlivukuf intihap edilebilir. Üçten ziyade intihap olunamaz.
Hakim lüzum görürse ehlivukufu beyan ettikleri veya edecekleri rey ve
mütalaanın bitarafane olduğuna veya olacağına dair tahlif edebilir.
Madde 277 – Ehlivukuf hakimler için muayyen esbaba binaen
reddolunabilir. Ret talebi hakim tarafından hadise şeklinde tetkik olunarak
karar verilir. Esbabı retten dolayı yemin teklif olunamaz.
Ret talebi ehlivukufun intihap edildiğine ıttıla tarihinden itibaren üç gün
zarfında vukubulmak lazımdır.
Madde 278 – Malümatına müracaat edilecek hususu bilmeksizin sanatını
icra etmesi kabil olmıyan ve alenen icrayı sanat eden kimseler o husus hakkında
ehlivukufluğu kabule mecburdurlar.
Yalnız şahitler hakkındaki esbaba binaen kabulden imtina edebilirler.
(Değişik: 26/2/1985-3156/12 md.) Mahkemeye gelmekten veya gelip de ifayı
vazifeden imtina eden ehlivukuf hakkında şahadete ilişkin hükümler uygulanır.
Madde 279 – Hakim iki tarafın ifadesini istimadan sonra ehlivukufa
sorulacak sualleri tayin eder. Ehlivukuf diğer taraf hazır olmaksızın iki
taraftan birini isticvap edemez ve bu cihet ehlivukufa evvelemirde ihtar
olunur.
Madde 280 – Tetkikat için keşif icrası veya diğer ihzari bir muamele
ifası lazımgelirse iki taraftan her biri bu muamelede hazır bulunabilir.
Madde 281 – (Değişik: 16/7/1981 - 2494/19 md.)
Bilirkişinin beyan ettiği oy ve görüş
hemen tutanağa geçirilir.
Bilirkişi birden fazla ise aralarında görüşürler. Görüşme sonucu bildirilen oy
ve düşünceler tutanağa yazılır.
İşin niteliğine göre bilirkişilerin oy ve görüşlerini
yazılı olarak bildirmeleri gerekiyorsa, hakim, raporun kaç nüsha olacağını ve
verileceği süreyi belli eder. Bu süre işin niteliğine göre üç ayı geçemez.
Raporun, tarafların ad ve soyadlarını, bilirkişinin çözümü ile
görevlendirildiği hususları, inceleme konusu yapılan maddi vakıaları,
gerekçeyi, sonucu, bilirkişiler arasında anlaşmazlık varsa bunun sebebini
düzenlendiği günü ve bilirkişilerin imzalarını taşıması gerekir. Azınlıkta
kalan bilirkişi ayrı bir rapor verebilir.
Madde 282 – Ehlivukuf raporunu mahkeme kalemine verir. Verildiği tarihi
başkatip rapora işaret eder ve mahkemeden evvel suretlerini iki tarafa tebliğ
eder.
Madde 283 – Hakim raporda noksan ve müphem gördüğü cihetleri itmam ve
izah için ehlivukufa yeni sualler tertip edebilir. İki taraf dahi noksan ve
müphem cihetler hakkında ehlivukuftan izahat alınmasını raporun kendilerine
tebliği tarihinden bir hafta zarfında hakimden tahriren talep edebilirler.
Sayfa 30
795
Hakim mütemmim izahat vermeleri zımnında ehlivukufu tayin edeceği celseye davet
ile şifahen istima edebilir.
Ehlivukufun şifahen verecekleri izahat hulasa veçhile zapta kaydedilerek ziri
kendilerine imza ettirilir.
Madde 284 – Hakikatın tezahürü için lüzum görürse tahkikat hakimi veya
esas davayı rüyet edecek mahkeme evvelki veya yeniden intihap edeceği ehlivukuf
vasıtasiyle tekrar tetkikat icra ettirebilir.
Madde 285 – Ehlivukufun ücreti hakim tarafından takdir olunur.
Madde 286 – Ehlivukufun rey ve mütalaaları hakimi takyit etmez.
(Ek fıkra: 12/12/2003-5020/1 md.) Mahkemeye sunulan bilirkişi raporunun
maddî olgu ve fiilî gerçeklerle bağdaşmadığı yönünde kuvvetli emare ve
şüphelerin bulunduğu kanaatine ulaşıldığı takdirde, bu bilirkişiler hakkında
diğer kanunlardaki hukukî ve cezaî sorumluluklar saklı kalmak şartıyla
19.4.1990 tarihli ve 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve
Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu hükümleri uyarınca işlem yapılmak üzere dava
dosyasının tasdikli bir örneği yetkili Cumhuriyet savcılığına gönderilir.
DÖRDÜNCÜ KISIM
Senet
1 – Umumi hükümler
Madde 287 – Kanunun muayyen bir delil ile ispatını emreylediği hususlar
başka suretle ispat olunamaz. İki tarafça muayyen deliller ile ispatı tahriren
kabul edilmiş olan veya muhakeme esnasında olveçhile beyinlerinde karar
verildiği ikrar olunan maddeler hakkında başka delil kabul olunmaz.
Madde 288 – (Değişik:16/7/1981 - 2494/20 md.)
Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi,
ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki
miktar veya değerleri dörtyüzmilyon lirayı geçtiği takdirde senetle ispat
olunması gerekir.
Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma (ibra) gibi
herhangi bir sebeple dörtyüzmilyon liradan aşağı düşse bile senetsiz ispat
olunamaz. (1)
Madde 289 – (Değişik: 30/4/1973 - 1711/1 md.)
288 inci madde uyarınca senetle ıspatı gereken hususlarda yukardaki hükümler hatırlatılarak
karşı tarafın açık muvafakatı halinde tanık dinlenebilir.
Madde 290 – (Değişik: 16/7/1981 - 2494/21 md.)
Senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı defi olarak ileri sürülen ve senedin
hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki
işlemler dörtyüzmilyon liradan az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat
olunamaz.(1)
Madde 291 – (Mülga: 29/6/1956 - 6763/47 md.)
Madde 292 – Senetle ispatı lazımgelen hususlarda tahriri bir mukaddimei
beyyine mevcut olursa şahit istimaı caizdir.
Mukaddimei beyyine müddeabihin tamamen sübutuna kafi olmamakla beraber bunun
vukuuna delalet eden ve aleyhine ibraz edilmiş olan taraf canibinden verilen
evrak ve vesaiktir.
Madde 293 – Aşağıdaki hallerde her halde şahit ikame olunabilir:
1 – Usul ve füru, birader ve hemşire veya karı koca ve kayınpeder ve valide ile
damat ve gelin arasındaki muameleler,
2 – Cürümden mütevellit olsun olmasın tazminatı müstelzim fiiller,
3 – Yangın veya kazayı bahri veyahut düşman istilası gibi senet alınması
gayrimümkün veya fevkalade müşkül hallerde yapılan muameleler.
———————————
(1) Bu maddelerde geçen ve Ek
3 üncü maddeye göre kırkmilyon olarak uygulanan parasal sınırlar, 14/7/2004
tarihli ve 5219 sayılı Kanunun 2 nci maddesi ile “dörtyüzmilyon” olarak
değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
Sayfa 31
796
4 – Halin icabına ve iki tarafın
vaziyetlerine nazaran senede raptı müteamil olmıyan muameleler,
5 – Akitlerde hata, hile, gabin, cebir ve ikrah vukuu.
Madde 294 – Nagehani bir hadise veya mücbir bir sebep ile senedin sahibi
yedinde veyahut her ne suretle olursa olsun alelüsul tevdi olunan resmi memur
nezdinde zayi olduğu hakkında kanaatbahş delil ve emareler mevcut olduğu
takdirde şahadetle dava ispat olunabilir.
Madde 295 – Mahkeme ilamlariyle katibiadillerce re'sen tanzim olunan
senetler sahteliği ve salahiyattar memurların salahiyetleri dahilinde usulüne
tevfikan tanzim veya tasdik ettikleri vesikalar hilafı ispat olununcaya kadar
delili kati teşkil eder.
Şu kadar ki mahkeme işbu evrak hakkında şüpheyi davet eden haller görürse
bunları tanzim ve tasdik eden daireden izahat itasını istiyebilir.
Madde 295/A- (Ek: 15/1/2004-5070/23 md.)
Usulüne göre güvenli elektronik imza ile oluşturulan elektronik veriler senet
hükmündedir. Bu veriler aksi ispat edilinceye kadar kesin delil sayılırlar.
Dava sırasında bir taraf kendisine karşı ileri sürülen ve güvenli elektronik
imza ile oluşturulmuş veriyi inkâr ederse, bu Kanunun 308 inci maddesi kıyas
yoluyla uygulanır.
Madde 296 – Ecnebi memlekette usulüne tevfikan salahiyettar memurları
tarafından tanzim veya tasdik kılınmış olan senetlerin mahallinde mer'i
kanunlara mutabık olduğu mahalli Türkiye şehbenderi veya Türk siyasi memurları
tarafından tasdik kılınmış ise resmi senet hüküm ve kuvvetinde addolunur. Bu
suretle tasdik kılınmamış senetlerin delil teşkil edip etmiyeceği mahkemece
takdir olunur. Mahkeme huzurunda ikrar olunan senetler resmi hükmündedir.
Madde 297 – Mühür veya bir alet vasıtasiyle vazolunan imza veya cüzdan
ile muamele icrasını itiyat etmiş olan müesseselerde muamelenin iptidasında
tayin olunup bir sureti hesap defterine veya cüzdana mevzu bulunan mühür veya
imza ile yapılacak muamele muteberdir. Bundan başka imza vaz'ına muktedir
olamıyan veya yazı bilmiyen şahsın heyeti ihtiyariye ve mahallince maruf iki
şahıs tarafından tasdik edilmiş ve el ile yapılmış bir işaret veya mühür
istimal etmesi caizdir.
Madde 298 – Senette mevcut bulunan çıkıntı ve kezalik senedin metninde
veya hamişindeki hak ve silinti ayrıca tasdik edilmemiş ise inkar halinde
keenlemyekündur.
Yalnız bu kabil çıkıntı, hak ve silinti mahkemece senedin sıhhat veya manasına
müessir olacak mahiyette görülürse senet kısmen veya tamamen hükümsüz
addolunabilir.
Madde 299 – İmzası ikrar veya mahkemece onun olduğuna hükmolunan gayri
resmi senet tarihi imza eden ile mirasçıları hakkında muteber olup üçüncü
kimseler haklarında hüküm ifade etmez.
Bir senedin kendisine ibraz olunduğu, katibiadil veya salahiyettar memur
tarafından alelüsul tasdik edilmiş ise ibraz tarihi veyahut imza edenlerden
birinin vefatı tarihi veya imza etmesine imkanı maddiyi selbeden bir hadisenin
vukuu tarihi veyahut ol senedin bir muamelei resmiyeye esas ittihaz kılındığı
tarih üçüncü şahıslar hakkında da muteber addolunur. Bu nevi senetlerde
bahsolunan sair senetlerin tarihleri üçüncü şahıslar hakkında ancak son senet
tarihinin musaddak addolunduğu tarihten itibar olunur.
Madde 300 – İbra ve kabzı mutazammın senedatı gayri resmiye ile tüccarın
muamelatı ticariyelerinden dolayı verdikleri senetlerin tarihi evvelki madde
veçhile tahakkuk ettirilmese bile üçüncü şahıslara karşı muteber addolunur. Şu kadar
ki hilafı ispat olunabilir.
Madde 301 – Kısmen veya tamamen kabzı mutazammın olarak senet zirine
veya zahrına alacaklı tarafından bizzat yazılan veya başkası tarafından yazılıp
da altında alacaklının imzası bulunan ibareler muteberdir.
Sayfa 32
797
Madde 302 – Telgrafnameler keşide için telgrafhaneye verilen asıllarına
mutabakatı ihtilaflı olmadıkça delil teşkil eder. İhtilaf halinde sahibi
tarafından yazılmış veyahut imza edilmiş olan aslına itibar olunur
Madde 303 – Defatiri ticariyede münderiç kayıtların hüküm ve kuvvetleri
Ticaret Kanunu ahkamına tabidir.
Madde 304 – Bir kimsenin hususi evrak veya defterine bir hakkın istifa
veya ibrasını mutazammın yazdığı kayıtlarla yedindeki eşya üzerine yazıp
münderecatından senet makamına ikame eylediği anlaşılan kuyudat ve taahüdat o
kimse makamına kaim olanlar aleyhine delil teşkil eder.
Madde 305 – Nüfus kuyudatı esasiyesinin zıyaı ve suveri musaddakasının
fıkdanı halinde doğum, ölüm, evlenme vukuatı tarihleri, müteveffa baba veya
ananın evrak ve defatiri hususiyesindeki yazılarla ispat olunabileceği gibi
baba ve anası meçhul olarak sicilli nüfusa mukayyet bulunanlarda bu kabil evrak
ile baba ve analarına nispetlerini ispat edebilirler.
Madde 306 – Mahkemece muayyen bir hususun ispatına karar verildikten
sonra o husus hakkında üçüncü şahıs veya memuru resmi nezdinde diğer bir delil
bulunduğundan bahisle ibrazı için mühlet talep olunursa davayı uzatmak
maksadiyle veya ihmali fahiş neticesi olarak vaktiyle dermeyan olunmadığına
hakim kani olur ve hasım dahi talep ederse beyan olunan delilin ademi tetkik ve
istimaına karar verebilir.
Madde 307 – Delili ibraz eden taraf hasmın muvafakati olmadıkça ana
istinatten sarfınazar edemez.
Madde 308 – Davanın esnayı tahkikında bir taraf kendisine nispet olunan
senette muharrer yazı ve imzayı inkar veya tanımadığını beyan ederse iki
tarafın ifadatı ve olbapta serdolunan deliller üzerine hakim kafi derece kanaat
hasıl eylediği takdirde senedi kabul veya hükümden ıskat ederek esas hakkında
karar verir. Kanaat hasıl olmazsa hakim iki tarafın tayin olunacak günde bizzat
ispati vücut etmelerine karar verir. Her iki taraf muayyen günde mütekabilen
senet hakkında izahat ita ve medarı tatbik olacak evrakı irae ve tayin ve yazı
ve imzanın mevsukiyetini ne şekilde ve ne vasıta ile ispat edebileceklerini
beyan ederler.
Madde 309 – Muayyen günde hakim iki tarafı isticvap ve ledelhace senedi
imza ettiği iddia olunan şahsı istiktap eder. Hakim iki tarafın ita ettikleri
izahattan ve ibraz ve irae ettikleri delillerden veya imza kendisine isnat
olunan şahsın istiktabından senedin vüsuk ve ademi vüsuku hakkında istihsali
kanaat edemediği surette ehlihibre vasıtasiyle senedin imzasının tahkikına
veyahut yazıldığını görenlerin istimaına veya senedin münkiri tarafından
yazıldığına sureti katiyede delalet eden vakayiin şuhut ile ispatına karar
verir.
Ehlihibre vasıtasiyle tahkikata karar verildiği takdirde medarı tatbik olacak
yazı ve ehlihibrenin tahkikatı icra edeceği gün hakim tarafından tayin olunur.
Mahkeme bu bapta ancak iki tarafın ittifak ettikleri her nevi evrak ile
senedatı resmiyeden olan ve bir kimse tarafından hasbelmemuriye veya mahkeme
huzurunda tahrir veya imza edilen evrakı tatbika esas addedebilir.
Tatbika esas ittihaz olunabilecek evrak olmadığı veyahut olup da derecei
kifayede bulunmadığı takdirde ehlihibre tarafından terkip olunacak ibarelerle
münkir olan kimseye yazı yazdırılarak tatbikat icra olunur.
Madde 310 – Münazaalı olan senedin ziri ve senedin halini mübeyyin
tanzim olunacak zabıt varakası iki taraf ve katip tarafından imza olunarak
mahkeme kaleminde hıfzolunur.
Sayfa 33
798
Madde 311 – Bir memurun hasbelmemuriye yedinde bulunup tatbika
esas olmak üzere mahkeme kalemine teslim olunması iktiza eden senedin sureti
evvelemirde o memur tarafından istinsah olunarak ikametgahı veya teslim
edilecek mahallin mahkemesi reisine tasdik ettirildikten sonra aslı teslim
olunur.
İşbu suret asıl makamında olmak üzere memuru tarafından hıfzolunur ve asıl
hüküm ve kuvvetindedir. Sureti istinsah ve tasdik ettirilmeksizin mahkeme
kalemine teslim edilmiş olan senedin sureti mahkeme başkatibi tarafından
istinsah ve reis tarafından tasdik edilerek alakadarlara verilebilir.
Madde 312 – Resmi memurun veya üçüncü şahsın senedi teslim veya ibraz edebilmeleri
için zaruri masrafları ile senedin sureti harcı tahkikat icrasını talep eden
kimse tarafından verilir.
Madde 313 – Hakim senedin münkire aidiyetine karar verdiği takdirde
münkiri on beş liradan elli liraya kadar cezayi nakdiye ve talep vukuunda
davanın teahhuru sebebiyle diğer tarafın maruz kaldığı zararı tazmine mahküm
eder.
Madde 314 – Resmi ve gayrı resmi her nevi senedatın sahteliğini iddia
eden kimse asıl davayı rüyet eden mahkemede bu iddiasını gerek davayı asliye ve
gerek davayı hadise suretiyle ikame edebilir.Usulüne tevfikan icra kılınan
tetkikat neticesinde senedin sahte olmadığına dair mahkemeden sadır olan karar
kesbi katiyet ettikten sonra iş bu senet hakkında mahakimi cezaiyede dahi
sahtelik iddiası mesmu olmaz.
Madde 315 – Mahkemece sahtelik sebebiyle iptal edilen senet hakkında
ciheti cezaiyece ademi mesuliyet ve beraete dair verilecek karar hukuk
mahkemesince senedin iptali hakkındaki karara haizi tesir değildir.
Madde 316 – Sahtelik iddiasının, arzuhal ile beyan ve bunun bir
suretinin derhal hasma tebliğ olunması lazımdır.
Madde 317 – Sahtelik iddiası 308 inci madde ile mevaddı mütaakıbesi
ahkamına tevfikan tetkik olunur. Sahteliği iddia kılınan senedin ehlihibre marifetiyle
tetkik ve tatbikına ve vakayi ve hadisattan haberdar olanların istimaına karar
verildiği takdirde bu kabil senedat, neticei hükme kadar bir güna muameleye
esas ittihaz kılınmaz. Ancak bu senede müsteniden evvelce ittihaz edilen
ihtiyati tedbirlere de halel gelmez ve ledelhace senet sahibi hukukunun
muhafazası zımnında sair ihtiyati tedbirlere de tevessül edebilir.
Madde 318 – Bir
senedin sahte olduğuna dair sadir olan karar katiyet kesbettikten sonra hükmü
veren mahkeme reisi tarafından zirine hükmün hulasası yazılarak senet iptal
olunur. Bir mevkii resmiden tanzim ve tasdik kılınmış olan senedin kaydı aslisi
de bu suretle iptal edilir.
Madde 319 – Mahkemece sahtelik iddiasının reddi halinde sahteliği iddia
eden taraftan yirmi liradan yüz liraya kadar cezayi nakdi alınmakla beraber
talep vukuunda diğer tarafın maddi ve manevi zararları da mahkemece başkaca
takdir ve hükmolunur.
Madde 320 – Sahtelik iddiasından feragat olunabilir ise de feragatı
vakıayı kabul edip etmemekte mahkeme muhtardır. Mahkeme feragat iddiasını kabul
ettiği takdirde 319 uncu madde mucibince icap eden cezayi nakdiyi hükmeder.
Madde 321 – İbraz olunan senet, suret olursa davanın her halinde re'sen
veya iki taraftan biri canibinden senedin aslının ibrazı talep olunabilir.Bu
takdirde zayi veya telef olmamış ise senedin aslını ibraz mecburidir.
Sayfa 34
799
Madde 322 – Senedin aslını muhafaza eden taraf veya katibiadiller
veyahut sair memurlar, tahkikat hakiminin kararına tevfikan bunları mahkemeye
ibraz etmeğe mecburdurlar.
Tahkikat hakimi ibraz olunan senedin davanın esnayı cereyanında hıfzı için
icabeden tedbirleri ittihaz veya lüzumunda yeniden verilmek üzere ibraz edene
iadesini tensip edebilir.
Madde 323 – Tahkikat hakimi ibraz ve iraesi müşkül olan vesikaları,
mahallinde bizzat veya tayin edeceği ehlihibre vasıtasiyle tetkik ve
suretlerini asıllariyle tatbik eder.
Asılların halini tesbit için iki taraf huzurunda davet üzerine gelmedikleri
halde gıyaplarında yapılan muamele hakkında bir zabıt varakası tanzim olunur.
Vesikanın fotoğrafı da alınabilir.
Vesika mahkemenin dairei kazası haricinde bulunursa salahiyettar olan
mahkemenin niyabetiyle lazımgelen tetkikat icra olunur.
Madde 324 – Resmi bir dairede bulunmasından naşi vesikanın aslını
iraeden aciz olan taraf onun celbedilmesini talep edebilir.
Madde 325 – Ecnebi lisanla yazılmış olan vesikayı ibraz eden taraf
tercümesini de raptetmeye mecburdur.
Hakim veya diğer taraf mübrez tercümeyi kabule şayan görmezse resmen tercüme
ettirilmesi emrolunabilir.
2 – Senedatın ibrazı
mecburiyeti
Madde 326 – Kanunu Medeni ve Ticaret Kanunu mucibince bir kimse, yedinde
bulunan vesikayı ibraza mecbur olduğu gibi aşağıda yazılan vesikaları da ibraz
ile mükelleftir:
1 – Mahkemeye verilen evrakta istinat olunan senetler,
2 – Bir tarafın diğer taraftan davaya müteaallik aldığı mektup ve telgraflar,
3 – İki taraf için müşterek olan muamele ve menfaatlere mütaallik tanzim olunan
vesikalar,
4 – İki tarafın müstakillen veya müştereken malik olduğu vesikalar.
Madde 327 – Talep vukuunda hesap defterlerinin musaddak parçalarını ibraz
mecburidir.
Madde 328 – Yukarki maddede zikrolunan musaddak hesap defterleri
parçalarının aslına mutabık olduğunu tayin için icap eden defterlerin veyahut
parçası ibraz olunan asıl defter halinin tesbit edilmesine ve asılların
fotoğrafilerinin çıkarılmasına karar verilebilir.
Madde 329 – Vesikanın veya hesap defterinin muayyen parçalarının
ibrazını talep eden taraf mümkün olduğu kadar işbu vesikalar münderecatını
esbabı sübutiyesini beyan ettiği esnada tahriren tasrih ve tayin etmiş olması
lazımdır.
Madde 330 – İbrazı istenilen vesika ile ispat edilmek istenilen hususun
davanın sübutuna medar olacağına mahkemece kanaat hasıl olduğu ve hasım da işbu
vesikanın yedinde olduğunu ikrar veya
tahriren sebkeden talebe karşı sükut ettiği takdirde mahkeme vesikanın ibrazını
emreder.
Madde 331 – Vesikanın yedinde olduğunu
inkar eden tarafa hasmının talebiyle böyle bir vesikaya vazıülyed bulunmadığına
ve itina ile aradığı halde bulamadığına ve hasmının istimaline imkan vermemek
kasdiyle izaa veya imha veyahut ihfa etmediğine ve senedin nerede ve kimin
yedinde olduğundan malümatı bu-
Sayfa
35
800
lunmadığına
dair yemin teklif olunur. Mahkeme davanın haliyle şekli yemini tevfik edebilmek
için ledelhace yemin suretini tadil edebilir.
Madde 332 – Vesikayı ibraz veya yemin etmesine karar verilen taraf
kararda tayin olunan müddet zarfında vesikayı ibraz etmez ve ademi ibrazı
mazereti sahihaya müstenit olduğunu ispat edemez veya teklif olunan yemini
kabul ve icra etmezse mahkeme ibraz veya yemin edilmemek hususundaki maksadı
nazara alarak diğer tarafın senet münderecatı hakkındaki beyanatını kabul
edebilir.
Madde 333 – 326 ncı maddenin 2, 3, 4 üncü fıkralarında beyan olunan
vesikalar üçüncü şahıs yedinde ise onlar tarafından ibraz olunmasına karar
verilir.
Madde 334 – Üçüncü şahsın yedinde bulunan vesikanın ibrazını talep eden
kimsenin delaili sübütiyesini beyan ettiği sırada işbu vesikalar münderecatını
tayin ve tasrih etmesi lazımdır.
Talebi kabul olunursa hakim üçüncü şahsa istenilen vesikayı ibraz etmesini
emreder.
Madde 335 – Her şahıs yedinde bulunan evrakı ibraz veya nerede
bulunduğunu beyan etmek üzere şahit sıfatiyle mahkemeye celp olunabilir.
Madde 336 – Kanunen şahadetten imtinaa hakkı yoksa üçüncü şahıs, hakimin
kararına itaate mecburdur. İtaat etmezse şahitler hakkındaki ahkam tatbik
olunabilir.
BEŞİNCİ KISIM
Yemin
1 – Umumi hükümler
Madde 337 – (Değişik : 26/2/1985 - 3156/13 md.)
Yemin için çağırılacak kimseye, geçerli bir özürü olmaksızın yemin için tayin
olunan günde gelmediği takdirde yeminden kaçınmış ve yemin edeceği vakıaların
sabit olmuş sayılacağına karar verileceği, çıkarılacak davetiyede yazılmak
suretiyle bildirilir. Tayin edilen günde o kimse gelmezse yeminden kaçınmış ve
yemin edeceği vakıaların da sabit olmuş sayılmasına karar verilir.
Yemin davetiyesine yemine konu hususlar açıkça yazılır
Madde 338 – Yemin edecek kimsenin yeminden evvel vefatı veye ehliyetin
münselip olması halinde yemin teklifinden evvelki vaziyet avdet eder.
Madde 339 – Gerek iki taraftan birinin talebiyle ve gerek res'en teklif
olunan yemin mahkeme huzurunda alenen icra olunur. Tahkikat hakimi sorulacak
suali okuyup hal ve vaziyetin ehemmiyeti ve yalan yere yeminin neticeleri
hakkında yemini edecek kimsenin nazarı dikkatini celbeder. Sonra "size
sorulan sualler hakkında hakikata muvafık cevap vereceğinize ve hiçbir şey saklamıyacağınıza
Allahınız ve namusunuz üzerine yemin eder misiniz" ve o kimse de
"Allahım ve namusum üzerine yemin ediyorum" der.
Madde 340 – Hakim, yemin eden kimsenin ifadesini dinleyip aynen zapta
geçirdikten ve alenen okuduktan sonra bu ifadesinde sebat edip etmediğini
sorar.
Madde 341 – Hakim, tamam veya vazıh olmayan noktaları itmam ve izah için
lazım gördüğü sualleri yemin eden kimseye sorabilir. Bunun haricinde yeni bir
sual soramaz.
Madde 342 – Yemin edecek kimse malüliyet veya hastalık sebebiyle
mahkemeye gelmeğe müktedir değilse hakim diğer taraf ve mahkeme katibi hazır
olduğu halde ikametgahında o kimseyi tahlif eder.
Sayfa 36
801
Madde 343 – Mahkemenin dairei kazası haricinde ikamet eden
kimse yemin için o mahkemeye gelmek mecburiyetinde değildir. Bulunduğu mahal
mahkemesinde veya ecnebi memleketinde ise mahallinin usulüne tevfikan o
memleketin salahiyettar memuru huzurunda yemin etmesini talep edebilir.
2 – Kati yemin
Madde 344 – Kati yemin, bir kimsenin esas davasının halline müessir olan
bir fiilin ispatı için diğerine teklif ettiği yemindir.
Madde 345 – Kati yemin bir kimseye ancak zatinden sadir olan fiili
hakkında teklif olunur. Bir kimsenin bir şeyi bilmesi zatinden sadır olan fiil
nev'inden addolunur.
Madde 346 – Bir muamelenin sıhhat ve tamamiyeti için iki tarafın
muvafakatları kanunen kafi görülmiyen hallerde yemin teklif olunamaz.
Madde 347 – Kendisine yemin teklif olunan kimse, yemin etmez veya yemini
hasma reddeylemezse yeminin mevzuunu teşkil etmiş olan meseleyi ikrar etmiş
addolunur.
Kendisine yemin reddolunan kimsenin yeminden imtinaı dahi ikrar addolunur.
Madde 348 – Yemin teklif olunan fiil iki taraftan birinin zatinden sadır
olmamış ise yemin reddolunamaz.
Madde 349 – Teklif olunan yemin eda edildikten sonra diğer tarafın,
yeminin yalan yere olduğu hakkındaki davası esas davanın tehirini istilzam
etmez.
Madde 350 – Yemin teklif olunan kimse yemini edaya hazır olduğunu beyan
ettikten sonra diğer taraf teklifinden sarfınazar ile başka delil ikame edemez.
Madde 351 – Yemin, ancak icra eden ve teklif edilen kimsenin ve
mirasçılarının leh ve aleyhlerinde delil teşkil eder diğerleri için delil
teşkil edemez.
Madde 352 – Yemin, Ancak, yemin edecek kimsenin namus ve haysiyetine
müessir veya müstelzimi ceza olan mesailden başka fiiller hakkında verdirilir.
İşbu kaide yeminin reddi halinde de caridir.
Madde 353 – Yemin, iki tarafın zatlarına karşı teklif veya
reddolunabilir ve her halde bunlar tarafından eda olunur. İki taraftan biri
mahcur veya on sekiz yaşından aşağı ise yemin veli veya kanuni mümessiline
teklif veya reddolunabilir.
Madde 354 – Davasını ispat için yemin teklifinden başka delili olduğunu
beyan etmiş olan taraf dahi yemin teklif edebilir.
Şu kadar ki işbu deliller kabule şayan görüldüğü veya bu delillerin serd ve
istimali mümkün olduğu takdirde yemin teklif olunamaz.
3 – Re'sen teklif olunan yemin
Madde 355 – Mahkeme vereceği karar veya hükmü iki taraftan birinin
yemin etmesine talik edebilir.
Madde 356 – Mahkeme ancak aşağıdaki iki şartın tahakkuku halinde re'sen
yemin teklif edebilir:
1 – İddia olunan hususun kati deliller ile ispat edilmemiş olması.
2 – İddia olunan hususu ispat için irae olunan delillerin hüküm verilecek
derecede kanaat hasıl etmemesi.
Madde 357 – İddia olunan şeyin kıymetini tayin ve ispat mümkün oldukça
kıymet hakkında yemin teklif olunamaz.
Madde 358 – On sekiz yaşından aşağı olanlar ile mahcurların fiilleri
hakkında re'sen yemin veli veya kanuni mümesillerine teklif olunabilir.Veli ve
mümesiller mütaaddit ise mahkeme yemin edecek mümessili tayin eder.
Sayfa 37
802
Madde 359 – Re'sen yemin ancak muhakemenin hitamında teklif
olunabilir.
Madde 360 – Sorulacak şeyler hüküm verecek mahkeme tarafından tertip ve
tahrir olunup reis tarafından okunur.
Madde 361 – Mahkeme yemini tahkikat veya sulh hakimi huzurunda da icra
ettirebilir
Madde 362 – Mahkeme kanaatini teyit için iki taraftan birine yemin
teklif etmiş ise yemin icra veya ret olunmadıkça hüküm verilemez.
ALTINCI KISIM
Keşif
Madde 363 – Gerek re'sen ve gerek iki taraftan birinin talebi üzerine
davanın her halinde münazaalı mahallin keşfine karar verilebilir
Madde 364 – Keşif iki taraf usulen devet edildikten sonra vicahlarında
ve davete icabet etmedikleri halde gıyaplarında mahkeme veya tahkikat hakimi
tarafından yapılır. Mahkemei asliye, azasından birini istinabe suretiyle,keşif
muamelatını yapar. Fakat pek mühim meselelerde heyetle dahi icra edebilir.
Madde 365 – Şahit ve ehlivukuf mahallinde de istima olunabilir
Madde 366 – Keşif üzerine muameleyi mutazammın bir zabıt varakası tanzim
edilir. İki taraftan birinin talebi üzerine veya re'sen plan, resim ve
fotoğrafiler dosyaya raptolunur.
YEDİNCİ KISIM
Hususi esbabı hüküm
Madde 367 – Tahkikat hakimi, senetsiz ispatı caiz olan davalarda re'sen
veya talep üzerine bu kanunda gösterilmemiş olan diğer hüküm sebeplerinin
istima ve tetkikına da karar verebilir ve bu husus hakkında iki tarafı istima
ettikten sonra tebeyyün edecek hale göre iktiza eden tedbirleri ittihaz eder.
SEKİZİNCİ KISIM
Delillerin Tesbiti
Madde 368 – İki taraftan her biri, derdesti rüyet bulunan davada henüz
tahkik ve tetkikına sıra gelmemiş bulunan veyahut ileride ikame edeceği davada
dermeyan edilecek olan hususun şahit, keşif, ehlihibre veya diğer deliller ile
tesbitini talep edebilir.
Madde 369 – Kanunu Medeni hükmü mahfuz kalmak şartiyle ancak şimdiden
zabıt ve tesbit olunmazsa ileride zayi olacağı veya ikamesinde çok müşkülat
çıkacağı melhuz olan deliller bu fasıl hükmüne tevfikan tesbit olunabilir.
Madde 370 – Delillerin tesbiti için salahiyettar olan mahkeme, davanın
rüyet edildiği veyahut dava ikame olunmamış ise en seri ve en az masrafla
delilin tesbiti kabil bulunduğu mahkeme veya sulh hakimidir.
Madde 371 – Delillerin tesbiti, ispat olunacak vaka ile şahitlere ve
ehlihibreye sorulacak sualleri muhtevi ve üç nüshadan ibaret, arzuhal ile talep
olunur. Arzuhal mahkemece şayanı kabul görülürse delillerin tesbiti için bir
gün tayin edilir.
Madde 372 – Arzuhal
ve mahkemenin kararı sureti
diğer tarafa tebliğ olunur. Bu taraf
da sorulacak diğer sualleri hakime
göndermek ve muamele esnasında hazır bulunmak
salahiyetini haizdir. Müstedinin hukukunu
muhafaza için zaru-
Sayfa
38
803
ri görüldüğü veyahut müstacel esbap bulunduğu surette
istisnaen tebligattan sarfınazar olunabilir.
Ancak bu suretle mahkeme tesbit eylediği delaili mutazammın tanzim edeceği
zabıt varakası suretini derhal diğer tarafa tebliğe mecburdur.
Madde 373 – Delillerin tesbiti hakkında sebkeden itirazlar delilleri
tesbit eden hakim tarafından hallolunur. Delillerin tesbiti hususunda bu faslın
2, 3, 4 üncü kısımları hükümlerine riayet olunur.
Madde 374 – Delillerin tesbiti için ifa ve tanzim edilmiş bilümum
muamelat ve evrak esas dava dosyasının merbutu addolunur.
DOKUZUNCU FASIL
Tahkikatın hitamı ve muhakeme
Madde 375 – Tahkikat hakimi, iki tarafın iddia ve müdaafalariyle
delillerini ve dava dosyasını tetkik eder ve talep vukuunda neticei
müddealarını mübeyyin birer layiha verebilmeleri için de bir müddet tayin eder.
Bu müddet içinde hakim verilen layihaları dosya ile birleştirir ve tahkikatın
hitamını tefhim eder ve dosyayı mahkeme reisine takdim eyler. Tahkikatın hitamından
sonra da mahkeme iki tarafa layiha vermelerini emredebilir.
Madde 376 – Sulh mahkemelerinde iki taraf evrak üzerine hüküm
verilmesini talep etmedikleri takdirde tayin olunacak gün ve saatte şifahi
murafaaları icra olunmak üzere mahkemeye celp ve davet olunurlar.
Şifahi muhakemede mahkeme iki tarafa ikişer kere söz verdikten sonra
muhakemenin hitamını tefhim eder.
Hakim, iki tarafın iradı kelam hakkındaki mütalaalarını dinledikten sonra
herbirine şifahi muhakemede ne müddet için söz verebileceğini tayin ve tefhim
edebilir.
Madde 377 – (Değişik: 26/2/1985 - 3156/14 md.)
Asliye mahkemesinde 375 inci maddede yazılı işlemler bittikten sonra sözlü
yargılama ve hüküm için tayin olunacak günde mahkemede hazır bulunmak üzere iki
taraf davet olunur. Taraflara çıkarılacak davetiyede belli edilen günde
mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yargılamaya yokluklarında devam
edileceği ve hüküm verileceği belirtilir. Tayin edilecek gün, acele durumlar dışında
yedi günden az olamaz.
Sözlü yargılama için tayin edilen günde herhangi bir
tahkikat işlemi yapılmış ise 213 üncü maddenin son fıkrası hükmü burada da
uygulanır.
Sözlü yargılama 376 ncı madde hükmüne uygun olarak yapılır.
Madde 378 – Mahkeme,hakikatin tezahürü için lüzum görürse tahkikat
hakimi canibinden istima olunan şahit ve ehlivukufu tekrar celp ve isticvaba ve
iki tarafın tahkikat hakimi huzurunda dermeyan ve ispat ettikleri hususatın
yeni deliller ile ispat olunmasına karar verebilir.Şu kadar ki şahit hakkında
274 üncü madde hükmü mahfuzdur.
Madde 379 – Mahkeme, noksan gördüğü tahkikatı bizzat ikmal veya itmam
edeceği gibi bu hususun ifasını tahkikat hakimine veya mahkeme azasından diğer
birine de havale edebilir.
Madde 380 – Mahkeme huzurunda cereyan eden tahkikat ve muhakemat
esnasındaki hadiseler hakkında kararını verir.
Sayfa 39
804
Madde 381 – (Değişik: 26/2/1985 - 3156/15
md.)
Mahkeme, hazır olan tarafın iddia ve savunmalarını dinledikten sonra
yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararını tefhim eder.
Kararın tefhimi, en az 388 inci maddede belirtilen hüküm sonucunun duruşma
tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur.
Zorunlu nedenlerle yalnız hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli
kararın tefhim tarihinden başlayarak onbeş gün içinde yazılması gerekir.
ONUNCU FASIL
Hüküm
BİRİNCİ KISIM
Mahkemei asliye tarafından verilen hükümler
Madde 382 – Karar hafiyyen müzakere ve ittihaz olunur ve alenen tefhim
edilir.
Madde 383 – Müzakere ve reye ancak şifahi murafaada hazır bulunmuş olan
aza ve aza mülazimleri iştirak eder.
Madde 384 – Müzakereye iştirak ve rey ita edebilecek hakimlerin cümlesi
hazır bulunmadıkça müzakere icrası caiz değildir.
Madde 385 – Müzakereyi mahkeme reisi idare ve karara raptolunacak
meseleleri tayin eder. Bunlar hakkında serbestçe münakaşa olunduktan sonra reis
en kıdemsiz azadan başlıyarak ayrı ayrı reylerini toplar ve en son reyini
verir.
Bir mesele hakkında ittihaz olunacak karardan diğer meseleler hakkında tetkikat
ve müzakere icrasına lüzum olmadığı anlaşılır ise diğer meseleler hakkında
müzakere icrasiyle karar itasından sarfınazar olunur.
Madde 386 – Kararlar ittifak veya ekseriyeti ara ile verilir.
Madde 387 – Karar, mahkeme reisi tarafından veya reisin tensip edeceği
aza ve aza mülazimlerinden biri tarafından yazılır.
Madde 388 – (Değişik: 26/2/1985 - 3156/16 md.)
Karar aşağıdaki hususları kapsar:
1. Kararı veren mahkeme ile hakim veya hakimlerin ve tutanak katibinin ad ve
soyadları ve sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa kararın
hangi sıfatla verildiği,
2. Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile varsa kanuni temsilci ve
vekillerinin ad ve soyadları ile adresleri,
3. İki tarafın iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları
hususlar, ihtilaflı konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışması
ret ve üstün tutma sebepleri, sabit görülen vakıalarda bunlardan çıkarılan
sonuç ve hukuki sebep,
4. Hüküm sonucu ile varsa kanun yolu ve süresi, (1)
5. Kararın verildiği tarih ve hakim veya hakimlerin ve tutanak katibinin
imzaları,
Hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin,
istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç
ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve
tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
–––––––––––––
(1) Bu bentte yer alan "kanun yolları“ ibaresi,
26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunun 14 üncü maddesiyle "kanun yolu ve
süresi“ olarak değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
Sayfa 40
805
Madde 389 – Verilen karar ile iki tarafa tahmil ve bahşedilen
vazife ve haklar şüphe ve tereddüdü mucip olmıyacak surette gayet sarih ve açık
yazılmalıdır.
Madde 390 – Yazılan kararların ziri kararı veren hakimlerle zabıt katibi
tarafından imza olunur.
Madde 391 – Kararın aslı mahkemenin evrak mahzeninde başkatip tarafından
hıfzolunur.
Hıfzı tarihi zirine ve dosyasına işaret olunur.
Madde 392 – Karar tahrir ve imza olunduktan sonra suretleri bir hafta
içinde başkatip tarafından iki taraftan her birine makbuz mukabilinde verilir
ve bir nüshası da dosyasında hıfzolunur. Suretler asılları gibi imza olunmakla
beraber bunlara mahkemenin mühürü vazedilmek lazımdır. İki taraftan her birine
verilen suretler ilamdır.
Madde 393 – Müddetler ilamın iki taraftan her birine verildiği tarihten
başlar.
İKİNCİ KISIM
Sulh hakimleri kararları
Madde 394 – 397 – (Mülga: 13/12/1934 - 2606/2 md.)
ON BİRİNCİ FASIL
İşlemden Kaldırma ve Davanın Açılmamış Sayılması (1)
Madde 398 – 408 – (Mülga: 26/2/1985 - 3156/25 md.)
Madde 409 – (Değişik: 26/2/1985 - 3156/18 md.)
Oturuma çağrılmış olan tarafların hiçbiri gelmediği
veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dava
yenileninceye kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir.
Oturum gününün belli edilmesi için tarafların başvurması gereken hallerde, gün
tespit ettirilmemiş ise, son işlem tarihinden başlayarak bir ay geçmekle
birinci fıkra hükmü uygulanır.
Yukarıdaki fıkralar hükmü gereğince dosyası işlemden kaldırılmış olan dava,
işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde taraflardan birinin
dilekçe ile başvurması üzerine yenilenebilir. Yenileme dilekçesi, oturum, gün,
saat ve yerini bildiren çağırı kağıdı ile birlikte taraflara tebliğ olunur.
Dava dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak bir ay geçtikten sonra
yenilenirse yeniden harç alınır. Bu harç yenileyen tarafından ödenir ve karşı
tarafa yüklenemez. Bu şekilde harç verilerek yenilenen dava, yeni bir dava
sayılmaz.
İşlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davalar
açılmamış sayılır ve mahkemece bu hususta kendiliğinden karar verilerek kayıt
kapatılır.
Birinci ve ikinci fıkralar gereğince işlemden kaldırılmısına karar verilmiş ve
sonradan yenilenmiş olan dava, ilk yenilemeden sonra bir defadan fazla takipsiz
bırakılamaz. Aksi halde beşinci fıkra hükmü uygulanır.
Madde 410 – 412 – (Mülga : 26/2/1985 - 3156/25 md.)
———————————
(1) Fasıl Başlığı 26/2/1985 tarihli ve
3156 sayılı kanunun 17 inci maddesi ile değiştirilmiştir.
Sayfa 41
806
ON İKİNCİ FASIL
Masarifi muhakeme
Madde 413 – Müddei muhakeme masraflarını harç tarifesi mucibince
tediyeye mecburdur.Davayı mütekabilenin müddeabihten fazlası hakkındaki
muhakeme masraflarını müddeaaleyh kezalik harç tarifesine tevfikan tediyeye
mecburdur.
Madde 414 – İki taraftan her biri istimaını talep eylediği şahit ve
ehlihibrenin veya talebine mebni icra kılınacak keşif ve sair muamelenin
masrafını tediyeye ve buna kifayet edecek meblağı mahkeme veznesine tevdie
mecburdur. Hakim tarafından tayin olunan müddet içinde masrafı vermeyen taraf
talebinden sarfınazar etmiş addolunur.
Madde 415 – Re'sen icrası emrolunan muamelenin istilzam ettiği masrafı
iki taraftan birinin veya her ikisinin tediye etmesine karar verilir ve bunun
için takdir olunacak meblağ mahkeme kalemine tevdi olunur.
Tayin olunan müddet içinde işbu muameleye ait masraf tediye olunamaz ise
ileride icap edenlerden istifa olunmak şartiyle Devlet hazinesinden tediye
olunmasına karar verilebilir.
Madde 416 – Masarifi muhakemeyi berveçhi peşin tediye eden taraf haklı
çıkarsa bu masraf diğer tarafa tahmil olunur.
Madde 417 – Kanunen musarrah olan hallerden maadasında masarifi
muhakemenin aleyhinde hüküm verilen taraftan istifa olunmasına karar verilir.
Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa mahkeme her birini masrafla
ilzam veya bu masrafı aralarında takdir ettiği surette taksim eder.
Hakim huzurunda tetkik olunan davalara ait masarifi muhakeme iki taraf beyninde
mukaveleye göre ve böyle bir mukavele yoksa ahkamı sabıkaya tevfikan
hükmolunur.
Madde 418 – Davanın esası hakkında lehine hüküm verilmiş olan taraf
aşağıdaki hallerden birini yapmış ise masarifi muhakemenin tamamı veya bir
kısmiyle mahküm edilebilir:
1 – Davayı bililtizam uzatmak,
2 – Lüzumsuz masraf yapmak,
3 – Yedinde bulunup da hükme müessir olan vesikaları vakit ve zamaniyle hasmına
bildirmemek.
Madde 419 – Mahkumualeyhler mütaaddit ise masarifi muhakeme davadaki
alakalarına göre taksim olunur ve kendileri müteselsilen mesul addolunabilir.
Madde 420 – Davaya müdahale eden kimsenin iltihak ettiği taraf mahküm
olursa yalnız müdahale masrafiyle mahküm edilir. Aksi halde bu masraf diğer
tarafa tahmil olunur. Mamafih hüküm üçüncü şahsın iltihak ettiği taraf lehine
verilmiş olsa bile lehine hükmolunan tarafın hal ve hareketi üçüncü şahsın
müdahalesini istilzam etmiş ise müdahaleye mütaallik masrafın tamamı veya bir
kısmı lehine hükmedilen tarafa tahmil olunabilir.
Madde 421 – Mahkeme suiniyet sahibi olan müddeialeyhi veyahut bir güna
hakkı olmadığı halde dava ikame eden tarafı kanuni masraftan başka diğer
tarafın vekiliyle aralarında takarrür eden ücreti vekaletin tamamı veya bir
kısmı ile de mahkum edebilir.
Ücreti vekaletin miktarı hakkında ihtilaf vukuunda miktarını re'sen mahkeme takdir
eder.
Sayfa 42
807
Madde 422 – Suiniyet sahibi olan müddeaaleyh yahut bir güna hakkı
olmadığı halde dava etmiş olan taraf bundan maada yüz liraya kadar cezayi
nakdiye mahküm edilebilir. Bu haller vekilden sadır olmuş ise cezayi nakdi
vekil hakkında tayin olunur.
Madde 423 – Masarifi muhakeme aşağıda beyan olunan şeylerdir:
1 – Tarife mucibince mahkeme kalemi vasıtasiyle yapılan masraflarla celsei muhakeme,
keşif ve haciz masrafları,
2 – Şahidin seyahat ve ikamet masrafiyle yevmiyesi ve ehlihibre ücret ve
masrafları,
3 – İlam harçları,
4 – Resmi dairelerden talep olunan evrakın asıl ve suret tasdik ve pul
harçları,
5 – Mahkemede bizzat hazır bulunanların bulundukları günlere ait seyahat ve
ikamet masrafları,
6 – Davanın ehemmiyetine göre kanunu mucibince takdir olunacak vekil ücretleri.
Vekili bulunduğu halde mahkeme de bizzat ispatı vücut eden taraf yalnız seyahat
masrafiyle bir güne mahsus olmak üzere yevmiye alabilir. Ancak hakim bizzat
isticvap veya yemin etmesine karar vermiş ise bu günler için yevmiye alabilir.
Madde 424 – 421 nci maddenin ikinci fıkrasına ve maddei sabıkanın
altıncı numarasına tevfikan takdir olunacak ücretler ancak iki taraf arasında
muteberdir. Vekil ile müvekkil arasındaki münasebet hakkında hukuku adiye
ahkamı tatbik olunur.
Madde 425 – İki taraftan birinin vefatı, davanın terki gibi bir sebeple
hükme iktiran etmiyen davalara mütaallik masarifi muhakeme tahkikat hakimi
tarafından takdir ve hükmolunur.
Madde 426 – Lehine hüküm verilen taraf için tahsil olunacak masarifi
muhakeme miktarı hükümde gösterilmek lazımdır. Tahkikatın hitamına kadar olan
masarifi muhakemenin miktarı iki taraftan her biri canibinden verilecek
müfredat pusulası üzerine tahkikat hakimi ve muhakeme celsesi masrafları da
mahkeme tarafından takdir olunur.
ÜÇÜNCÜ BAP
Kanun Yolları (1)
BİRİNCİ FASIL
İstinaf (1)
İstinaf yoluna
başvurulabilen kararlar
Madde 426/A – (Ek: 26/9/2004 – 5236/15 md.)
İlk derece mahkemelerinden verilen nihaî
kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir.
Miktar veya değeri birmilyar lirayı geçmeyen malvarlığı
davalarına ilişkin kararlar kesindir.
Alacağın bir kısmının
dava edilmiş olması durumunda birmilyar liralık kesinlik sınırı alacağın
tamamına göre belirlenir.
Alacağın tamamının
dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl isteminin kabul edilmeyen bölümü
birmilyar lirayı geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz.
İlk derece
mahkemelerinin diğer kanunlarda temyiz edilebileceği veya haklarında Yargıtaya
başvurulabileceği belirtilmiş olup da bölge adliye mahkemelerinin görev alanına
giren dava ve işlere ilişkin nihaî kararlarına karşı bölge adliye mahkemelerine
başvurulabilir.
İstinaf dilekçesi
Madde 426/B – (Ek: 26/9/2004 – 5236/15 md.)
İstinaf yoluna başvurma, dilekçeyle yapılır ve
dilekçeye karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenir.
İstinaf dilekçesinde
aşağıdaki hususlar bulunur:
––––––––––––––––––
(1) 26/9/2004 tarihli ve 5236 saylı Kanunun
15 inci maddesiyle; Üçüncü Babın başlığı “Hükümlere karşı müracaat tarikleri”
iken “Kanun Yolları”, Birinci Fasıl başlığı “Temyiz” iken “İstinaf” olarak
değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
Sayfa 43
808
1. Başvuran
ile karşı tarafın davadaki sıfatları, adı, soyadı ve adresleri.
2. Varsa yasal
temsilci ve vekillerinin adı, soyadı ve adresleri.
3. Kararın hangi
mahkemeden verilmiş olduğu ve tarihi ile sayısı.
4. Kararın
başvurana tebliğ edildiği tarih.
5. Kararın
özeti.
6. Başvuru
sebepleri ve gerekçesi.
7. İstem
sonucu.
8. Başvuranın
veya varsa yasal temsilci yahut vekilinin imzası.
İstinaf
dilekçesi, başvuranın kimliği ve imzasıyla, başvurulan kararı yeteri kadar
belli edecek kayıtları taşıması durumunda diğer hususlar bulunmasa bile
reddolunmayıp, 426/O maddesi çerçevesinde gerekli inceleme yapılır.
İstinaf
dilekçesinin verilmesi
Madde 426/C – (Ek: 26/9/2004 –
5236/15 md.)
İstinaf dilekçesi, kararı veren
mahkemeye veya başka bir yer mahkemesine verilebilir. İstinaf dilekçesi hangi
mahkemeye verilmişse, o mahkemece bölge adliye mahkemesi başvuru defterine
kaydolunur ve başvurana ücretsiz bir alındı belgesi verilir.
Kararı veren
mahkemeden başka bir mahkemeye verilmiş olan istinaf dilekçesi, bu mahkemece
yukarıdaki fıkraya göre işlem yapıldıktan sonra kararı veren mahkemeye
örnekleriyle birlikte gönderilir. Bu durum derhâl mahkemesine bildirilir.
İstinaf yoluna
başvurma tarihi konusunda 178 inci madde hükmü uygulanır.
Dosya, kararı
veren mahkemece, istinaf dilekçesinde gösterilen daire ile bağlı kalınmaksızın,
yetkili bölge adliye mahkemesine gönderilir.
Harç ve
giderlerin yatırılması
Madde 426/D – (Ek: 26/9/2004 –
5236/15 md.)
İstinaf
dilekçesi verilirken, tebliğ giderleri de dahil olmak üzere gerekli harç ve
giderler ödenir. Bunların eksik ödenmiş olduğu sonradan anlaşılırsa, kararı
veren mahkeme tarafından verilecek yedi
günlük kesin süre içinde
tamamlanması, aksi hâlde başvurudan vazgeçmiş sayılacağı
hususu başvurana yazılı olarak bildirilir. Verilen kesin süre içinde harç ve
giderler tamamlanmadığı takdirde, mahkeme başvurunun yapılmamış sayılmasına
karar verir. Bu karara karşı istinaf yoluna başvurulması hâlinde, 426/F
maddesinin ikinci fıkrası hükmü kıyas yoluyla uygulanır.
Başvuru
süresi
Madde 426/E – (Ek: 26/9/2004 –
5236/15 md.)
İstinaf yoluna başvuru süresi
onbeş gün, 8.1.1943 tarihli ve 4353 sayılı Kanuna tabi kamu kurumları hakkında
otuz gündür. Bu süre, ilâmın usulen taraflardan her birine tebliğiyle işlemeye
başlar. İstinaf yoluna başvuru süresine ilişkin özel kanun hükümleri saklıdır.
İstinaf
dilekçesinin reddi
Madde 426/F – (Ek: 26/9/2004 –
5236/15 md.)
İstinaf dilekçesi,
yasal süre geçtikten sonra verilir veya kesin olan bir karara ilişkin olursa,
kararı veren mahkeme istinaf dilekçesinin reddine karar verir ve 426/D
maddesine göre yatırılan giderden karşılanmak suretiyle ret kararını
kendiliğinden ilgiliye tebliğ eder.
Bu ret kararına
karşı tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde istinaf yoluna
başvurulabilir. İstinaf yoluna başvurulduğu ve gerekli giderler de yatırıldığı
takdirde dosya, kararı veren mahkemece yetkili bölge adliye mahkemesine
gönderilir. Bölge adliye mahkemesi ilgili dairesi istinaf dilekçesinin reddine
ilişkin kararı yerinde görmezse, ilk istinaf dilekçesine göre gerekli
incelemeyi yapar.
Sayfa 44
808-1
İstinaf
dilekçesine cevap
Madde 426/G – (Ek: 26/9/2004 –
5236/15 md.)
İstinaf dilekçesi, kararı veren
mahkemece karşı tarafa tebliğ olunur.
Karşı taraf, tebliğden itibaren
onbeş gün içinde cevap dilekçesini kararı veren mahkemeye veya bu mahkemeye
gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verebilir.
Kararı veren
mahkeme, dilekçeler verildikten veya bunun için belli süreler geçtikten sonra,
dosyayı dizi listesine bağlı olarak yetkili bölge adliye mahkemesine gönderir.
Katılma
yolu ile başvurma
Madde 426/H – (Ek: 26/9/2004 –
5236/15 md.)
İstinaf dilekçesi kendisine
tebliğ edilen taraf, başvurma hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş
olsa bile, vereceği cevap dilekçesi ile istinaf yoluna başvurabilir. İstinaf
yoluna asıl başvuran taraf, buna karşı onbeş gün içinde cevap verebilir.
İstinaf yoluna
başvuran, bu isteminden feragat eder veya istemi bölge adliye mahkemesi
tarafından esasa girilmeden reddedilirse, katılma yolu ile başvuranın istemi de
reddedilir.
Başvurma
hakkından feragat
Madde 426/İ – (Ek: 26/9/2004 –
5236/15 md.)
Taraflar,
ilâmın kendilerine tebliğinden önce, istinaf yoluna başvurma hakkından feragat
edemez.
Başvuru
yapıldıktan sonra feragat edilirse, dosya bölge adliye mahkemesine gönderilmez
ve kararı veren mahkemece başvurunun reddine karar verilir. Dosya bölge adliye
mahkemesine gönderilmiş ve henüz karara bağlanmamış ise başvuru feragat
nedeniyle reddolunur.
Başvurunun
icraya etkisi
Madde 426/J – (Ek: 26/9/2004 –
5236/15 md.)
İstinaf yoluna
başvurma, kararın icrasını durdurmaz. 9.6.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflâs
Kanununun icranın geri bırakılmasıyla ilgili 36 ncı maddesi hükmü saklıdır.
Nafaka kararlarında icranın geri bırakılmasına karar verilemez.
Kişiler ve
aile hukukuna, taşınmaz mala ve bununla ilgili aynî haklara ilişkin kararlar
kesinleşmedikçe yerine getirilemez.
Kötüniyetle
istinaf yoluna başvurma
Madde 426/K – (Ek: 26/9/2004 –
5236/15 md.)
İstinaf başvurusunun kötüniyetle
yapıldığı anlaşılırsa bölge adliye mahkemesince 422 nci madde hükümleri
uygulanır.
Ön inceleme
Madde 426/L – (Ek: 26/9/2004 –
5236/15 md.)
Bölge adliye
mahkemesi hukuk dairesince dosya üzerinde yapılacak ön inceleme sonunda;
incelemenin başka bir dairece yapılması gerektiği, kararın kesin olduğu,
başvurunun süresi içinde yapılmadığı, başvuru şartlarının yerine getirilmediği,
başvuru sebeplerinin veya gerekçesinin hiç gösterilmediği tespit edilen
dosyalar hakkında öncelikle gerekli karar verilir. Eksiklik bulunmadığı
anlaşılan dosya incelemeye alınır.
Duruşma
yapılmadan verilecek kararlar
Madde 426/M – (Ek: 26/9/2004 –
5236/15 md.)
Ön inceleme
sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa;
I. Aşağıdaki durumlarda bölge
adliye mahkemesi, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden
görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde
uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye
gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verir;
Sayfa 45
808-2
1. Davaya
bakması yasak olan hâkimin karar vermiş olması.
2. İleri
sürülen haklı ret istemine rağmen reddedilen hâkimin davaya bakmış olması.
3. Mahkemenin
görevli ve yetkili olmasına rağmen görevsizlik veya yetkisizlik kararı vermiş
olması veya mahkemenin görevli ya da yetkili olmamasına rağmen davaya bakmış
bulunması veyahut mahkemenin bölge adliye mahkemesinin yargı çevresi dışında
kalması.
4. Taraf ve
dava ehliyeti ya da davayı takip yetkisi bulunmayan veya vekil ve temsilci
olmayan kimseler önünde davaya bakılmış ve karar verilmiş olması.
5. Mahkemece
usule aykırı olarak davanın veya karşılık davanın açılmamış sayılmasına,
davaların birleştirilmesine veya ayrılmasına, merci tayinine karar verilmiş
olması.
6. Mahkemece,
tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan
veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması.
II. Aşağıdaki
durumlarda davanın esasıyla ilgili olarak;
1. İncelenen
mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığı
takdirde başvurunun esastan reddine,
2. Yargılamada
eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de
yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın
gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında,
3. Yargılamada
bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların
tamamlanmasından sonra yeniden esas hakkında,
Duruşma
yapılmadan karar verilir.
İnceleme
Madde 426/N – (Ek: 26/9/2004 –
5236/15 md.)
Bölge adliye
mahkemesi hukuk dairesince inceleme, davanın özelliğine göre heyetçe veya
görevlendirilecek bir üye tarafından yapılır.
İnceleme
sırasında gereken hâllerde başka bir bölge adliye mahkemesi veya ilk derece
mahkemesi istinabe edilebilir.
İncelemenin
kapsamı
Madde 426/O – (Ek: 26/9/2004 –
5236/15 md.)
İnceleme, istinaf dilekçesinde
belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi
kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu re'sen gözetir.
Duruşma
yapılmasına karar verilmesi
Madde 426/P – (Ek: 26/9/2004 –
5236/15 md.)
426/M
maddesinde belirtilen hâller dışında inceleme duruşmalı olarak yapılır. Bu
durumda duruşma günü taraflara tebliğ edilir.
Yapılamayacak işlemler
Madde 426/R – (Ek: 26/9/2004 –
5236/15 md.)
Bölge adliye
mahkemesi hukuk dairelerinde karşılık dava açılamaz, davaya katılma isteminde
bulunulamaz, davanın ıslahı ve 45 inci maddenin birinci fıkrası hükmü saklı
kalmak üzere davaların birleştirilmesi istenemez, bölge adliye mahkemesince
re'sen göz önünde tutulacaklar dışında, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen
iddia ve savunmalar dinlenemez, yeni delillere dayanılamaz.
Bölge adliye
mahkemeleri için yetki sözleşmesi yapılamaz.
İlk derece
mahkemesinde usulüne uygun olarak gösterildiği hâlde incelenmeden reddedilen
veya mücbir bir sebeple gösterilmesine olanak bulunmayan deliller bölge adliye
mahkemesince incelenebilir.
Sayfa 46
808-3
Duruşmaya
gelinmemesi ve giderlerin ödenmemesi
Madde 426/S – (Ek: 26/9/2004 – 5236/15 md.)
Duruşmalı olarak incelenen işlerde taraflara çıkartılan
çağrı kâğıtlarında, duruşmada hazır bulunmadıkları takdirde tahkikatın
yokluklarında yapılarak karar verileceği hususu ile başvuran tarafa
çıkartılacak çağrı kâğıdında, ayrıca, yapılacak tahkikatla ilgili olarak bölge
adliye mahkemesince belirlenen gideri duruşma gününe kadar avans olarak
yatırması gerektiği açıkça belirtilir.
Başvuran, kabul
edilebilir bir mazerete dayanarak duruşmaya gelemediğini bildirdiği takdirde,
yeni bir duruşma günü tayin edilerek taraflara bildirilir.
Başvuran mazeretsiz
olarak duruşmalara katılmadığı veya tahkikatla ilgili giderler süresi içinde
yatırılmadığı takdirde, dosyanın mevcut durumuna göre karar verilir. Şu kadar
ki, öngörülen tahkikat yapılmaksızın karar verilmesine olanak bulunmayan
hâllerde başvuru reddedilir.
Karar
Madde 426/T – (Ek: 26/9/2004 – 5236/15 md.)
Karar aşağıdaki
hususları içerir:
1. Kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesi
ile başkan, üyeler ve tutanak kâtibinin ad ve soyadları, sicil numaraları.
2. Tarafların ve
davaya ilk derece mahkemesinde katılanların kimlikleri ile varsa yasal temsilci
ve vekillerinin adı, soyadı ve adresleri.
3. Tarafların iddia ve
savunmalarının özeti.
4. İlk derece
mahkemesi kararının özeti.
5. İleri sürülen
istinaf sebepleri.
6. Taraflar arasında
uyuşmazlık konusu olan veya olmayan hususlarla bunlara ilişkin delillerin
tartışması, ret ve üstün tutma sebepleri, sabit görülen olaylarla bunlardan
çıkarılan sonuç ve hukukî sebep.
7. Hüküm sonucu ile
varsa kanun yolu ve süresi.
8. Kararın verildiği
tarih, başkan ve üyeler ile tutanak kâtibinin imzaları.
Hüküm sonucu kısmında,
gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istem sonuçlarından her
biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç veya tanınan hakların,
tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gereklidir.
Uygulanacak diğer
hükümler
Madde 426/U – (Ek: 26/9/2004 – 5236/15 md.)
Bu Fasılda aksine hüküm bulunmayan hâllerde ilk
derece mahkemesinde uygulanan yargılama usulü bölge adliye mahkemesinde de
uygulanır.
İKİNCİ FASIL (1)
Temyiz (1)
Temyiz edilebilen
kararlar
Madde 427 – (Yeniden Düzenleme: 26/9/2004 – 5236/16
md.) (2)
Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinden verilen
temyizi kabil nihaî kararlar ile hakem kararlarına karşı tebliğ tarihinden
itibaren onbeş gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir; bu süre, 8.1.1943
tarihli ve 4353 sayılı Kanuna tâbi kamu kurumları hakkında otuz gündür.
Davada haklı çıkmış
olan taraf da hukukî yararı bulunmak şartıyla temyiz yoluna başvurabilir.
Temyiz edilemeyen
kararlar
Madde 428 – (Yeniden Düzenleme: 26/9/2004 – 5236/16
md.) (2)
Bölge adliye mahkemelerinin aşağıdaki kararları
hakkında temyiz yoluna gidilemez:
1. Miktar veya değeri
beşmilyar lirayı geçmeyen davalara ilişkin kararlar,
2. 8 inci maddede
gösterilen davalar ile (Kat Mülkiyeti Kanunundan doğup gayrimenkulün aynına
ilişkin olan davalar hariç) özel kanunlarda sulh hukuk mahkemesinin görevine
girdiği belirtilen davalarla ilgili kararlar.
–––––––––––––
(1)” İkinci Fasıl” ve “Temyiz” başlıkları; 26/9/2004
tarihli ve 5236 sayılı Kanunun 16 ncı maddesiyle eklenmiştir.
(2) 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunun 16 ncı
maddesindeki “…427 ilâ 439 uncu maddeleri aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.”
hükmüne istinaden yapılan düzenlemeye uyulmuştur.
Sayfa 47
808-4
3. Yargı çevresi
içinde bulunan ilk derece mahkemeleri arasındaki yetki ve görev
uyuşmazlıklarını çözmek için verilen kararlar ile merci tayinine ilişkin
kararlar.
4. Çekişmesiz yargı
işlerinde verilen kararlar.
5. İrs ve soybağına
ilişkin sonuçlar doğuran davalar hariç olmak üzere, nüfus kayıtlarının
düzeltilmesine ilişkin davalarla ilgili kararlar.
6. Yargı çevresi
içindeki ilk derece mahkemeleri hâkimlerinin davayı görmeye hukukî veya fiilî
engellerinin çıkması hâlinde, davanın o yargı çevresi içindeki başka bir
mahkemeye nakline ilişkin kararlar.
(1) numaralı bentteki
kararlarda alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda, beşmilyar
liralık kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir. Alacağın
tamamının dava edilmiş olması hâlinde, kararda asıl istemin kabul edilmeyen
bölümü beşmilyar lirayı geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur. Ancak, karşı
taraf temyiz yoluna başvurduğu takdirde, diğer taraf da düzenleyeceği cevap
dilekçesiyle kararı temyiz edebilir.
Kanun yararına
temyiz
Madde 429 – (Yeniden Düzenleme: 26/9/2004 – 5236/16
md.) (1)
İlk derece mahkemelerinin ve bölge adliye
mahkemesi hukuk dairelerinin kesin olarak verdikleri kararlarla, istinaf veya
temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlara karşı,
yürürlükteki hukuka aykırı bulunduğu ileri sürülerek Adalet Bakanlığı veya
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kanun yararına temyiz yoluna
başvurulur.
Temyiz istemi
Yargıtayca yerinde görüldüğü takdirde, karar kanun yararına bozulur. Bu bozma,
kararın hukukî sonuçlarını ortadan kaldırmaz.
Bozma kararının bir
örneği Adalet Bakanlığına gönderilir ve Bakanlıkça Resmî Gazetede
yayımlanır.
Temyiz dilekçesi
Madde 430 – (Yeniden Düzenleme: 26/9/2004 – 5236/16
md.) (1)
Temyiz, dilekçeyle yapılır ve dilekçeye karşı tarafın
sayısı kadar örnek eklenir.
Temyiz dilekçesinde aşağıdaki hususlar bulunur:
1. Temyiz eden ile
karşı tarafın davadaki sıfatları, adı, soyadı ve adresleri.
2. Bunların varsa
yasal temsilci ve vekillerinin adı, soyadı ve adresleri.
3. Temyiz edilen
kararın hangi bölge adliye mahkemesi hukuk dairesinden verilmiş olduğu, tarihi
ve sayısı.
4. Yargıtayın bozma
kararı üzerine, bozmaya uygun olarak ilk derece mahkemesince verilen yeni
kararın veya direnme kararına karşı temyizde direnme kararının, hangi
mahkemeye ait olduğu, tarihi ve sayısı.
5. İlâmın temyiz edene
tebliğ edildiği tarih.
6. Kararın özeti.
7. Temyiz sebepleri ve
gerekçesi.
8. Duruşma istenmesi
hâlinde bu istek.
9. Temyiz edenin veya
varsa yasal temsilci yahut vekilinin imzası.
Temyiz dilekçesi,
temyiz edenin kimliği ve imzasıyla temyiz olunan kararı yeteri kadar belli
edecek kayıtları taşıması hâlinde, diğer şartlar bulunmasa bile reddolunmayıp
temyiz incelemesi yapılır.
Temyiz dilekçesinin
verilmesi
Madde 431 – (Yeniden Düzenleme: 26/9/2004 – 5236/16
md.) (1)
Temyiz dilekçesi, kararı veren bölge adliye
mahkemesi hukuk dairesine veya Yargıtayın bozması üzerine hüküm veren ilk
derece mahkemesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi
hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilir.
–––––––––––––
(1) 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunun 16 ncı
maddesindeki “…427 ilâ 439 uncu maddeleri aşağıdaki şekilde yeniden
düzenlenmiştir.” hükmüne istinaden yapılan düzenlemeye uyulmuştur.
Sayfa 48
809
Temyiz
dilekçesi kararı veren mahkemeden başka bir mahkemeye verilmişse temyiz
defterine kaydolunur ve durum derhâl kararı temyiz edilen mahkemeye bildirilir.
Temyiz edene ücretsiz
bir alındı belgesi verilir.
Kıyas
yoluyla uygulanacak hükümler
Madde 432 – (Yeniden Düzenleme:
26/9/2004 – 5236/16 md.) (1)
Bu Kanunun istinaf yolu ile
ilgili 426/C ilâ 426/İ ve 426/L maddeleri hükümleri, temyiz yolu konusunda da
kıyas yoluyla uygulanır.
Temyizin
icraya etkisi
Madde 433 – (Yeniden Düzenleme:
26/9/2004 – 5236/16 md.) (1)
Temyiz, kararın icrasını
durdurmaz. İcra ve İflâs Kanununun icranın geri bırakılmasıyla ilgili 36 ncı
maddesi hükmü saklıdır. Nafaka kararlarında icranın geri bırakılmasına karar
verilemez.
Kişiler ve
aile hukukuna, taşınmaz mala ve bununla ilgili aynî haklara ilişkin kararlar
kesinleşmedikçe yerine getirilemez.
Kararın
kesinleştiği ilâmın altına veya arkasına yazılıp, tarih ve mahkeme mührü konmak
ve mahkeme başkanı veya hâkimi tarafından imzalanmak suretiyle belirtilir.
Kötüniyetle
temyiz
Madde 434 – (Yeniden Düzenleme:
26/9/2004 – 5236/16 md.) (1)
Temyiz isteminin
kötüniyetle yapıldığı anlaşılırsa Yargıtayca 422 nci madde hükümleri
uygulanır.
Temyiz
incelemesi ve duruşma
Madde 435 – (Yeniden Düzenleme:
26/9/2004 – 5236/16 md.) (1)
Yargıtay, tarafların ileri
sürdükleri temyiz sebepleriyle bağlı olmayıp, kanunun açık hükmüne aykırı
gördüğü diğer hususları da inceleyebilir.
Yargıtay
temyiz incelemesini dosya üzerinde yapar. Ancak, tüzel kişiliğin feshine veya
genel kurul kararlarının iptaline, evlenmenin butlanına veya iptaline, boşanma
veya ayrılığa, velâyete, soybağına ve kısıtlamaya ilişkin davalarla miktar veya
değeri onmilyar lirayı aşan alacak ve ayın davalarında taraflardan biri temyiz
veya cevap dilekçesinde duruşma yapılmasını istemiş ise, Yargıtayca bir gün
belli edilerek taraflara usulen çağrı kağıdı gönderilir. Tebliğ tarihi ile
duruşma günü arasında en az onbeş gün bulunması gerekir; taraflar gelmişlerse bu
süreye bakılmaz. Tebligat gideri verilmemişse duruşma istemi dikkate alınmaz.
Duruşma giderinin eksik ödenmiş olduğu anlaşılırsa, dairenin başkanı tarafından
verilecek yedi günlük kesin süre içinde tamamlanması, aksi hâlde duruşma
isteminden vazgeçilmiş sayılacağı, duruşma isteyene yazılı olarak bildirilir.
Verilen süre içinde giderler tamamlanmadığı takdirde, Yargıtay incelemesini
dosya üzerinde yapar.
Onmilyar
liralık duruşma sınırının belirlenmesinde 428 inci maddenin ikinci
fıkrası kıyas yoluyla uygulanır.
Yargıtay,
ikinci fıkra hükmü ile bağlı olmaksızın, bilgi almak üzere re'sen de duruşma
yapılmasına karar verebilir.
Duruşma günü
belli edilen hâllerde Yargıtay, tarafları veya gelen tarafı dinledikten sonra, taraflardan
hiçbiri gelmemiş ise dosya üzerinde inceleme yaparak kararını verir.
Duruşma günü kararı verilemeyen
işlerin en geç yirmi gün içinde karara bağlanması zorunludur.
Kanunda ivedi
olduğu bildirilen dava ve işlere ait temyiz incelemesi öncelikle yapılır.
–––––––––––––
(1) 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunun 16 ncı
maddesindeki “…427 ilâ 439 uncu maddeleri aşağıdaki şekilde yeniden
düzenlenmiştir.” hükmüne istinaden yapılan düzenlemeye uyulmuştur.
Sayfa 49
810
Onama
kararları
Madde 436 – (Yeniden Düzenleme:
26/9/2004 – 5236/16 md.) (1)
Yargıtay, onama kararında,
onadığı kararın hukuk kurallarına uygunluk gerekçesini göstermek zorundadır.
Temyiz olunan
kararın, kanunun olaya uygulanmasında hata edilmiş olmasından dolayı bozulması gerektiği
ve kanuna uymayan husus hakkında yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç
duyulmadığı takdirde Yargıtay, kararı değiştirerek ve düzelterek onayabilir.
Tarafların
kimliklerine ait yanlışlıklarla, yazı, hesap veya diğer açık ifade
yanlışlıkları hakkında da bu hüküm uygulanır.
Karar, usule
ve kanuna uygun olup da gösterilen gerekçe doğru bulunmazsa, gerekçe
değiştirilerek ve düzeltilerek onanır.
Bozma
sebepleri
Madde 437 – (Yeniden Düzenleme:
26/9/2004 – 5236/16 md.) (1)
Yargıtay, aşağıda belirtilen sebeplerden
dolayı gerekçe göstererek temyiz olunan kararı kısmen veya tamamen bozar:
1. Hukukun
veya taraflar arasındaki sözleşmenin yanlış uygulanmış olması.
2. Dava
şartlarına aykırılık bulunması.
3. Taraflardan
birinin davasını ispat için dayandığı delillerin kanunî bir sebep olmaksızın
kabul edilmemesi.
4. Karara etki
eden yargılama hatası veya eksiklikleri bulunması.
Yargıtay
kararlarının tebliği
Madde 438 – (Yeniden Düzenleme:
26/9/2004 – 5236/16 md.) (1)
Yargıtayın bozma kararları ile
onama kararları mahkeme yazı işleri müdürü tarafından derhâl taraflara tebliğ
edilir.
Tebliğ giderleri, temyiz
dilekçesiyle birlikte, temyiz isteminde bulunandan peşin olarak alınır. Bu
giderlerin ödenmemesi hâlinde 426/D maddesi hükmü uygulanır.
Bozmaya
uyma veya direnme
Madde 439 – (Yeniden Düzenleme:
26/9/2004 – 5236/16 md.) (1)
Yargıtay ilgili dairesinin
tamamen veya kısmen bozma kararı, başvurunun bölge adliye mahkemesi tarafından
esastan reddi kararına ilişkin ise, bölge adliye mahkemesi kararı kaldırılarak
dosya, kararı veren ilk derece mahkemesine veya uygun görülecek diğer bir ilk
derece mahkemesine, kararın bir örneği de bölge adliye mahkemesine gönderilir.
Bölge adliye
mahkemesinin düzelterek yeniden veya yeniden esas hakkında verdiği karar
Yargıtayca tamamen veya kısmen bozulduğu takdirde dosya, kararı veren bölge
adliye mahkemesi veya uygun görülen diğer bir bölge adliye mahkemesine
gönderilir.
Bölge adliye
mahkemesi, 426/D maddesi uyarınca peşin alınmış olan gideri kullanmak
suretiyle, kendiliğinden tarafları duruşmaya çağırıp dinledikten sonra
Yargıtayın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verir.
Yargıtayın
bozma kararı üzerine ilk derece mahkemesince bozmaya uygun olarak karar
verildiği takdirde, bu karara karşı temyiz yoluna başvurulabilir.
İlk derece
mahkemesi veya bölge adliye mahkemesi kararında direnirse, bu kararın temyiz
edilmesi durumunda inceleme, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılır.
Hukuk Genel
Kurulunun verdiği karara uymak zorunludur.
–––––––––––––
(1) 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunun 16 ncı
maddesindeki “…427 ilâ 439 uncu maddeleri aşağıdaki şekilde yeniden
düzenlenmiştir.” hükmüne istinaden yapılan düzenlemeye uyulmuştur.
Sayfa 50
811
Madde 440 – (Mülga: 26/9/2004 – 5236/20 md.)
Madde 441 – (Mülga: 26/9/2004 – 5236/20 md.)
Madde 442 – (Mülga: 26/9/2004 – 5236/20 md.)
Madde 442/A – (Ek: 16/7/1981 -
2494/32 md.; Mülga: 26/9/2004 – 5236/20 md.)
Madde 443 – (Mülga: 26/9/2004 – 5236/20 md.)
Madde 444 – (Mülga: 26/9/2004 – 5236/20 md.)
Sayfa 51
812
ÜÇÜNCÜ FASIL (1)
İadei muhakeme
Madde 445 – Katiyen verilen veya katiyet iktisap etmiş olan kararlar
hakkında aşağıdaki sebeplere binaen iadei muhakeme talep olunabilir:
1 – Muhakeme esnasında esbabı mücbireye veya lehine hükmolunan tarafın fiiline
binaen elde edilemiyen bir senet veya vesikanın hükmün itasından sonra ele
geçirilmiş olması,
2 – Hükme esas ittihaz olunan senedin sahteliğine karar verilmiş veyahut
senedin sahte olduğu mahkeme veya bir mevkii resmide ikrar olunmuş veya
sahtelik hakkındaki karar hükümden evvel ittihaz olunup iadei muhakeme
talebinde bulunan kimsenin, hüküm zamanında bundan haberi bulunmamış olması,
3 – Hükme esas ittıhaz olunan bir ilam hükmü fesih ve nakzolunarak kaziyei
muhkeme teşkil etmek suretiyle külliyen mürtefi olması,
4 – Şahadeti hükme esas ittihaz olunan şahidin hükümden sonra yalan şahadetle
mahküm edilmiş olması,
5 – Ehlihibrenin kasten hilafı hakikat ihbaratta bulunduğunun hükmen tahakkuk
etmesi,
–––––––––––––
(1) Bu Fasıl başlığı
“İKİNCİ FASIL” iken, 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunun 16 ncı maddesiyle
metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir.
Sayfa 52
813
6 – Mahkümunlehin yalan yere yemin ettiği ikrarı
veya beyyinei tahririye ile sabit olmuş olması,
7 – Mahkümunleh tarafından hükme müessir diğer bir hile ve hud'anın kullanılmış
olması,
8 – Vekil ve mümessil olmıyan kimseler huzuriyle davanın rüyet ve hükmedilmiş
olması,
9 – Davayı rüyetten istinkaf etmeğe kanunen mecbur olan hakim huzuriyle
muhakemenin rüyet ve hükmedilmiş olması,
10 – İki tarafı ve sebebi müddehit bir dava hakkında sadır olan bir ilama
mugayir yeni bir ilam suduruna sebep olabilecek bir madde yokken yine o mahkeme
veya diğer bir mahkeme tarafından evvelki ilamın hükmü hilafında bir hüküm ve
karar verilmiş olup da her iki ilamın katiyet kesbetmesi.
11- (Ek: 23/1/2003 – 4793/1 md.) Hükmün, İnsan Haklarını ve Ana
Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlâli suretiyle verildiğinin,
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması.
(Ek: 16/7/1981 - 2494/33 md.) Birinci fıkranın 4, 5 ve 6 ncı
bentlerindeki hallerde yargılamanın iadesinin istenebilmesi, bu sebeplerin
kesinleşmiş bir ceza mahkümiyet kararı ile belirlenmiş olması şartına bağlıdır.
Delil yokluğundan başka bir sebeple ceza kovuşturmasına başlanamamış veya karar
verilememiş ise, ceza mahkemesi kararı aranmaz. Bu takdirde yargılamanın iadesi sebeplerinin varlığının, yargılamanın
iadesi davasında öncelikle ispat edilmesi gerekir.
Madde 445/A- (Mülga: 23/1/2003-4793/5 md.)
Madde 446 – Alacaklılar veya mahkümunaleyh makamına kaim olanlar,
borçluları veya makamına kaim oldukları kimseler aleyhinde sadır olan hükümler
hakkında mahkümunleh ile mahkümunaleyh beyninde bilittifak kendilerine karşı
vuku bulan hile sebebiyle iadei muhakeme talebinde bulunabilir.
Madde 447 – İadei muhakeme müddeti, yeni vesaikın elde edildiği veya
hilenin keşif olunduğu ve yalan yere şahadet veya yemin veya ehlihibre
ihbarları veya sahtelik hakkında verilen hükümlerin katiyet iktisabettiği ve
hükme esas ittihaz olunan ilam hükmünün fesih ve nakzolunarak kaziyei muhkeme
suretiyle külliyen mürtefi olmasından haberdar olunduğu ve 445 inci maddenin 8
ve 9 uncu hallerinde hükmün mahkümunaleyhe veya hakiki vekil veya mümessile
tebliğ tarihinden itibaren üç ay ve alacaklı veya mahkümunaleyh makamına kaim
olanların hükümden usulen haberdar oldukları günden itibaren bir aydır.
Dört yüz kırk beşinci maddenin 10 uncu numarasında yazılan sebepten dolayı
iadei muhakeme talebi müruruzaman haddine baliği müddet geçinceye kadar
muteberdir.
(Ek: 23/1/2003 – 4793/2 md.) 445 inci maddenin birinci fıkrasının 11 inci
bendinde yazılı sebepten dolayı iadei muhakeme müddeti Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi kararının kesinleştiği tarihten itibaren bir yıldır.
Madde 448 – İadei muhakeme talebini muntazammın arzuhal, hükmü veren
mahkemeye verilir ve orada tetkik olunur.
445 inci maddenin onuncu numarasında yazılan sebepten dolayı iadei muhakeme
talebini havi arzuhal ikinci hükmü ita eden mahkemeye verilir.
(Mülga son fıkra: 3/8/2002-4771/6 md.; 23/1/2003-4793/5 md.)
Madde 449 – İadei muhakeme davası hükmün icrasını tehir etmez. Ancak
davanın ve hükmün mahiyetine ve ahvali saireye nazaran icranın tehiri icap
ederse iadei muhakeme davasında bulunan kimseden teminat alınmak şartiyle davayı
rüyet eden mahkeme tarafından icranın tehirine karar verilebilir. Devlet ile
müzahareti adliyeye nail olan kimseler hakkında (…) (1)
teminat alınmaksızın tehiri icraya karar verilebilir.
––––––––––––––––
(1) Bu
arada yer alan "443 üncü madde mucibince" ibaresi, 5236 sayılı
Kanunun 20 nci maddesiyle yürürlükten kaldırılmıştır.
Sayfa 53
814
Madde 450 – İadei muhakeme talebi muvafıkı kanun ise kabul ve
yeniden muhakeme icrasiyle tebeyyün edecek hale göre verilmiş olan karar tasdik
veya kısmen veya tamamen tadil olunur.
445 inci maddedeki 8, 9 ve 10 uncu sebeplere, binaen iadei muhakeme arzuhali
kabul olunursa başkaca tetkikat icra olunmaksızın iadeten tetkiki talep olunan
hükmün iptaline karar verilir.
Madde 451 – İadei muhakeme üzerine verilen karar iadeten tetkiki talep
olunan hükmün aslı zirine kaydolunur.
Madde 452 – İadei muhakeme üzerine
verilen karar aleyhine iadei muhakeme olunamaz.(Değişik ikinci cümle :
26/9/2004 – 5236/17 md.) Bu karara karşı kanun yolları açıktır.
Madde 453 – İadei muhakeme talebinde bulunacak kimse hasmın zarar ve
ziyanını tediye edeceğine dair mahkemece takdir olunacak teminatı iraeye
mecburdur. Devlet ve müzahareti adliyeye nail olan kimseler teminat iraesine
mecbur değildir.
Madde 454 – İadei muhakeme talebi reddolunursa müstedi elli liraya kadar
cezayi nakdi ile mahküm olur.
DÖRDÜNCÜ FASIL (1)
Hükümlerin tavzihi
Madde 455 – Hüküm müphem ve gayrıvazıh olur veya mütenakız fıkraları
ihtiva ederse icrasına kadar iki taraftan her biri iphamın tavzihini ve
tenakuzun ref'ini istiyebilir.
Madde 456 – Tavzih talebi hüküm veren mahkemeye iki nüsha olarak ita
edilecek arzuhal ile vakı olur. Mahkeme arzuhalin bir nüshasını diğer tarafa
tebliğ ettirerek tahriren cevap vermesi için münasip bir mühlet tayin eder.
Cevap da iki nüsha olarak verilip biri tavzih veya refi talebinde bulunan
tarafa tebliğ olunur.
Madde 457– Mahkeme cevap verilmemiş olsa bile evrak üzerine tavzihan
karar ittihaz eder.
Ancak lüzum görürse iki tarafın şifahi izahatını istima etmek üzere celp ve
davetine karar verebilir.
Madde 458 – (Değişik: 13/12/1934 - 2606/1 md.)
Mahkeme hükmün tavzihi ve tenakuzun ref'i lazım olduğuna karar verirse icabı
hale göre hükmü tavzih ve tenakuzu izale eder.
448 ve 451 inci maddeler ahkamı, hükümlerin tavzihi ve tenakuzun ref'i hakkında
muteberdir.
––––––––––––––––
(1) Bu Fasıl başlığı
“ÜÇÜNCÜ FASIL” iken, 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunun 16 ncı
maddesiyle "DÖRDÜNCÜ FASIL" olarak değiştirilmiştir ve metne
işlenmiştir.
Sayfa 54
814-1
Madde
459 – İki tarafın isim ve sıfat ve neticei iddialarına mütaallik hatalar ve
esas hükümdeki hesap hataları kendilerinin istimaından sonra mahkeme tarafından
tashih olunur. Tashih olunan cihet hüküm zirine yazılır.
DÖRDÜNCÜ BAP
Haczi caiz olmıyan şeyler
Madde 460 – 464 – (Mülga: 18/4/1929 - 1424/342 md.)
BEŞİNCİ BAP
Müzahereti adliye
Madde 465 – Kendisiyle ailesini meişetçe ehemmiyetli zarurete
düşürmeksizin masarifi lazimeyi kısmen veya tamamen ifadan aciz olan kimselerle
müessesatı hayriye iddia ve müdafaalarında veya icraya ve ihtiyati tedbirlere
müracaatlarında haklı olduklarına dair delil gösterirlerse müzahereti adliyeye
nail olabilirler
Ecnebilerin müzahereti adliyeye nail olabilmeleri muamelei mütekabilenin cari
olduğunun ispat edilmesine mütevakkıftır.
Madde 466 – Müzahereti adliye aşağıdaki hususları temin eder:
1 – Yapılacak bilcümle masarifi muhakemeden muvakkaten muafiyet,
2 – Şahit ve ehlihibre masarifi Devletçe avans olarak verilmek,
Sayfa 55
814-2
Sayfa 56
815
3 – Masarifi muhakeme için teminattan
istisnaiyet.
4 – Tebligat ücret ve masraflarından müecceliyet,
5 – Davanın vekil ile takibi iktiza ettiği halde ücreti bilahara verilmek üzere
vekil temin olunmak,
6 – İcra dairelerince alınan bilümum harçlar tecil ve masarifi zaruriye avans
olarak Devletçe ita edilmek,
7 – Bilümum pul rüsumundan muvakkaten muafiyet,
8 – Katibiadillerin tanzim edecekleri bilcümle evrak ve suretlerin harç ve
rüsumundan muvakkaten muafiyet.
Madde 467 – Müzahereti adliyeye nail olan kimsenin ikametgahı davayı
rüyet eden mahkemenin bulunduğu mahalde olmadığı veya o şehirde bunun hukukunu
muhafazaya muktedir vekil bulunmadığı ve kendisinin bizzat hukukunu müdafaa
edemiyeceği anlaşıldığı takdirde mahkeme münasip gördüğü zatin bilvekale
hareket etmesini emreder.
Madde 468 – Müzahereti adliye davanın ikame edileceği mahkemede tahriren
veya şifahen talep olunur. İşbu talepte davanın hulasasiyle istinat edilecek
esbabı sübutiyenin neden ibaret olduğu beyan edilmek lazımdır. Bununla beraber
mahalli belediyesinden veya heyeti ihtiyariyesinden alınmış bir şahadetname
verilir. Şahadetnamede talibin sanat ve sıfatiyle servetinin ve Devlete
vermekte olduğu verginin miktarı ve ailesinin hal ve vaziyeti ve dava masrafını
tesviyeye kudreti olmadığı yazılır.
Müzahereti adliye talebine mütedair evrak, damga vesair rüsumdan muaftır.
Madde 469 – Müzahereti adliye talebi üzerine mahkemece verilecek karar
şifahi murafaa cereyan etmeksizin ittihaz olunabilir. Müzahereti adliye
talebinin kabul veya reddine dair ittihaz olunan kararlar kati olup aleyhine
hiçbir tarikı kanuniye müracaat olunamaz.
Müzahereti adliye esnayi muhakemede dahi talep olunabilir. Bu talep kabul
edilirse evvelce yapılmış olan masarife teşmil edilemez. Yeni bir sebep
zuhurunda reddedilen müzaheret talebi tekrar edilebilir.
Madde 470 – Müzahereti adliye talebinin esasen varit bulunmadığı veya
sebebinin zail olduğu mahkemece tahakkuk ederse müzahereti adliyenin kabulü
hakkındaki karar refolunur.
Madde 471 – Diğer tarafın mahkümiyeti halinde müzahereti adliye
kararından dolayı istifa olunamıyan bilcümle mebaliğ ilanın icrasına bununla
mahkum olan taraftan evvel beevvel ve sureti mümtazede tahsil olunur.
Madde 472 – Müzahereti adliyeye nail olan kimse için tayin edilen vekil
kendi ücret ve masrafını aleyhine hüküm verilmiş olan diğer taraftan doğrudan
doğruya talep ve istihsale mezundur.
ALTINCI BAP
Şifahi usulü muhakeme
BİRİNCİ KISIM
Umumi hükümler
Madde 473 – Şifahi usulü muhakeme sulh mahkemelerinde caridir. Kanunun
tasrih eylediği hallerde mahakimi asliyede dahi cereyan eder.
Bu kanunun ikinci babında mezkür olan kaideler ayrıca sarahat olmıyan hallerde
şifahi usulü muhakemede dahi tatbik olunur.
Sayfa 57
816
Madde 474 – İki taraf rızalariyle her vakit davalarının faslı
zımnında sulh mahkemesine şifahen müracaat edebilir. Bu takdirde iddia ve
müdafaatını ve esbap ve delailini muhtevi kendileri tarafından yazılmış bir
dava zaptı vermeleri lazımdır. Yalnız müddei dahi sulh mahkemesine şifahen
müracaat edebilir. Bu surette bir nüshası diğer tarafa tebliğ olunmak üzere iki
nüsha dava zabıtnamesi vermesi lazımdır. Yazı bilmedikleri halde hakim iki
tarafın müddeiyat ve müdafaatını ve esbap ve delailinin neden ibaret olduğunu
katibe yazdırır. İki taraf gelmişlerse davete lüzum yoktur.
Madde 475 – Dava, müddeinin veya her iki tarafın geldikleri kaydolunduğu
günde ikame edilmiş olur.
Madde 476 – Davetiyeler, mahakimi asliyede cari kavaide tevfikan
tanzim ve tebliğ olunur.
Madde 477 – Müddeaaleyhin hakiki veya müntahap ikametgahı mahkemenin
bulunduğu şehir dahilinde ise davetiye muhakeme gününden laakal iki gün evvel
tebellüğ olunmak lazımdır.
Müstacel hallerde mahkeme reisi bu müddeti azaltabilir. Müddeaaleyhin
ikametgahı mahkemenin bulunduğu şehir haricinde ise müddeti bu'du mesafeye göre
reis tayin eder.
İki taraf iddia ve müdafaatını ve esbap ve delailini muhtevi zabıt varakasiyle
beraber masarifi muhakemeyi bizzat veya bilvasıta hakime gönderebilir.Bu
takdirde iki taraf veya birisi muayyen günde mahkemede hazır bulunmadıkları
halde hakim evrak üzerine tetkikat icrasiyle hüküm verebilir. Hakim işbu
evrakın sahiplerine ait olunduğunda şüphe ederse alelüsul iki tarafa davetname
göndererek bizzat mahkemede ispatı vücut etmelerini emreder.
İKİNCİ KISIM
Tahkikat
Madde 478 – Tayin olunan ilk celsede itirazatı iptidaiyede bulunmak
istiyen taraf bunları esas davaya girişmezden evvel ve hepsini birden şifahen
beyan eder ve davayı hadise gibi hal ve faslolunur.
Madde 479 – İtirazatı
iptidaiye serdedilmediği veya serdedilip de halledildiği takdirde iki taraf
iddialarını şifahet izah eder ve neticei iddialarını teyit için ilk celsede
vesikalarını ibraz ederler.
Madde 480 – Müddeaaleyh davayı mütekabilede bulunmuş ise mahkeme reisi
davanın diğer bir güne talik edilip edilmiyeceğine karar verir.
Madde 481 –Mütekabilen dava olunan şeyin miktar veya kıymetine nazaran
mahkeme davayı rüyete vazifedar değilse davanın heyeti umumiyesi vazifedar olan
mahkemeye gönderilir.
Davayı mütekabile davayı asliyeye mütaallik davetiyenin tebliği tarihinden
itibaren on gün zarfında daavii sairede cari usul dairesinde ikame olunmak
lazımdır. Bu müddet zarfında ikame olunmazsa davayı mütekabile dermeyan
edilmemiş addolunarak asıl dava şifahi usulü muhakeme hükmüne göre tetkik
olunur.
Madde 482 – İki tarafın neticei iddiaları zapta kaydolunur. Bundan sonra
feragat, ıslah, münazaalı şeyin ahara temliki halleri müstesna olmak üzere, iki
taraf ittifak etmedikçe neticei iddialarını tepdil veya tevsi edemezler. Fakat
tahkikat bitinciye kadar neticei iddialarını teyit için yeni delil ibraz ve
ikame edebilirler.
Sayfa 58
817
ÜÇÜNCÜ KISIM
Hadise
Madde 483 – Muhakemenin cereyanı esnasında zuhur eden hadiseler şifahen
dermeyan olunur.
Madde 484 – Hadiseler derhal ve şifahen tahkik ve hükme raptolunur.
Hakim hadise hakkında bir delil ibrazına lüzum görür ve bu delilin hemen ibrazı
kabil olmazsa tetkikatın ikmali başka güne talik olunur. Hakim sahtelik
hadisesini de aynı şekilde tahkik ve karara rapteder.
Madde 485 – Hadise hakkındaki karar zabıt katibine yazdırılır veyahut
kısa bir müddet içinde hakim canibinden tahrir ve mahkeme kalemine tevdi
olunur.
Bununla beraber esasa dair hüküm için tayin edilmiş olan kaideler de tatbik
olunur.
DÖRDÜNCÜ KISIM
Esbabı sübutiyenin tetkikı
Madde 486 – İki taraf neticei iddialarını beyan ettikten sonra esbabı
sübutiyelerini söylemeğe davet olunurlar. İki tarafın esbabı sübutiyeleri hakim
tarafından kabul veya reddolunur. Kabulüne karar verilen delil hemen tetkik
olunur.
Hakim esbabı sübutiyenin ibrazı zımnında bir mühlet verebilir.
Hakim iki tarafın dermeyan ettikleri iddia ve müdafaa hududu dahilinde
kendilerini istima ve lüzum gördüğü delillerin ibraz ve ikamesini emredebilir.
Madde 487 – Deliller, diğer tarafa tebliğe hacet olmaksızın tetkik
olunur. İki tarafın ifadeleri ve şahitlerin şahadeti ve ehlihibrenin beyanatı
ve keşif muamelatı ve 367 nci maddede mevzuubahis muamelat hulasa veçhile zapta
geçirilir.
BEŞİNCİ KISIM
Muhakeme ve hüküm
Madde 488 – Delillerin tetkiki bittikten sonra hakim her iki tarafın
veya birinin vekili olduğu takdirde iddia ve müdafaalarını kısa bir müddet
içinde tahriren bildirmelerini emir veya buna müsaade edebilir.
Madde 489 – (Değişik: 26/2/1985 - 3156/23 md.)
Evrak üzerinde hüküm verilmesi istenilmediği takdirde, 376 ncı maddeye göre
hakim iki tarafın son sözlerini dinledikten sonra yargılamanın sona erdiğini
bildirerek kararını tefhim eder.
Kararın tefhimi, en az 388 inci maddede belirtilen hüküm sonucunun duruşma
tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur.
Zorunlu nedenlerle yalnız hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli
kararın tefhim tarihinden başlayarak onbeş gün içinde yazılması gerekir.
Madde 490 – (Değişik: 16/7/1981 - 2494/35 md.)
Karar, hakim ve zabıt katibi tarafından imza olunur 388, 391, 420, 421, 422 nci
madde hükümleri sözlü yargılama usulünde de uygulanır.
Madde 491 – Masarifi muhakeme kararda tayin ve tesbit olunur.
YEDİNCİ BAP
Hususi usulü muhakemeler
BİRİNCİ FASIL
Nesep işlerinde usulü muhakeme
Madde 492 – Kocasından boşanmış veya dul kalmış veya hiç evlenmemiş olan
her kadın sulh mahkemesine müracaatla gebe olduğunu bildirerek çocuğuna kayyım
tayinini talep edebilir.
Sayfa 59
818
Madde 493 – Gebe kalmak için lazımgelen zaman içinde cinsi bir
münasebette bulunmadığı bir erkek aleyhine bilerek babalık davası ikame eden
kadına Ceza Kanunu mucibince müfteri cezası tayin olunur.
Şu kadar ki takibatı cezaiye, hukuk davasının reddine karar verildikten sonra
mağdurun şikayeti üzerine yapılır.
İşbu madde hükmü ana tarafından çocuğun babası olduğu iddia olunan kimsenin
mirasçıları aleyhine dava ikamesi halinde dahi tatbik olunur.
İKİNCİ FASIL
Boşanma işlerinde sulh teşebbüsü
Evlilik birliğini himaye tedbirleri
Madde 494 – 499 – (Mülga: 26/9/1963 - 338/1 md.)
Madde 500 – (Mülga: 6/6/1985 - 3222/47 md.)
ÜÇÜNCÜ FASIL
Seri usulü muhakeme
Madde 501 – Haciz ve fekki hacze ve ref'iyede ve mütesariulfesat eşyaya
mütaallik davalar ile muayyen ikametgahı olmayıp firar etmek üzere bulunan
kimseler aleyhindeki davalarda ve kanunda tasrih olunan ahvalde seri usulü
muhakeme tatbik olunur.
Madde 502 – Aşağıdaki hükümlere muhalif olmamak şartiyle alelade usulü
muhakemeye dair olan ahkam bu nevi usulü muhakeme hakkında da tatbik olunur.
Madde 503 – Müddeaaleyh cevabında itirazatı iptidaiye ve esasiyesini
birlikte dermeyan etmesi lazımdır. Fakat itirazatı iptidaiye esastan evvel
tahkik ve faslolunur.
Madde 504 – İki tarafın muvafakatı hali müstesna olmak üzere, esbabı
sübutiyelerini ibraz ve ikame etmeleri için kendilerine ancak bir defa mühlet
verilir.
Madde 505 – Cevap müddeti yedi ve buna karşı müddei canibinden verilecek
cevap ile müddeaaleyhin buna karşı vereceği ikinci cevap müddeti beş günü
tecavüz edemez ve tahkikat hakimi, muhakemeyi en yakın güne talik eder.
Madde 506 – Dava sulh mahkemesinin selahiyeti dahilinde ise mudafaai
şifahiye tahkikatın hitamından itibaren nihayet yedi gün zarfında yapılmaz ve
hüküm de derhal verilemezse hitamı muhakemeden sonra beş gün zarfında verilmek
mecburidir.
DÖRDÜNCÜ FASIL
Basit usulü muhakeme
Madde 507 – (Değişik: 30/4/1973 - 1711/1 md.)
Basit yargılama usulü, Kanunlarda sayılanlardan başka aşağıdaki hallerde de
uygulanır.
1 – 176 ncı maddenin üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz ve onuncu
bentlerinde yazılı dava ve işlerde,
2 – Tarafları dinlemek veya dosya üzerinde karar vermek hususunda Kanunun
mahkemeye takdir hakkı tanıdığı işlerde tarafların dinlenmesine karar verilmiş
olması halinde; şu kadar ki, Kanunun başka bir yargılama usulü gösterdiği
haller bunun dışındadır.
Madde 508 – Basit usulü muhakemede dava esbabı mucibeyi havi ve iki
nüsha olarak verilecek bir istida ile ikame ve evrakı sübutiye istidaya
raptolunur.
Sayfa 60
819
Madde 509 – İstidanın kabulünü mütaakıp davanın mahiyeti istisnai
bir muamele icrasını mucip görülmezse tayin olunacak muhakeme gününde hazır
bulunmak üzere davetname tebliğ ve işbu davetnamede iki tarafa ibraz etmek
istedikleri vesikaların her halde muayyen günde gönderilmesi lüzumu beyan ve
gıyaplarında da karar verilebileceği ihtar olunur.
Madde 510 – İbraz ve irae olunacak delailin murafaa esnasında derhal
iraesi mecburidir.
İcabında neticei iddia ve müdafaaların yazılarak verilmesi emrolunabilir. (...)
(1)
Madde 511 – Basit usulü muhakemeye tabi olan hallerde bu kanunun mevaddı
sabıka ahkamına muhalif olmıyan alelade usulü muhakeme kaideleri de tatbik
olunur.
Delillerin ikmali daima emrolunabilir.
BEŞİNCİ FASIL
Mahcuz mallara istihkak davası
Madde 512 – Üçüncü şahıs mahcuz veya merhun eşyanın kendisinin olduğu
veya bunların kendisine rehin edildiği hakkındaki davasını eşyanın bulunduğu
veyahut haczin vazolunduğu mahal mahkemesinde ikame edebilir.
Bu gibi davalar seri usulü muhakemeye tabidir. Aşağıdaki maddelerde beyan
olunan hükümler müstesna olmak üzere bu babın üçüncü faslı kabili tatbiktir.
Madde 513 – Tayin olunan muhakeme gününde iki taraftan her biri
haklarını istinat ettirdikleri vesikaları ibraz ederler ve mahkeme evvelemirde
iki tarafı sulha teşvik eder.
Madde 514 – Sulh vukuunda celse masarifi muhakemesi yarıya tenzil
olunur. İki tarafa celsede hazır bulundukları için bir şey verilmez.
Madde 515 – İki taraf sulh olmazlarsa esas dava rüyet ve hallolunur.
SEKİZİNCİ BAP
Tahkim
Madde 516 – İki taraf aralarındaki nizaı hal için hakem tayin
edebilirler. Tahkim hususi bir mukavele ile yapılabileceği gibi her hangi bir
mukaveleye bundan tahaddüs etmesi muhtemel nizaın hakemler vasıtasiyle halline
dair bir şart da dercolunabilir.
Madde 517 – Tahkimin tahriri olması lazımdır.
Yukardaki maddede gösterilen mukavele ve şart tahriren tesbit edilmedikçe
keenlemyekündür.
Madde 518 – Yalnız iki tarafın arzularına tabi olmıyan mesailde tahkim
cereyan etmez.
Madde 519 – Bir nizaın hakemler vasıtasiyle halledilip edilemiyeceği
hususunda tevellüt eden ihtilaflar mahkemece seri usulü muhakeme ile
hallolunur.
Madde 520 – Hilafına mukavelede
sarahat olmadıkça hakemler üç kişi olmak üzere avayı rüyete
salahiyettar hakim tarafından intihap olunur.
Mukaveledeki
——————————
(1) Bu aradaki "iki taraftan
biri isbatı vücut etmezse gıyap kararı kendisine tebliğ edilmez" ibaresi
26/2/1985 tarihli ve 3156 sayılı Kanunun 25 inci maddesi ile yürürlükten
kaldırılmıştır.
Sayfa 61
820
sarahat
mucibince iki taraftan biri intihaba daveti mutazammın tebligat tarihinden
itibaren yedi gün zarfında intihap etmezse anın hakemi de hakim tarafından
intihap olunur.
Madde 521 – Hakemler reddi hakim sebeplerine müsteniden reddolunabilir.
34 üncü maddenin ikinci fıkrası hükmü mahfuz kalmak üzere iki taraf hakemlerin
intihap edildiğine muttali oldukları tarihten itibaren ancak beş gün zarfında
ret talebinde bulunabilirler.
Ret talebi üzerine davayı rüyete salahiyettar hakim reddolunan hakemin ve iki
tarafın mütalaalarını istima ettikten sonra bu bapta kararını verir.
Madde 522 – Tahkim müddeti zarfında iki tarafın muvafakati olmadıkça
hakemler azlolunamaz.
Hakemlerden biri ret veya istifa sebebiyle ayrılırsa yerine diğeri intihap
olunur. Bu halde hakim tahkim müddetini temdit edebilir.
Madde 523 – Tahkim davası hakemlerin tayini için mahkemeye müracaat
edildiği ve eğer mukavele mucibince hakemlerin tayini iki tarafa ait ise müddei
hakemini intihap edip kendi hakemini intihap etmesi hususunu hasmına tebliğ
eylediği tarihte ikame edilmiş addolunur.
Madde 524 – Dava esnasında iki taraftan biri vefat etmekle tahkim
mürtefi olmaz.
Madde 525 – Hakemler, hilafına mukavele olmadıkça tahkikatın şeklini ve
müddetlerini tayin ederler. Müddetlerin inkızasında hakemler, yalnız
kendilerine tevdi olunan evrak üzerine hükmünü verirler.
Madde 526 – Deliller hakkında kanunen tayin olunan kaideler hakemler
huzurundaki tahkikatta dahi tatbik olunur.
Madde 527 – Hakemler aşağıdaki hallerde sulh mahkemesine müracaat
edebilirler:
1 – Yemin icrası,
2 – Şahitleri tahlif ve imtina edenleri istima,
3 – Bir ecnebi mahkemesini istinabe,
4 – 322 ve 323 ve 333 üncü ve mütaakıp maddelerde beyan olunan evrakın ibrazı.
Madde 528 – Tahkikat esnasında ceza takibatına esas teşkil eden bir
sahtelik hadisesi zuhur ederse ceza mahkemesince bu bapta karar verilinciye
kadar tahkikat tehir olunur ve tahkim müddeti cereyan etmez.
Madde 529 – Hakemler ilk içtimalarından itibaren altı ay zarfında hükmü
vermeğe mecburdurlar. Aksi halde yapılan muameleler batıl olup münazaa
salahiyettar mahkemece halledilir. Bu müddet ancak iki tarafın sarih ve tahriri
muvafakatleriyle veya mahkeme reisinin veyahut hakimin karariyle temdit
olunabilir.
Madde 530 – Hakemler kararında:
1 – Münazaanın neden ibaret olduğunu,
2 – Maddi ve hukuki esbabı mucibeyi,
3 – Davanın esası ve masarifi hakkındaki karar ile masrafın miktarını tasrih
ile mükelleftirler. Hakem kararı zirine tarihi itası yazıldıktan sonra hakemler
tarafından imza olunur.
Tahkimname, hakemlerin kararına raptolunur,
Madde 531 – Hakemlerin ekseriyetle ittihaz ettikleri karar muteberdir.
Sayfa 62
821
Madde 532 – Hakemler kararını, salahiyettar olan mahkeme kalemine
tevdi eder. Karar mahkeme kalemi mahzeni evrakında hıfzolunarak talep eden
tarafa sureti verilir.
Mahkeme, kararın tevdii üzerine keyfiyeti ve kararın neden ibaret olduğunu iki
tarafa tahriren tebliğ ve bunu mübeyyin bir makbuz ahzeder. Karar, iki taraf
hakkında ancak tebliğ tarihinde mevcut addolunur.
Madde 533 – Hakemlerin kararı ancak aşağıdaki hallerde temyizen
nakzolunur:
1 – Tahkim müddetinin inkızasından sonra karar verilmiş
olması,
2 – Talep edilmemiş bir şey hakkında karar verilmesi,
3 – Hakemlerin salahiyetleri dahilinde olmıyan meseleye karar
vermeleri,
4 – Hakemlerin, iki tarafın iddialarından her biri hakkında karar
vermemeleri,
Karar son üç sebepten birine binaen temyizen nakzedilirse hakemler ve müddet
yeniden intihap ve tayin olunur.
Madde 534 – Hakem kararı aleyhine üçüncü babın üçüncü faslı ahkamına
tevfikan iadei muhakeme talep olunabilir.
Madde 535 – İki tarafın iadei muhakemeden ve 533 üncü maddede muayyen
şeraitin tahakkuku halinde temyizden feragatleri hakkında evelce akdedecekleri
mukavele keenlemyekündur.
Madde 536 – Hakemlerin verdiği karar temyiz müddeti geçince mahkeme
reisi veya hakim tarafından tasdik olunur. Tasdik keyfiyeti karar zirine ve
zaptı mahsusuna yazılır. Hakem kararları ancak bu suretle kabili icradır.
DOKUZUNCU BAP
BİRİNCİ FASIL
Ecnebi mahkemelerinden verilen ilamların sureti
tenfisi
Madde 537 – 545 – (Mülga: 20/5/1982 - 2675/46 md.)
İKİNCİ FASIL
Temhir usulü
Madde 546 – Temhir edilmek lazım gelen eşyayı hakim memuriyetine veya bu
hususa mahsus resmi mühür ile temhir eder.
Madde 547 – (Değişik: 13/12/1934 - 2606/1 md.)
Bir şeyin mühürlenmesi üzerine bir
zabıt varakası yapılır. Bu zabıt varakasına:
I. Mühürlenmenin yapıldığı gün ve saat,
II. Mühürlenmenin sebebi,
III. Hazır bulunanların ve orada ise
mühürletmeyi isteyenin adı, sanı ve oturdukları yer,
IV. Mühürlenen kapı ve
kasa gibi şeylerin tayini,
V. Mühür altına alınmıyan
eşyanın kısaca tarifi,
yazılır.
Madde 548 – Hakim, bilhassa evrak ve vesaik ve nakitten ibaret bütün
kıymetli şeyleri mühür altına alarak emin bir mahalle vazettirmek vazifesi ile
mükelleftir. Bu eşyaya karşı istihkak iddialarını muvakkaten hallederek
kararını zabıt varakasına derceder.
Sayfa 63
822
Madde 549 – Üzerlerine mühür vazedilmiş olan kilitlerin
anahtarları mührün fekkine kadar başkatip tarafından muhafaza olunur. Başkatip
anahtarları aldığını zabıt varakasına işaret eder.
Madde 550 – Mühür vaz'ı lazımgelip gelmediği hususunda ihtilaf vukuunda
hakim basit usulü muhakeme ile bunu halleder.
Madde 551 – Mührün fekki zamanında hakim mührün haliyle mevcut olup
olmadığını tesbit eder. Eğer mührün koparıldığını veya hileye dair emare
görürse derhal bir zabıt varakası yapar.
Mührün kaldırıldığına dair zabıt varakası da temhir zabıt varakaları şeklinde
yapılır.
Madde 552 – Temhir ve fek zabıt varakaları defteri mahsusuna kaydolunur.
ÜÇÜNCÜ FASIL
Tahrir
Madde 553 – Tahrir edilen emval ve eşya, zapta kayıt ve tarih konularak
hakim ve zabıt katibi tarafından imza olunur.
Madde 554 – Tahrir muamelesi sulh hakiminin nezaret ve idaresi altında
ve hini hacette hakim tarafından tayin olunacak ehlihibre hazır bulundurularak
zabıt katibi tarafından yapılır.
Sulh hakimi, naip de tayin edebilir. Tahrir bütün eşyaya şamil bulunmak ve
varsa menkul ve gayrimenkul olmak üzere iki kısmı ihtiva etmek lazımdır.
Madde 555 – Her şey, cins ve nev'i ve sıra numarası ile ve lazım olan
ahval de kıymeti miktarı ile kaydolunur. Menkul ve gayrimenkul bilümum eşya,
aynı numarayı takip eder. Ayrı ayrı satılması zaruri olan koleksiyon halindeki
eşya bir kalemde ve aynı numara altında gösterilir. Aynı nevide veya diğerine
benzer eşya mümkün olduğu kadar birlikte tasnif olunur.
Madde 556 – Üçüncü şahıs elinde bulunup da istihkak iddiası sebkeden
eşya ayrıca gösterilir.
Madde 557 – Üçüncü şahsın istihkak iddiasında bulunduğu eşyaya kıymet
takdir edilerek kezalik deftere yazılır.
Madde 558 – Gayrimenkuller, deftere, tapu kayıtları ile beraber yazılır.
Madde 559 – Diğer mahkemelerin dairei kazaları dahilinde başka mallar
bulunursa bunlar istinabe tarikıyle tahrir olunur. İstinabe edilecek hakim,
malların bulunduğu mahal hakimidir.
Madde 560 – Ecnebi memlekette eşya bulunduğu takdirde bunlar sulh
hakiminin toplıyabildiği malümat ve izahata nazaran deftere kaydolunur.
DÖRDÜNCÜ FASIL
Taksim ve izalei şüyu
BİRİNCİ KISIM
Taksim
Madde 561 – Taksim ve ziraata mahsus mahallin tahsisi davaları usulü
dairesinde salahiyettar sulh mahkemesine ikame olunur.
Madde 562 – Taksime mütaallik bilcümle muameleler sulh hakimi huzurunda
ifa olunur.
Sulh hakimi taksimin icap
ettirmesi muhtemel nizaı tesbit zimnında
gerek iki taraftan ve gerek salahiyettar üçüncü bir şahıstan bir
taksim projesi istiyebilir.
Sayfa 64
823
Madde 563 – 564 – (Mülga: 26/2/1985-3156/25
md.)
Madde 565 – Sulh hakimi hisselerin tayinini, emvalin satılması taksim
veya satılması mümkün olmıyan eşyanın hissedarlardan birisine tahsisi hakkında
basit usulü muhakeme ile karar verir.
Madde 566 – (Değişik birinci fıkra: 26/2/1985 - 3156/24 md.) Sulh hakimi,
değerinin tespiti mümkün olan ve beşmilyar lirayı geçmeyen uyuşmazlıkları da
basit usule göre çözümler.(1)
(Değişik: 16/7/1981-2494/36 md.) Hakim iki tarafa ispata yarayan
belgeleri ibraz için bir süre verir.
Madde 567 – Sulh hakiminin vazifesini tecavüz eden münazaalar alelade
usulü muhakeme dairesinde rüyet olunur.
Müddei, sulh hakimi huzurunda nizaın tesbit olunduğu günden itibaren on
gün zarfında davasını ikameye mecburdur.
Madde 568 – Taksim esnasında zuhur eden nizalar yalnız bunun neticei
haline mütevakkıf olan muamelenin tehirini icap edip diğerlerinin tehirini
mucip olmaz.
İKİNCİ KISIM
İzalei şüyu
Madde 569 – İki taraf izalei şüyu için gerek haddizatinde satış
lazımgelip gelmediğinin ve gerek bunun şeklinde ihtilaf ederlerse dava sulh
hakimi huzurunda ikame olunur.
Dava, alakadarlardan her birine ayrı ayrı tebliğ olunur.
Madde 570 – İzalei şüyu için satış yapmak üzere hakim aşağıdaki fasıl
hükmüne tevfikan hareket etmek üzere bir memur tayin eder.
BEŞİNCİ FASIL
Müzayede ile satış
Madde 571 – Menkul ve gayrimenkul malların müzayedesi icra Kanununa
tevfikan yapılır.
Madde 572 – Kanunu Medeninin 658 ve 659 uncu maddeleri mucibince sabit
olan şuf'a hakkı nihayet müzayede için yapılmış olan ilk ilan tarihinden
itibaren bir ay zarfında kullanılmak lazımdır. Bu müddetin mürurundan sonra
kullanılamaz.
ONUNCU BAP
Hakimlerin mesuliyeti
Madde 573 – Hakim ve icra reisi aleyhine aşağıda yazılan sebeplere
binaen tazminat davası ikame olunabilir:
1 – İki taraftan birini tesahüp ve iltizam veya garez ve nefsaniyet dolayısiyle
diğeri aleyhine kanuna ve adalete mugayir bir hüküm ve karar verilmiş olması,
2 – Kabili tevil ve izah olmıyacak surette vazıh ve sarahati katiyei kanuniyeye
mugayir karar verilmiş olması,
3 – Muhakeme zabıtnamesinde mevcut olmıyan sebebe binayi hükmedilmiş olması,
4 – Muhakeme zabıtnameleriyle kararların tağyir ve tahrif edilmiş ve
söylenmiyen bir sözün hüküm ve karara müessir olacak surette söylenmiş gibi
gösterilmiş olması,
——————————
(1) Bu fıkrada geçen ve
Ek 3 üncü maddeye göre dörtyüzmilyon olarak uygulanan parasal sınır, 14/7/2004
tarihli ve 5219 sayılı Kanunun 2 nci maddesiyle “beşmilyar” olarak
değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.
Sayfa 65
824
5 – İta veya temin veya vadolunan menfaat
dolayısiyle mugayiri kanun hüküm verilmiş olması,
6 – İhkakı haktan istinkaf olunması,
7 – (Ek: 14/12/1929 - 1539/1 md.) Memuriyet vazifesini yapmakta ihmal ve
terahi gösterilmesi veya kanuna göre verilen emirlerin makbul bir sebep
olmaksızın yapılmaması.
Madde 574 – İhkakı haktan istinkaf, kanunen kabule şayan olan bir
arzuhali bila mucip reddetmek veyahut bir dava rüyete hazır bulunmuş ve sırası
gelmişken bir takım vahi özürler beyaniyle hakikaten suikasitten naşi rüyetine
teşebbüs ve devam etmektir.
İhkakı haktan istinkafta katibiadil marifetiyle hakimin zatına bir ihtarname
tebliğ olunmak lazımdır.
Madde 575 – Mesuliyet ve tazminat davaları arzuhal itasiyle ikame
olunur. İşbu arzuhalde iki tarafın isim ve şöhret ve sıfat ve mahalli ikameti
ve sebebi şikayet olan davanın hulasasiyle cereyan eden muhakemenin ve verilen
hüküm ve kararlarla ifa olunan muamelenin hulasaları ve tazminat davasının
müstenidi olan esbap ile bunların delaili sübutiyesinin ve talep ve dava olunan
zarar ve ziyanın neden ibaret olduğu yazılmak ve sebebi şikayet olan dava
zabıtnamesiyle evrakı sübutiyesi ve şuhut pusulası işbu arzuhale merbuten
verilmek lazımdır. Şeraiti mezküreden birini cami olmıyan arzuhal müddei
isticvap olunmaksızın mahkeme karariyle reddolunur.
(Değişik
ikinci fıkra: 26/9/2004 – 5236/18 md.) İlk derece mahkemelerinde görev
yapan hâkimler hakkında tazminat davaları bölge adliye mahkemesi hukuk dairesi,
bölge adliye mahkemesi hâkimleri hakkında ise Yargıtayın ilgili hukuk dairesi
tarafından incelenerek karara bağlanır.
Madde 576 – Tazminat davası sabit olursa müddeinin duçar olduğu kaffei
zarar ve ziyan ve masarifi muhakeme ve seferiye dahil olduğu halde esas davaya
mütaallik hükümden tevellüt eden zarar ve ziyanının müddeaaleyhten tahsiline
hükmolunur.
Dava sabit olmadığı takdirde müddeiden yirmi beş liradan dun olmamak üzere
cezayı nakdi ile, kendisinden dava olunan hakimin duçar olduğu maddi ve manevi
zarar ve ziyan için takdir olunacak münasip bir tazminatın tahsiline hükmolunur.
Mevaddı mahsusa
Madde 577 – Kanunen istimali mecburi olan defterlerden maada tutulacak
defterler ve evrak Adliye Vekaletince tanzim olunacak talimatname ile
muayyendir.
Madde 578 – İşbu kanun müktesep hakları ihlal etmemek şartiyle
makabline şamildir.
Bu kanunda tayin edilmiş olan müddetler içinde istimal edilmiyen haklar artık
istimal olunamaz. Şu kadar ki henüz müddeti içinde bulunan alakadar, bu
kanunun neşri gününden itibaren bu kanundaki müddetler içinde haklarını istimal
edebilir.
Madde 579 – İcra işleri çok olan yerlerde sulh icra vazifesi Adliye
Vekaletinin tensibi ile sulh hakimlerine teffiz olunabilir (1).
——————————
(1) 9/6/1932 tarihli ve
2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 1 inci maddesinin 4 üncü fıkrası karşısında
hükmü kalmamıştır.
Sayfa 66
825
Ek Madde 1 – (Ek: 26/2/1985 - 3156/26 md.)
Büyük şehir belediye sınırları içerisinde davayı görmekte olan mahkeme,
kesin zorunluluk olmadıkça bu belediye sınırları içerisinde bulunan şahit ve
bilirkişilerin istinabe yolu ile dinlenilmesine karar veremez.
Ek Madde 2 – (Ek: 26/2/1985 - 3156/26 md.)
Görev, kesin hüküm, Yargıtayda duruşma, karar düzeltme ve senetle ispata
ilişkin maddelerdeki parasal sınırlar, 1 Ocak 1990 tarihinden itibaren dört
katı olarak uygulanır. Bu uygulama nedeniyle görevsizlik kararı verilemez.
Ek Madde 3 – (Ek: 20/6/1996 - 4146/2 md.)
Görev, kesin hüküm, Yargıtayda duruşma, karar düzeltme, senetle ispata ve sulh
mahkemelerindeki taksim davalarında muhakeme usulünün belirlenmesine ilişkin
maddelerdeki parasal sınırlar, 1.1.1998 tarihinden itibaren iki, 1.1.2000
tarihinden itibaren dört katı olarak uygulanır. Bu uygulama nedeniyle
mahkemelerce görevsizlik kararı verilemez.
Ek
Madde 4 – (Ek: 26/9/2004 – 5236/19 md.)
Görev,
kesin hüküm, istinaf, temyiz, Yargıtayda duruşma, senetle ispata ve sulh
mahkemelerindeki taksim davalarında muhakeme usulünün belirlenmesine ilişkin
maddelerdeki parasal sınırlar; her takvim yılı başından geçerli olmak üzere,
önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 213 sayılı Vergi Usul
Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her
yıl tespit ve ilân edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle
uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların onmilyon lirayı aşmayan kısımları
dikkate alınmaz. Bu uygulama nedeniyle mahkemelerce görevsizlik kararı verilemez.
Yukarıdaki fıkra uyarınca her takvim yılı başından
geçerli olmak üzere uygulanan parasal sınırların artışı, artışın yürürlüğe
girdiği tarihten önce ilk derece mahkemelerince nihaî olarak karara bağlanmış
davalar ile bölge adliye mahkemesi kararı üzerine yeniden bakılan davalarda ve
Yargıtayın bozma kararı üzerine kararı bozulan mahkemece yeniden bakılan
davalarda uygulanmaz.
Geçici Madde 1- (Ek: 14/7/2004-5219/2 md.)
Bu Kanunla artırılan parasal sınırlar nedeniyle mahkemelerce görevsizlik kararı
verilemez.
Geçici Madde 2- (Ek: 26/9/2004 – 5236/21 md.; Değişik: 11/5/2005-5348/1 md.) (1)
Bölge adliye mahkemelerinin, 26.9.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk
Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri
Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazetede ilân edilecek
göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar
hakkında, kesinleşinceye kadar Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 26.9.2004
tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü
madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
Geçici Madde 3- (Ek: 26/9/2004 – 5236/21 md.)(1)
Bölge
adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihine kadar, Hukuk Usulü Muhakemeleri
Kanununun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
Madde 580 – İşbu kanun neşri tarihinden üç ay mürurundan itibaren
meridir.
Madde 581 – Usulü muhakemei hukukiye ile mevaddı cezaiyeye mütaallik
mevaddı müstesna olmak üzere Sulh Hakimleri Kanunu ve bunların zeyil ve
tadilleri mülgadır.
Madde 582 – Bu kanunun icrasına Adliye Vekili memurdur.
–––––––––––––––––––––
(1) 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunun 21 inci
maddesi ile “Geçici Madde
Sayfa 67
826
18/6/1927
TARİHLİ VE 1086 SAYILI ANA KANUNA İŞLENEMEYEN
GEÇİCİ
MADDELER:
1. 30/4/1973 tarihli ve 1711 sayılı
Kanunun geçici maddesi:
Geçici Madde – 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun bu Kanunla
değiştirilen hükümlerinin ancak kanun yürürlüğe girdikten sonra açılacak
davalarda uygulanması mümkündür. Şu kadar ki, (....)(1) 176,289 ve
507 nci maddelerde değişiklik yapan hükümler, kanunun yürürlüğünden önce mevcut
dava ve işlerde de uygulanır.
Kanun yürürlüğe girdiği tarihte mevcut davalar bakımından, 409 uncu madde
hükmü, bu maddedeki süreler kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay
sonra işlemeye başlamak suretiyle uygulanır.
2 – 16/7/1981 tarihli ve 2494 sayılı Kanunun geçici maddesi:
Geçici Madde – 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun Bu Kanunla
değiştirilen hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda
uygulanır.
Şu kadar ki:
a) 288 ve 290 ıncı maddelerde değişiklik yapan hükümler Kanunun yürürlüğe
girmesinden sonra yapılacak hukuki işlemler hakkında;
b) 32, 33, 34, 35 ve 36 ncı maddelerde değişiklik yapan hükümler ile 36/A
maddesi hükmü, Kanunun yürürlüğünden sonra ileri sürülecek ret istekleri ve
çekinme hallerinde;
c) 45, 46 ve 48 inci maddelerde değişiklik yapan hükümler Kanunun yürürlüğe
girmesinden sonra ileri sürülecek birleştirme, ayırma ve bu konudaki temyiz
istekleri hakkında;
d) 427, 432, 433, 434, 435, 437, 438
ve 440 ıncı maddeler ile İcra ve İflas Kanununun 363 üncü maddesinde değişiklik
yapan hükümler ve 442/A maddesi hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra
verilecek nihai kararlara karşı yapılacak temyiz ve karar düzeltme istemleri
hakkında;
e) 7, 67, 93, 193, 275, 281, 381, 429, 445, 489 ve 490 ıncı maddelerde
değişiklik yapan hükümler ise Kanunun yürürlüğünden önce mevcut dava ve işler
hakkında;
Uygulanır.
3– 26/2/1985 tarihli ve 3156 sayılı Kanunun geçici maddesi:
Geçici Madde – 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun bu Kanunla
değiştirilen hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda
uygulanır.
Şu kadar ki:
a) 25 inci madde ile 193 üncü maddenin üçüncü fıkrasında değişiklik yapan
hükümler, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra verilen göreve ve yetkiye
ilişkin kararlar ile yapılacak eski hale getirme istemleri;
b) 45 inci maddenin dördüncü fıkrası 427, 432 ve 438 inci maddeler ile
440 ıncı maddenin III numaralı fıkrasında değişiklik yapan hükümler, Kanunun
yürürlüğe girmesinden sonra verilecek nihai kararlara karşı yapılacak temyiz ve
karar düzeltme istemleri.
c) 176 ncı maddenin ikinci fıkrası, 278 inci maddenin üçüncü fıkrası,
381, 388 ve 489 uncu maddelerde değişiklik yapan hükümler ile bu Kanuna eklenen
Ek Madde 1 hükmü, Kanunun yürürlüğünden önce mevcut dava ve işler.
Hakkında da uygulanır.
4- 20/6/1996 tarihli ve 4146 sayılı Kanunun geçici maddesi:
Geçici Madde 1 – 1086 sayılı Kanunun bu Kanunla değiştirilen hükümleri,
Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanır.
——————————
(1) Bu aradaki (bu Kanunla eklenen 113/A maddesi
ile) ibaresi Anayasa Mahkemesinin 26/2/1974 tarih ve E. 1973/45 K. 1974/7
sayılı kararı ile iptal edilmiştir.
Sayfa 68
827
1086
SAYILI KANUNDA EK VE DEĞİŞİKLİK YAPAN MEVZUATIN
YÜRÜRLÜKTEN
KALDIRDIĞI KANUN VE HÜKÜMLERİ
GÖSTERİR
LİSTE
Yürürlükten Kaldıran Mevzuatın
Yürürlükten Kaldırılan Kanun
veya
_____________________________
Kanun
Hükümleri
Tarihi
Sayısı Maddesi
____________________________________________
_________ ______ ________
18/6/1927 tarih ve 1086 sayılı Kanunun
394, 395, 396 ve
397 nci maddelerini ihtiva eden
10 uncu faslının 2 nci kısmı
13/12/1934
2606
2
28 Nisan 330 tarihli muvakkat İcra
Kanunu ile mülga Ticaret
Kanununun iflasa ait hükümleri ve 2
Mart 1927 tarih ve 980
numaralı Kanunun 10 uncu maddesinin
bir numaralı fıkrası
hükmü baki kalmak üzere bu
kanunların ekleri ve 18/6/1927
tarih ve 1086 sayılı kanunun dördüncü
babı ile bu
kanuna aykırı olan ihtiyati hacze dair
hükümleri
18/4/1929
1424 342
18/6/1927 tarih ve 1086 sayılı Kanunun
118, 133, 134, 135,
136, 147 nci maddeleri ile 131
inci maddesinin son fıkrası
ve bu kanuna aykırı
hükümleri
16/1/1939
3560
9
18/6/1927 tarih ve 1086 sayılı kanunun
291 inci
maddesi
29/6/1956
6763 47
1. Adli evrakın PTT idaresi
vasıtasiyle tebliğine dair olan kanun
ile bu kanuna ek 4347, 4574,4856 ve
5045 sayılı kanunlar
2. 1086 sayılı Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanununun 81 inci
maddesinin ikinci fıkrası ile 10 uncu
faslının birinci kısmı
3. Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun
36, 37, 38, 271 ve 274 üncü maddeleri
4. Askeri Muhakeme Usulü Kanununun 74,
75 ve 76 ncı maddeleri
5. Noterlik Kanununun 33 üncü
maddesinin ikinci fıkrası ile 75 inci maddesi
6. Harçlar Kanununun 33 üncü maddesi
7. Diğer kanunların bu kanuna uymıyan
hükümleri.
11/2/1959 7201
62
18/6/1927 tarih ve 1086 sayılı kanunun
187/6, 494, 495,
496, 497, 498 ve 499 uncu
maddeleri
26/9/1963
338
1
18/5/1955 tarih ve 6570 sayılı Kanunun
10 uncu maddesi
30/4/1973
1711
3
Sayfa 69
828
Yürürlükten Kaldıran Mevzuatın
Yürürlükten Kaldırılan Kanun
veya
_____________________________
Kanun
Hükümleri
Tarihi
Sayısı Maddesi
____________________________________________
_________ ______ ________
18/6/1927 tarih ve 1086 sayılı
Kanunun 187 nci maddesinin
3 numaralı bendi ile 5 numaralı
bentten sonra gelen
(Biri hakkında verilecek kararın
diğerine tesir edecek
mahiyette olması halinde iki
dava arasında irtibat
mevcut addolunur.)
ibaresi ve 199 uncu
maddesi.
16/7/1981
2494 37
23 Şubat 1330 tarihli "Memaliki
Osmaniyede Bulunan
Ecnebilerin Hukuk ve Vezaifi Hakkında
Kanunu Muvakkat"ile
1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri
Kanununun 18 inci
maddesi ve yabancı ilamların tanınması
ve tenfizine iliş-
kin dokuzuncu babının birinci fasıl
hükümleri
20/5/1982
2675 46
18/6/1927 tarih ve 1086 sayılı Kanunun
398, 399, 400, 401,
402, 403, 404, 405, 406, 407, 408,
410, 411, 412, 563 ve
564 üncü maddeleri ile 510 uncu
maddesinin ikinci fıkrasının
birinci cümlesinden sonra gelen
"İki taraftan biri ispatı vücut
etmezse gıyap kararı kendisine tebliğ
edilmez."ibaresi
26/2/1985
3156 25
a)
İcra ve İflas Kanununun 14 ve 109 uncu maddelerinin
ikinci
fıkraları
6/6/1985
3222 47
b) 25/4/1985 tarih ve 3182 sayılı
Bankalar Kanununun 92,
93 ve 94 üncü
maddeleri
6/6/1985
3222 47
c) Hukuk
Usulü Muhakemeleri Kanununun 500 üncü
maddesi
6/6/1985
3222 47
Sayfa 70
829
1086 SAYILI KANUNA EK VE DEĞİŞİKLİK GETİREN MEVZUATIN
YÜRÜRLÜĞE GİRİŞ TARİHİNİ GÖSTERİR LİSTE
Kanun
Yürürlüğe
No.
Farklı tarihte yürürlüğe giren maddeler
giriş tarihi
___________
____________________________________________________ ___________
1268
—
28/5/1928
1424
—
4/9/1929
1539
—
25/12/1929
1582
—
19/4/1930
2606
—
22/12/1934
3560
—
1/1/1940
5464
—
27/12/1949
6763
—
1/1/1957
6769
—
11/7/1956
7201
—
19/8/1959
338
—
3/10/1963
1136
—
7/7/1969
1711
—
7/6/1973
2248
—
22/6/1979
2494
—
18/8/1981
2675
—
22/11/1982
3156
—
5/4/1985
3222
—
15/7/1985
4146
—
23/6/1996
4771
—
9/8/2002 tarihinden
itibaren
1 yıl sonra
4787
—
18/1/2003
4793
—
4/2/2003
5020
—
26/12/2003
5070
—
23/1/2004 tarihinden
itibaren
6 ay sonra
5219
8, 288, 290, 427, 438, 440, 566 ve Geçici Madde
1
21/7/2004
175
1/1/2005
5236 (1)
25,30,33,35,36,36/A,36/B,37,45,48,149,170,176,
193,388,426/A ilâ 426/U, 427 ilâ 439,440 ilâ 444,
449,452,575,Ek Madde 4,Geçici Madde 1 ve 2
1/4/2005
5348
Geçici Madde 2
18/5/2005
–––––––––––––––––––––
(1) Bu Kanunun yürürlük tarihi
31/3/2005 tarihli ve 5328 sayılı Kanunun Geçici 1 inci maddesiyle "1
Haziran
Sayfa 71
830